RA4~ Beklenmeyen Teklif

Start from the beginning
                                    

Sinirle ayağa kalktığında gülüşüm korkuyla sona erdi. Üzerime doğru geldiğinde telaşla kapıyı açıp odadan çıktım. Salona doğru hızla ilerlerken sert bir gövdeye çarpıp bir kaç adım geriledim. Daha kime çarptığıma bakamadan yüzüme yediğim tokatla ikinci kez dengemi kaybettim.

"Çocuk musun sen ortalıkta koşturuyorsun?"

Ayaz 'dan kaçarken babası Sinan ağanın hışmına uğramıştım. Attığı tokatla yüzüme yayılan sızı geçmeden ikinciside gelmişti.
Elimi yanağımın üzerine koyup zorda olsa başımı kaldırdım. Zar zor tuttuğum gözyaşlarımdan bir kaç damla istemeden akmıştı. Sinan ağanın öfkeli bakışlarına denk gelince yüzümü hemen sildim. Sinan ağadan oldum olası korkuyordum ve korkumun yersiz olmadığını da görmüş oldum.

"Koskoca kızsın, bu ne biçim hal?"

Sinan ağanın karşısında çaresizce beklerken, o birkez daha vurmak için elini kaldırdı.
Korkuyla gözlerimi kapayıp birazdan acısını hissedeceğim tokatı bekledim. Sımsıkı kapadığım gözlerimi "Ayaz'ın sesiyle araladım.

"Baba sakın!"

Babasının kolundan tutmuş, atacağı tokata engel olmuştu. Birbirlerine öldürecekmiş gibi bakarlarken Ayaz babasının kolunu yavaşça indirerek bana doğru döndü.

"Odaya git " dediğinde başımı sallayıp, onu onayladım. Daha birkaç adım atmıştım ki duyduğum tokat sesiyle geriye döndüm. Bu kez yüzü acı hissiyle dolan Ayaz' dı.

"İkinizde haddinizi bilin yoksa.."

"Yoksa ne ha? Yoksa ne? Ne yaparsın haddimizi bilmezsek Sinan ağa?"

Ayaz'ın babasına adıyla hitap edişine mi yoksa karşı gelişine mi şaşırmalıydım bilemedim. Sinan ağa cevapsız kalıp oğlunun yüzüne bakarken Kıymet hanım ve Nazlı yanımıza geldi. Kıymet hanım bakışlarını üzerimde gezdirip ne hikmetse kısa kesti.

"Böyle şeylere tahammülüm yoktur Ayaz. Bu kendini bilmez de sende hareketlerinize dikkat edin. Ağa olacak olman bana saygısızlık yapacağın anlamına gelmez. Alırım ayağımın altına ona göre!"

"Ağa olmayacağım için benim açımdan bir sorun yok. İkincisi bir daha ona el kaldırma! "

Az önce canımı yakan Ayaz'la, babasına 'ona el kaldırma' diyen Ayaz'ın arasındaki farklar gözüme çarpmaya başlamıştı. İçerde kötü davranıp burada beni savunuyor olması garipti. Kendisi canımı yakarken, babasını uyarması...?

"Demek ağa olmayacaksın öyle mi?"

"Evet olmayacağım! Saçma sapan kurallarınıza uymak gibi bir niyetimde yok. Zaten birkaç güne gideceğim bu lanet konağından Sinan ağa!"

Sinan ağa ikinci kez elini havaya kaldırdığın da vuracak zannetmiştim fakat o elini Ayaz'ın yüzüne acıyla bakarak indirdi. Az önceki tavrından eser kalmamıştı ve bunun nedeninin Ayaz'ın titreyerek yere yığılan bedeninden anlamıştım.

Ayaz'ın yerde çırpınan bedenini içimden birşey koparmışcasına izlerken Sinan ağa vakit kaybetmeden oğlunun yanına diz çöktü. Başının altına kolunu yerleştirip başını vurmasına engel olurken diğer eliyle çenesini kavrayıp ağzını aralamaya çalışıyordu.

"Kurban olduğum kendine gel"

Sinan ağanın titreyen sesi az önceki öfkesini alıp götürmüştü. Az önce esip gürlerken, oğlunun bu haliyle hemen değişmişti. Hasta olduğunu bile bile üzerine gidişini de anlamamıştım.

"Canım kardeşim bana bak... bak burdayım..."

Nazlı ağlayarak Ayaz'ın ellerini zaptetmeye çalıştığın da kardeşim geldi gözümün önüne. Kurtarmaya gücümün yetmediği Berat' ımı yeniden kaybediyormuş gibi hissettim o an. Dizlerimdeki kuvvet o anda beni terk edince yere düştüm. Benim çırpınışlarım gibiydi Nazlı'nın çırpınışı... Tek bir fark o kardeşine kendine geldiğinde sıkıca sarılabilecekti. Bense küçüğümün özlemiyle yanıp toprağına el sürmeye devam edecektim. Ayaz 'abla' diyerek onun gözlerine yine bakacaktı. Bense Berat'ı hayal edip abla deyişine olan muhtaçlığımı giderecektim. Küçücük ellerinin yüzümde gezinişini özlerken,  yetemediğim kardeşimin arkasından bitmeyen yasımı tutmaya devam edecektim...

Aşk Ayazı (Revan)Where stories live. Discover now