Bölüm 23 ∞ Gizemli

3.2K 220 5
                                    

Yorum yapabilirseniz kısa da olsa çok sevinirim ...

Keyifli okumalar...

Hızla sınıfta çıkarak bahçeye geldiğimde arkamı dönüp camın yanında ki Steven'a baktım. Sınıfımızın okul çıkışının karşısında olması büyük şansızlıktı. Steven'ın buraya bakmaması ise büyük şanstı.

Arkamı dönerek ağaçların olduğu tarafa doğru ilerledim. Etrafıma baktığımda çocuğu burada göremedim. Biraz daha ilerleyip durduğumda aklımda nerede olabileceğini sorgulamaya başladım. Kafamı çevirip gözlerimle etrafı taradım. Fakat çocuktan hiçbir iz yoktu. Biraz daha ilerleyip durdum. Gözlerimle tekrardan etrafı tararken ağzıma kapanan el ile yapabildiğim tek şey ağzımda çıkan boğuk bağırmam olmuştu.

Sırtım ağaç ile buluştuğunda ağzıma kapanan el yüzünden boğuk bir şekilde inledim. Korkudan kapana gözlerimi yavaşça açtığımda karşımda beni yanına çağıran çocuğu gördüm. Yakından daha da yakışıklıydı. Gözlerinde ki muzip bakış yerini ilgiye bırakmıştı. Hafifçe geri çekilip beni süzdü.

"Senin için neden savaştıklarını görebiliyorum" diye mırıltıyla.

Kaşlarımı çattım. Savaş mı? Benim için? Neyden bahsediyordu?

Bakışlarım ağzımı tutan eline kaydığında onun da bakışların benimle aynı yöne çevrilmişti.

"Ah! Pardon" dedi kısık sesiyle. "Elimi çekeceğim ama sakın bağırma"

Kafamı sallayarak onayladığımda elini yavaşça çekmeye başladı. Heyecandan aldığım sık sık nefesler göğsümün hızla inip kalkmasına sebep oluyordu.

"Sen de kimsin?" dedim nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken.

"Ben mi?" dedi alayla. "Onu şimdilik boş ver"

"Savaş derken neyi kastediyordun?" dedim kaşlarımı çatarak. "Kimler benim için savaşıyor?"

"Bana saf olduğunu söyleme" dedi alayla. "Etrafındakileri göremeyecek kadar saf olamazsın" Neyden bahsediyordu? Kim benim için savaşırdı ki? Kimler... "Neyse ki konumuz bu değil"

"Ne istiyorsun?"

Güzel gözleri alayla kısıldı. Biçimli kaşlarını kavislendirdi. Hafifçe geri çekilerek ellerini saçlarından geçirdi. Gözleriyle etrafı kısa bir süre taradıktan sonra tekrar gözlerini bana doğru çevirdi.

"Aslında ben değil de sen benden bir şey istiyorsun"

"Anlamadım" dedim şaşırarak. Tanımadığım birinden ne gibi bir şey isteyebilirdim ki? Hem de hiç görmediğim birinden? Gözlerimle baştan aşağı onu süzdüm. Belki de tanıdığım biriydi fakat hatırlamıyordum. Ama hiçbir şeyi tanıdık gelmemişti.

"Tanışıyor muyuz?" dedim merakla.

"Geçmişte, hayır" dedi yavaşça elini kaldırıp ağaca yaslayarak. Elini tam saçımın olduğu yere yaslamıştı ve eli saçıma değiyordu. İstemsizce kasıldım. "Bundan sonra, kesinlikle evet"

"Peki" dedim kısık sesimle. Öksürerek sesimi tekrar kullandım. "Peki senden ne istiyormuşum?"

Bir süre durup gözlerime baktı. Daha sonra kendini geri çekerek rahat bir nefes almamı sağladı.

"Steven hakkında ki gerçekleri öğrenmek istiyorsun" dedi kendinden emin bir şekilde. "Ve sana bunu verebilecek olan da benim"

"Sana nasıl güveneceğim peki"

"Bana güvenemeyebilirsin fakat elinde olanın en iyisi benim" dedi gözlerini kırparak. "Bana numaranı ver"

"Neden?" dedim şaşkınca.

GİZEMLİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin