Bölüm 15∞Süpriz

3.4K 265 5
                                    

Bölüm kısa biliyorum. Fakat finale yaklaşmak için bölümleri erken atmaya çalışıyorum. Umarım beğenirsiniz. 

Mutide Kevin var.

Keyifli Okumalar...

**** 

"Bu büyük bir haksızlık" dedi hüzünle tanıyamadığım ses. "Katie bunu hak etmiyor. Onun hiçbir suçu yok."

Donup kalmıştım. Benim hakkımda mı konuşuyorlardı? Benim bilmeyip te onların bildiği bir şey neydi?

"Evet" dedi Lisa üzüntüyle. "Bence ona bunu söylemeliyiz. Her şeyi anlatmalıyız."

"Hayır" dedi endişeyle tanıyamadığım sesin sahibi. "Olayı tam anlamıyla öğrenmeden ona anlatırsak onunda aklı karışır. "

"Biliyorum" dedi Lisa sıkıntıyla nefesini dışarıya üfleyerek. "Sanırım haklısın"

Daha fazla dinlemek istemediğim derin bir nefes alarak kendime gelmeye çalıştım. Yeni gelmiş pozu yaratmak için biraz uzaklaşıp ses çıkarmaya çalıştım. Salona ilerlerken ikisi de susmuşlardı.

"Lisa sanırım misafirin..."

Cümlemi bitiremeden donup kalmam salonda gördüğüm kişi yüzündendi. Koltuğa yaslanmış kaslı kollarını göğsünde bağlamıştı. Güçlü vücudu yıkılmaz görünüyordu. Aileden gelen mavi gözlerini ise bana sabitlemişti.

"Abi" dedim şaşkınlıkla.

"Ne o?" dedi Kevin alayla. "Bana abi demeye mi başladın?"

Hiçbir şey söylemeden koşarak ona sarıldım. Beni etrafında döndürerek küçük bir çığlık atmamı sağladı.

"Senin burada ne işin var" dedim beni yere indirdiğinde.

"Gelmemden memnun değil misin yoksa?" dedi sahte bir şaşkınla.

"Hayır!" dedi dehşetle. "Ne alakası var."

"Uzun zamandır sizi görmüyordum" dedi Kevin Lisaya bakarak. "Özledim."

"Şimdi mi aklına geldik" dedim kızgınlıkla.

"Seni mızmız" dedi Kevin. "Her zaman aklımdaydınız zaten."

"Gerçekten mi?" dedim umutla.

"Gerçekten tabiki de" dedi burnuma vurarak.

"Ben gidip yemeğe bakayım" dedi Lisa halimize gülerek. "Siz de hasret giderirsiniz hem."

Lisa mutfağa gittiğinde Kevin'e dönüp gözlerimi ona diktim.

"Anlat bakalım kaçak" dedim gözlerimi kısarak. "Neler yaptın bizsiz?"

"Sanırım ilk önce New Jersey'e gittim" dedi düşünerek. "Muhtemelen sen bunu hatırlamayacaksın. Çünkü daha 13 yaşındaydın."

"Nasıldı?" diye sordum merakla.

"Ne nasıldı?"

"ilk sen yaşadın ilgisizliği, yalnızlığı, ailesizliği" dedim samimi bir şekilde. "Sonra da arkandan biz tabi ki de"

"Ben bunu olgunlaşmak olarak düşünmüştüm aslında"

"Ben de bunu bencillik olarak düşünmüştüm" dedim sinirle.

"Katie" dedi Kevin ellerimi tutarak. "Bizim iyiliğimiz için yaptılar. Bizi düşündükleri için."

"Düşünselerdi eğer lisede beni yapayalnız bırakmazlardı" dedim geçmişi hatırlamanın verdiği üzüntüyle. "Ya da seni veya ablamı üniversite de eline para verip yok saymazlardı."

"Öyle bir şey yok Katie" dedi Kevin beni sakinleştirmeye çalışarak. "Onlar iş için bunu yapmak zorunda kaldılar. Şirketlerimiz için."

