" Şebnem kahvaltı hazır , hadi kızım sofraya " diye seslendiğini duydum .Onun sesiyle hareketlerimi biraz daha hızlandırıp hazırlığımı tamamladım . Odam dan çıkıp mutfağa doğru ilerlerken yüksek sesle
" Günaydın anne " dedim ve o da bana
" Günaydın " der demez ekledim
" Anne bir gün , yalnız birgün uyuyup kalsan da ben senden önce kalkıp kahvaltıyı hazırlasam . Bazen bana bu fırsatı vermemek için geceleri uyumadığını düşünüyorum "
Annem bu sözlerime gülüp
" Deli kız bunu da nereden çıkardın . Bu bir alışkanlık gece uyusamda , uyumasam da ben her zaman aynı saatte uyanırım "
" Desene bu konuda seni yenmemin imkanı yok "
" Neden benden erken kalkıp kahvaltı hazırlamak istiyorsun ki ? Sen de kendi çocuklarına hazırlarsın ilerde . Bırak da anne gibi anne olayım ve evladımın kahvaltısını hazırlayayım "
Bu sözleri üzerine hiç bir şey söylemedim . Anladığım kadarı ile annem bu durumdan fazlasıyla memnun du . Aslında ben de memnundum kim olmaz ki kim ilgi görmekten şikayetçi olurdu ki . Benim ki şikayet değil de annemi biraz da olsa rahat ettirme düşüncesiydi . O da bunu istemediğine göre yapılacak tek bir şey vardı sevgimi ve minnettarlığımı göstermek için yanağına kocaman bir öpücük koymak . Ben de aynen onu yaptım ve kahvaltıya geçtim .
Günlük sakin , az konuşmalı bol ısrarlı kahvaltı faslından sonra . Annem yemem için her daim ısrar etmiştir . Son hazırlıklarımı da tamamlayıp kemanımı , sırt çantamı alıp okulun yolunu tuttum .
Kiraz çiçeklerinin yerini yavaş yavaş leylaklar almaya başlamıştı . Leylak ağacı benim için çok özeldir . Ben ortaokul da okurken , bizim çok geveze ve bize hemen her gün gelen bir komşumuz vardı . Kadın çok sıkıcı biriydi ama iyi niyetliydi . Annem ve babam öğretmen olduğu için bizim evde her zaman kitap okunur ve evin bir köşesi kütüphane olarak işlev görürdü . Kadıncağız bize gele gide az çok yaşam şeklimizi kavramış olacak ki birgün elinde bir kaç kitapla çıkageldi . Kitaplar oldukça eski , yaprakları sararmış ve yıpranmıştı . Hepsini hevesle karıştırırken onun mütemadiyen işleyen çenesini de duymazdan geliyordum .İçlerinden bir kitap ilgimi çekti oracıkta hemen okumaya başladım . Aşk kitabıydı . Annem fark edip elimden almasın diye çabucak okudum . Çabuk okumama sebep kitabın büyükçe bir kısmının eksik ve yırtık olmasıydı . Hatta kitabın kapağı bile yoktu . Peki beni o kitaba ne çekmişti ? Bunu tam olarak bilmiyorum ama sanırım eksik olmasından dolayı daima o yarım kitapla ilgili merakta kalacağım hissi çekmiş olabilirdi . Aradan geçen onca zamandan sonra bile sarı sayfalı yarım kitabı düşünebiliyorsam , geçmişte kalan zaman da beni kendine çekmesi ve okutması anlaşılabilir bir durum olarak görülebilir .
Her neyse işte o kitap da ki kadın kahramanın leylak çiçeğine karşı özel bir ilgisi vardı . Yazarın anlattığına göre kadın her zaman leylak kokar . Leylak mevsimin de yanın da yamacın da leylak bulundurur . Mevsim değilse kolonyasını kullanırdı . Hatta kıyafetleri bile leylak rengiydi . Ya kitaptan çok etkilendiğimden , yada ergenliğe yeni geçtiğim o zamanlar da kadın olma hevesimden olsa gerek bende o kadın gibi leylak çiçeğine düşkün oluverdim . Hatta bu düşkünlüğümü de sıkça dile getirdim . Leylakların açtığı dönemler okul döneminin de en gevşek zamanları olduğu için herkes elinde oradan , buradan kopardığı leylak çiçekleyiyle dolanır . Çoğu çocuk ve az miktar da gençte sevdiği öğretmenlere bu çiçekleri verirlerdi .
YOU ARE READING
Gümüş Kaşık (TAMAMLANDI)
RomanceHayat herkese adil davranmaz . Bazıları hayatlarını yaşayabilmek için çalışmak zorundayken Bazıları ise ağzında gümüş kaşıkla doğacak kadar şanslıdır . Herkes eşittir bu hayatta ama bazıları daha eşit . Birbirleriyle karşıl...
4. Bölüm
Start from the beginning