1. BÖLÜM | Mektup

26K 1K 1.8K
                                    



**Hikayenin bir düzenlenmiş hali, bir de en altta ilk yazıldığı hali olacak başlardaki bölümlerde. Hem değiştirmek istediğim çok şey olduğu için ilk yazdığım haliyle bırakmadım hem de hikayenin bütünü 3. Şahıs anlatımıyla yazıldığı için ilk bölümlerdeki 1. Şahıs yazım tarzını değiştirmem gerekiyordu. Bu yüzden özellikle ilk bölümler düzenlenmiş olacak, ama orijinal paragraflardaki satır içi yorumlar yok olmasın diye en altta bölümün eski hali de duracak.

Eğer okumaya yeni başladıysanız sadece 'düzenlenmiş hali' kısmını okumanız yeterli olacaktır. Keyifli okumalar.**






-düzenlenmiş versiyon-




Aynalar, ona karşı hep yalancıydı.

Okul eteğini düzeltirken bunu düşündü. Aynada gördüğü bu görüntü, bu yansıma kendisiydi. Saçları, çilleri, gözleri, dudakları, burnundan kirpiklerine kadar sahip olduğu her şey. Dışarıdan bakıldığında normal bir öğrenciydi o, bir sevgiliydi, ayrıca bir dosttu ve okulun zeki kızıydı.

Ama maskenin altında kalan kişi bunlar değildi.

Aynanın içindeki kız, bu değildi.

Parlak ama sahte gülümsemesini yüzüne oturttu ve çantasını alıp omuzlarını dikleştirerek yatakhaneden çıktı, hızlı adımlarla Büyük Salon'a doğru ilerledi.

Bir maske ne kadar takılırsa, altındaki yüz unutulur derlerdi; artık o da kendi maskesiyle bir olduğunu hissediyordu.

Çantasını yanına koydu ve masaya oturup önüne bir tabak çekti. Salon'a kısaca göz gezdirdiğinde, Hufflepuff'ın tüm öğrencilerinin iştahla ve enerjiyle kahvaltı ettiğini gördü. Ravenclaw'lar sakinliğe ve ders kitaplarına gömülmüş, bir yandan yemek yiyor bir yandan da fısıldaşıyorlardı. Slytherin'in çoğunluğu daha uyanmamış gibiydi. Gryffindor erkekleri masada daha fazlaydı; akşam üzeri oynanacak Quidditch maçından bahsediyorlardı.

Hogwarts'ta 6. senesiydi. Buradan ayrılmak için son bir senesi kalmıştı. Yani eğer planları düzgün işlerse, yani Lord Voldemort ona-

"Hermione," diye bir ses duymasıyla birinin kucağına çekilmesi bir oldu. Gözlerini devirmemek için kendini zor tutarak kocaman gülümsedi ve Ron Weasley'in kollarından ayrıldı.

"Günaydın sevgilim."

"Ron, böyle anlaşmamıştık," dedi Hermione aşk dolu gözlerle. "Henüz bizden başka kimse birlikte olduğumuzu bilmiyor, ilk günden dedikoduların odağı olmak istemiyorum."

Ron kendi tabağına bir sürü şey doldururken tek kaşını kaldırdı. "Onlara alışmaları için ilk derse kadar zaman veriyorum öyleyse."

Bu Hermione için çok zordu.

Aşık olmadığı bir insana aşıkmış gibi davranıyordu, sevgilisinin gözlerine bakarken aslında onu sevmediği gerçeğinin gözlerinden okunmaması için uğraşıyordu, neredeyse birlikte büyüdüğü bu insana düpedüz yalan söylüyordu.

Aslında 6 yıldır tanıdığı tüm insanlara yalan söylüyordu.

Boş tabağa bakarken boğazına bir şeyler dizildi fakat bozuntuya vermeden gülümsedi. "Harry nerede?"

"Burada!" dedi tepesinden bir ses ve karşı masaya çöktü. Hermione başını kaldırıp baktı.

En büyük düşmanıyla en yakın arkadaş olmak ilk başlarda imkansız gibiydi. Defalarca vazgeçmeye çalışmıştı, Lord Voldemort'a kendisine başka bir görev vermesi için yalvarmıştı. Fakat Voldemort onun bu işi çok iyi yapacağına hep inanmıştı. Haksız sayılmazdı. Hermione zekası ve becerileriyle, Harry Potter'ın en yakınına ulaşabilmişti. Birinci, ikinci, dördüncü ve beşinci senenin sonunda, Voldemort her atak yaptığında Harry Potter'ın yanında oluyordu. Hatta genelde Harry'nin kurtulmasına yardım ediyordu. Kulağa mantıksız gelse de; Lord böyle davranmasını söylemişti. Maskesini en iyi şekilde takması için, Voldemort en büyük düşmanıymış gibi davranacaktı. Ben karşında Harry Potter tarafından öldürülüyor bile olsam, demişti Voldemort, gelip bana yardım etmeyeceksin.

Fake or Granger ( Güncelleniyor )Where stories live. Discover now