Özel Bölüm ∞ 4

3.2K 191 28
                                    


Upuzun bir bölümle daha karşınızdayım. Uzun zaman oldu. Fakat bu bölümü yazarken bile birçok şeyi feda ettim. Umarım begenirsiniz.
Vote ve yorumlarınız eksik etmeyin lütfen .
-----

   "Bu akşam seni bir yere götüreceğim" dedi Steven göz kırparak. "Saat yedide hazır olsan iyi edersin"

Ona uzaylı görmüş gibi baktım. "Yoksa..."

    "Yoksa seni daha fazla beklerim" dedi Steven umursamazca omuz silkerek. "Biricik sevgilini bekletmek istemezsin, değil mi?"

    "Tabi canım" dedim alayla. "Biricik sevgilim de beni bekletmezse neden olmasın?"

    "Sadece bir kere Katie" dedi Steven yine kendini haklı görerek. "Ayrıcalıkla hayatımın tüm anlarını bekleyerek geçireceğim düşünülürse gayette olası bir durum"

   "Steven!" dedim kızgınlıkla. "Tabi ki de beni, hazırlanmam için birkaç dakika hatta saat bekleyeceksin.Buna alışsan iyi edersin. Ayrıcalıkla beni tam iki saat lunaparkın kapısının önünde beklettin. Üstelik hava soğuktu. Ve çift tırnak üstünde üstelik lunaparkı da kapattırmıştın. Yani tek başıma o soğukta bekledim. Ne için?"

     "Kabul et ama" dedi Steven muzipçe gülümseyerek. "Süprizime bayıldın"

Tamam itiraf etmeliydim ki bayılmıştım. Çünkü dönme dolabın içinde bir akşam yemeği yemiştik. Üstelik en tepesindeyken.Oldukça romantikti. Her şey öylesine güzeldi ki. Tabi ufacık bir ayrıntıyı es geçersek. Ufacık...

(Lunapark süprizinin olduğu gün)

   "Of Steven!" dedim sinirle kollarımı ovuşturarak. "Nerede kaldın?" Kaç saattir burada bekletiliyordum. Normalde bekleyenin o olması gerekirdi. Fakat biz normal bir çift olmadığımız için kıyaslamıyordum bile...

Şansıma hava da bugün gereğinden fazla soğuktu. Bıkkınca nefesimi dışarı üfledim. Etrafta kimse yoktu. Benim 'bir o kadar düşünceli' sevgilim lunaparkı kapattırmıştı lakin kendisi gelmeyi unutmuştu. Telefonumu çıkartıp saate baktığımda tam iki saattir bekletiliyor olduğumu gördüm.  Telefonumu cebime koyup caddeye doğru baktığımda siyah bir arabanın buraya doğru yaklaştığını gördüm. 

'Katie salak mısın? Hava zaten karanlık, araba tabiki de siyah görünecek'

İç sesimin hala daha yaşadığını anlayınca derin bir oh çektim. Sonuçta onsuz olmazdı değil mi?

Araba yanımda durunca bunun Steven'ın arabası olduğunu anladım. Steven arabayı durdurup kapıyı açtı. Eğilip Steven'a baktığımda o da arabadan çıkıyordu. 

    "Ne o? Dolabın dolu olmasına rağmen giyecek bir şey mi bulamadın? Yoksa makyajın mı seni bu kadar uğraştırdı? Ya da belkide saçına maşa yaparken elektrikler falan gitmiştir." dedim  alayla. Steven beni tanıyorsa ki gayette iyi tanıyordu, bu alayımın arkasındaki öfke tınılarını da fark etmişti.

      "Sana da merhaba sevgilim" dedi Steven gülümseyip dudağıma bir öpücük kondurarak. "Kusura bakma geç kaldım. Çünkü..."

     "Çünküsü beni daha çok sinirlendirecek değil mi?" diye sordum tereddütle. 

   "Muhtemelen" dedi Steven omuz silkerek. 

Gözlerimi devirdim. Hep aynı Stevendı işte. Ama bu akşam oldukça şıktı. Sanki özel bir şey olacakmış gibi. Yoksa...

     "Hadi gel içeri geçelim artık." dedi Steven kolunu omzuma atıp beni yönlendirirken. "Üşüdün mü sen? Buz gibi olmuşsun"

Kısa bir süre duraklayıp ceketini bana giydirdiğinde sesimi çıkartmadım. Hava soğuktu ve o umarım daha çok üşürdü. 

GİZEMLİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin