24. BÖLÜM | Safkan • 2

5.8K 398 455
                                    








- düzenlenmiş versiyon -




Hermione çantasını tuttuğu elini biraz daha gevşetip yeni doğan güneşe baktı. Vakit gelmişti. Kovuk'takilere eve gideceğini söyleyip, Mystogan'la buluşacaktı.

Üzerindeki taytı çekiştirdi ve beyaz ince polarının iplerini düzeltti. Hava, tuhaf bir şekilde kapalıydı. Yürümeye başladı, Mystogan zaten onu bulacaktı. Düşünmek istemediği halde, düşünmeden duramadığı şey; birazdan yapacağı şeyin ne kadar riskli ve plansız oluşuydu. Kovuktakiler artık şüphelenmeye başlamıştı. Bu berbat bir şeydi.

"Günaydın." dedi biri arkasından. Kız kaşlarını çatıp arkasını döndüğünde, kızıl saçlı ve bembeyaz tenli bir kadın duruyordu karşısında. Olağanüstü bir şekilde ilginç giyinmişti. Ve aynı şekilde Hermione'ye gülümsüyordu.

"Affedersiniz?"

Kadın gözlerini devirip Hermione'nin koluna yapıştı ve kaldırımda peşinde yürümeye zorladı. Hermione tam ağzını açıp bağıracakken kadın çabuk davrandı. "Beni gördüğün ilk an tanıyamıyorsan, seninle yaptığımız anlaşmanın bir önemi yok demektir."

"Şaka mı yapıyorsun?" diye bağırdı Hermione saatin sabahın beşi, ıssız bir kaldırımda oluşlarını takmadan. Kolunu Mystogan'dan kurtarıp saçını düzeltti. "Nasıl tanımamı bekliyorsun? Kehanet profesörüme benzemişsin."

Mystogan tekrar Hermione'nin kolundan tuttuğunda, Hermione onun ayağında topuklu ayakkabı olduğu halde mükemmel bir şekilde yürüdüğünü fark etti. Mystogan ona doğru dönüp alayla gülümsedi. "Şaka yapıyorum. Ama beni tanımadın mı gerçekten?"

Hermione yürümeye devam ederken, atabileceği en tuhaf bakışını atıp başını iki yana salladı. "Tüm iblisler senin gibi mi? Aşırı ciddiyetsiz?"

Mystogan önüne dönüp dudak büzdü. "Ağabeyim Xohar ve kız kardeşim Lyoan dünyanın kuzey ve güneyinde yeteri kadar ciddi bir şekilde insanları kontrol altına almaya çalışıyor. Ben de seninle uğraşıyorum işte."

"Draco şu an işkence içindeyken esprilerine gülmemi bekliyorsan unut gitsin." dedi Hermione.

"Ah! Draco.. Draco.. Anlat bakalım şu bebek suratlı safkanla nasıl aşk yaşamaya başladın?" Hermione onun sahte bir heyecanla ellerini ovuşturduğunu görünce suratını ekşitti.

"Ve sana anlatmam için tek bir sebep söyle?" dedi çantasının ipini uzatıp omzundan çapraz asarken.

"İhtiyaç Odası... Bu yılın başına kadar onun korkak bir gereksiz olduğunu düşünüyorsun. Daha sonra yakınına geliyor.. Biraz daha yaklaşıyor.. Dans etmişsiniz, Lord bile görmüş.. Senden vagzeçmiş fakat birbirinizden vazgeçemiyorsunuz çünkü aşıksınız. Ah, ama şimdiye kadar hiç birlikte olmamışsınız bile–"

"Kes şunu!"

"–sorun onda değil. O her daim hazır gibi, fakat sen.."

Hermione Mystogan'ın koluna yapışıp sokağın ortasında durdurdu ve gözlerine bakarak yüzünü onunkine yakınlaştırdı.

"Anlaşma yapmış olmamız, bana göstereceğin saygıyı etkilemeyecek. Lord seni bir kez öldürdü, ikinciyi kolaylıkla yapabilirim."

"Onu örnek aldığını inkar etmiyorsun." dedi Mystogan hoşuna gider gibi. Hermione iblisin kolunu bırakıp önüne döndü ve yürümeye devam etti.

"Onu örnek almıyorum." dedi kız homurdanır gibi. "O asla senin gibi biri gibiyle ortaklık yapmazdı."

Mystogan Hermione'nin yanına yetişti ve tekrar kolunu tutup gülümsedi. "Beni öldürürdü, biliyorum. Fakat sen onun gibi değilsin. Lord aksini düşünsene de, birbirinizle alakanız yok."

Fake or Granger ( Güncelleniyor )Where stories live. Discover now