7. BÖLÜM | Sırlar

8.7K 650 1.1K
                                    









- düzenlenmiş versiyon-







"Özür dilerim, " dedi istemsiz bir fısıltıyla fakat gözlerini karşısında duran tablodan ayıramıyordu Hermione.

Draco kızın önüne yürüdü. Yere düşen örtüyü kaldırıp tablonun üzerine geri örttü. Hermione yanaklarının kızardığını hissetti. Tablo zihnine çoktan kazınmıştı.

Tuval çok eskiydi, diğerlerine kıyasla fazla eski. Sararmıştı ama yine de üzerindeki renkler fazlasıyla göz önündeydi. Bu, bu bir kadın vücuduydu; boyun kısmından aşağısı resmedilmişti fakat çıplaktı... Tamamen... Çırılçıplak.. Göğüs kısmı kırmızı bir şekilde hafifçe boyanmışken karın kıvrımları daha turuncuydu. Bacakları biraz üst üste duruyordu ve cinsel bölgesini ustaca kapatmıştı, o kısım da mavi renkle boyanmıştı.

Hermione Draco'ya bakmaya biraz çekindi o an. Tablonun tam önünde durmak da ona biraz tuhaf hissettirmişti. Uyuşuk bir adımla başka yöne yürüdü. "Özel bir çalışma olduğunu bilmiyordum. Özür dilerim." dedi dürüstçe.

Draco'nun çıplak bir kadın vücudu çizmek için kendince nedenleri elbette olabilirdi, Hermione ister istemez o nedenlerin neler olabileceğini düşündü.

Resimdeki kimdi?

Draco kızın yanından geçip koltuğun üzerindeki hırkasını üzerine geçirdi. Yüzü solgundu. "Özel bir çalışma değil Granger. Sadece ağaçları ve kaleleri çizmemi beklemiyordun herhalde?" Sesi ise sakindi.

Hermione güldü. "Anlıyorum, tabii. Başarılı bir sanatçının iyi bir ilham perisine ihtiyacı vardır."

"Komik olmaya çalışmanı izlemek bana acı veriyor." dedi Draco kızın tam karşısında dikilip. Yüzünde herhangi bir ifade yoktu. "Siz Gryffindor'lar gerçekten güneş kadar parlak bir zekanız olduğunu sanıyorsunuz değil mi? O yüzden o minik gözlerin sürekli her hareketimi izliyor. Bir açık bulmak için."

"Evet." diye itiraf etti Hermione. Acelesiz bir adımla gence yaklaştı. "Açığını arıyorum. Zayıf yönünü bulduğum an saldıracağım Malfoy, arkanı kollamalısın. Çünkü siz Slytherin'lere göre de herkes sizin düşmanınız."

Draco kıza bir saniyeliğine baktı ve koltuğun çaprazında duran masaya doğru yürüdü. Dağınık duran parşömenleri düzeltti. "Kim kimi düşman olarak görüyor Granger?" dedi neredeyse sıkılmış bir sesle. "Bina savaşının sırası değil. Yapmam gereken şeyler var."

Hermione birkaç saniye olduğu yerde kaldı. Sonra masaya yürüyüp Draco'nun düzenlediği parşömenlere baktı. Düzgün bir el yazısıyla yazılmış çalışma kağıtlarıydı. Kendisini iğneleyici bir bakışla izleyen Draco'ya döndü ve omuz silkti. "Yardım edeceğim demiştim."

Draco güldü ama o kadar sahteydi ki sesi çatallaştı. "Tabii, çok sevdiğin okuluna Ölüm Yiyenleri sokmak için, taptığın Profesörü öldürmem için yardım edeceksin değil mi? Ne kadar mantıklı Granger. Ne kadar inanılası."

Hermione zorlanıyordu. "Statü kazanmak istiyorum. Harry bu savaşı kazanamayacak. En azından gerektiği anda saf değiştirirsem, Karanlık Lord beni bir ajan olarak kullanır." Yalan söylerken hiç bu kadar beceriksiz hissetmemişti.

Draco ona ruhunu görüyormuşçasına baktı.

"Ne yapacağını bilmiyorsun." diyerek kızdan uzaklaştı. Neredeyse kızgındı. "Kafan karışmış. Kaybolmuşsun. Belli ki Potter ve Weasley de seninle doğru düzgün konuşamıyorlar. Çaresizsin Granger."

Hermione çenesini sıktı. "Bu ne demek?"

"Statü kazanmak istediğin falan yok demek. Sen sadece ne yapacağını bilmiyorsun. Şimdi savaş yaklaşıyor ve Potter tarikatı senden çok fazla şey bekliyor." Draco söylediklerinden çok emindi. "Sen de bir şekilde onları hayal kırıklığına uğratacağını düşünüyorsun. Bu yüzden kaçmak istiyorsun."

Fake or Granger ( Güncelleniyor )Onde histórias criam vida. Descubra agora