04

321 54 30
                                    

...

''Gözlerini gözlerimle buluşturduğun zaman, sevgini hissetmek için dokunmam mı lazım?'' küçük beden, geniş omuzluya kollarını doladığı sıra geniş omuzlu genç adam onu geri itti.

''Seni sevmem için bir neden yok.''

Kızın gözlerine gözyaşları çoktan hücum etmişti... Genç adam kızın zavallı hâline bakmakla yetindi...

(,)

Şiddetli bir şekilde kalemi elimden attım. Ellerimi alnıma götürüp hâlâ uzamaya devam eden perçemlerimi yüzüme yapıştırdım.

''Bu da olmadı, lanet olsun!'' kırmızı çizgili defterde yazdığım sayfaları hışımla yırtarak çöp kutusuna fırlattım.

Olmuyordu, 1 yıldan beri yazmayı beceremiyordum. Hislerimi yazmaya verdiğim duygularımı, bir yıl içinde yitirmiştim.

Yazmanın arasında naif çizgide takılmıştım. 

Çöp kutusuna boş gözlerle bakarken eski defterim aklıma geldi. Hemen ayaklanıp boş, dolu defterler arasında yıpranmış defterimi aramaya başladım. En son onda ne yazdıklarıma bakar ve ilham ışığımı parlatabilirdim. Bu güzel olabilirdi, evet...

En son o defterden bir kâğıt koparmış ve defteri geri bırakmıştım... Lakin nerede olduğunu unutmam hiç iyi değildi...

Sırt çantalarımı karıştırırken mavi sırt çantamın görünmez gözünde onu bulmayı nihayetinde başarabilmiştim.

Bu defterde en çok hikâye bulunan defterim idi. Neden yazmayı bıraktığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Sıkılmış ve bırakmış olabilirdim.

Defteri karıştırmaya başladım. Yazdığım hikâyeleri yavaş yavaş okuyordum. Nasıl yazdığımı sindirmem lazımdı... Tırnağımı dişleyip sayfaları yavaşça çevirirken sayfanın sonuna gelmiştim. Son sayfalara doğru yazılarım daha fazla karışmış hatta, birbirine girmiş bile diyebilirdim. Son sayfayı dikkatlice okurken son söz dikkatimi çekmişti:

''Yabancı, sevgiyi hak etmiyordu.'' Bunu yazmadığıma emindim. Unutkan biri olabilirdim ama böyle gizemli karakterlerin son sayfalarını çok iyi hatırlarım... Bunu yazmadığıma kesinlikle emindim.

Son sayfayı bir kenara bırakıp boş sayfaları karıştırırken sayfanın asıl sonuna gelmiştim. Son sayfada şiir -olduğuna emin değilim- tarzında bir metin vardı.

''Bekleyen karakter,

Kırgın duyguları saran ümit,

Bekleyen bir kitap karakteri.

Yazarını bekleyen kırgın bir kitap karakteri.'' Pekâlâ, durum gittikçe garipleşiyordu.

Bu yazıyı bende yazmamıştım. Bu defteri benden başkasının dokunmadığına da adım gibi emindim oysaki... Peki kim yazmıştı bunları?

Ve bir soru daha; en son yazdığım kitap karakteri neden bu kadar gizemli yapmıştım? Bu tür karakterleri oluştursam da bu kadar gizemli yapmıyordum. Çünkü bir süre sonra onun hakkındakileri unutuyordum. Bu karakteri hatırlamam... inanılmazdı.

Başımı defterin mukavva tarafına çevirdiğim arkasına döndürülmüş bir palorid bulmuştum. Paloridi  bantlarını söküp önünü çevirdim. Yüzüm birden soluverdi.

Şimdi hatırlamıştım.

Her şeyi, hatırlamıştım.





stranger of book ➼ yoongiWhere stories live. Discover now