"Ben para değil yalnızca aile istiyordum abi" dedim gözümden akan bir damla yaşla. "Mutlu, sıcak, neşe dolu bir aile"

Kevin beni kendine çekerek sarıldığında gözlerim dolmuştu. Ellerini saçlarımdan geçirerek okşamaya başladı.

"Bir gün her şeyi anlayacaksın" diye mırıldandı sessizce. "İşte o zaman için üzülüyorum ben"

"Ne demek istiyorsun" diye mırıldandım bıkkınlıkla. "Hayatıma giren herkes bir garip davranıyor son zamanlarda"

"Garip mi?" dedi sahte bir kızgınlıkla benden hafifçe uzaklaşırken. "Sen bana ne demeye çalışıyorsun bakalım küçük hanım?"

"Küçük hanım mı?" dedim bende onun gibi sahte bir kızgınlıkla. "Farkındaysan artık büyüdüm."

"Hıh. Büyümüşmüş" dedi alayla kafasını karşımızda ki televizyona çevirerek. "Ben senin kucağıma alıp döndürürken düştüğün için beni ispiyonladığın zamanları biliyorum. Ah ah! En azından o zamanlar bana hakaret etmiyordun"

"Kevin!" dedim gülerek koltuktan aldığım yastıkla kafasına vurarak.

"Ah! Tabi abine de vurmuyordun o zamanlar" dedi o da yastıkla kafama vurmaya çalışırken. "Şimdi ki gençlerde hiç terbiye kalmamış."

"Sus artık Kevin" dedim yastıkla vurmaya çalışarak. "Büyükannem gibi konuşuyorsun"

"Tanrım" dedi Kevin sahte bir şaşkınlıkla. "İma ettiği şeye de bakın bir."

Kevin kafama yastıkla vurunca gülerek çığlık attım. Fırsat bulup bende vurdum. Kevin böyleydi işte. Bir anda üzgünken sizi mutlu edebiliyordu. O benim hayatım da gördüğüm en mükemmel abiydi. Onu kaybetmek istemiyordum. Lisayı da.

"Aman Tanrım" dedi Lisa şaşkınlıkla. "Sizi yalnız bırakmaya gelmiyor"

Kevin vurmaya devam ederken bende karşılık veriyordum.

"Kevin" dedim vurmaya devam ederken. "Pes. Beyaz bayrak."

"Sana nasıl güvenebilirim" dedi o da benim gibi vurmaya devam ederken.

"Üçe kadar sayalım" diye bağırdım. "Üç te ikimizde duralım"

"Bir"

"İki"

"Üç"

İkimizde durunca nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Elimde ki yastığı bıraktım. Kafamı Kevin' e çevirdiğimde kafama doğru gelen yastıkla karşılaştım.

"Ah" dedim koltuktan düşerken. "Hile yaptın"

"Gerçekten mi? Bende ne yaptım diye düşünüyordum" dedi Kevin kahkaha atarak.

"Nasıl bir abisin sen?" diyerek yakındım yerden kalkarken.

"Savaşta her şey mübahtır Katie" dedi göz kırparak. "Ayrıcalıkla benden daha yakışıklı abiyi nerede bulacaksın başka."

"Hiç sorma" dedim alayla.

"Yarın beni gezdirsene" dedi konuyu değiştirerek.

"Bunu bana senin söylemen gerekmiyor muydu?" dedim alayla. "Ayrıcalıkla da olmaz."

"Neden? Bir randevun mu var yoksa?"

Ses tonu böyle bir şeye ihtimal dahi vermiyor gibiydi.

"Aslında tam üstüne bastın" dedim yavaşça. Ne tepk vereceğini tam olarak kestiremiyordum. Belki sevinir, belki kızardı.

"Biliyor musun Katie" dedi Kevin sinirle. "Yakışıklı bir abi olduğum kadar korumacı da bir abiyim"

Ben çaresizce kıvranırken, konuşmanın başından beri sessiz olan Lisa kahkaha atmaya başladı.

GİZEMLİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin