I. KISIM / 50. Son Kurşun

4.9K 312 39
                                    


10. Gün

Marmaris'in sıcak ve güzel bir güne uyandığı saatler gün ortasına yaklaşırken, tıpkı bir kaç gün öncesindeki gibi Derin Mavi Otel'den iki cip hızla hareket etti. Öndeki araçta Yazgı ve Kahraman, arkadakinde de Adem'le Hasan vardı yine. 

Araçtakiler geçen defa ne kadar tedirgin ve tetikte iseler, bu defa o kadar rahat ve dikkatten uzaktılar. Bilmedikleri şey bu gidişin büyük bir tehlikeyi de ardından sürüklediğiydi. Çünkü, başka araçtaki kıskanç bir çift göz, öfkeli bedeni ve nefret dolu ruhuyla çok uzak olmayan bir noktada otelden çıkış yapılmasını bekliyordu. Nitekim ciplerin yola koyulmasının hemen ardından, diğerlerine göre daha mütevazi bir otomobille onları takibe başladı.

Seyyan önceki gün, odasından hiç çıkmamış, kanını alkolden arıtmaya, aklını-fikrini berraklaştırmaya adanmıştı. Zamanı kalmadığının bilincindeydi, oteli basan adamların sıkı bir sorguya alındığını öğrenmişti ve fazla dayanamayacaklarını da biliyordu. Eninde sonunda aralarındaki bağlantı ortaya çıkacaktı. Seri davranması, niyetini polisin onu bulmasından önce gerçekleştirmesi gerekiyordu.  

Kendisini toparlar toparlamaz, soluğu otelde almış, içeri girerek sağı solu kolaçan etmeyi başarsa da fazla kalamamıştı. Etraf polis, koruma ve özel güvenlik kaynıyordu. Her hangi birisinin dikkatini çekme ve açığa çıkma riskini göz ardı etmesine rağmen otel müdiresinin kendisini gazeteci sanmasıyla yaka-paça dışarı atılmıştı. Bunun üzerine, içinde bulunduğu opel astra'yı giriş-çıkışları izleyebileceği, sote bir yere çekmiş ve binayı gözetlemeye başlamıştı. 

En nihayetinde sabrının ve beklemesinin karşılığını almış öğlene doğru peşine düştüğü kişi veya kişileri taşıyan araçlar otelden hızla ayrılmıştı. İşte şimdi direksiyonu sımsıkı kavrayan elleri kasılmaktan bembeyaz, gözleri yolda ilerlerken, aklından binbir şey geçiriyor, yapabileceklerini tartıyor, hesaplar yapıyordu. 

Kararlıydı: Bu gün bu iş bitecekti!

****

Durmuş Altıner'le yaptığı konuşmada onun da onayını aldıktan sonra yola çıkmak üzere kontağı çevirip arabayı çalıştırmasıyla içinin huzursuzlukla dolmasını engelleyemedi Kahraman, alışkanlığı üzere gazı köklediğinde endişenin sivri uçlu hançeri çoktan bir burgu gibi kalbini oymaya başlamıştı.

Onun kasılmış çenesi ve iyice sertleşmiş profiline bakan Yazgı, sabahtan beridir nereden geldiğini anlamadığı sıkıntısını bir kenara bırakarak sormadan edemedi: "Sorun mu var?" 

Olumsuz anlamda başını salladı genç adam, kadının da canını sıkmak istemiyordu: "Yok bir şey. 25 sene sonra Nesli Han Abla'yı tekrar görmek fikri biraz heyecan yaptı galiba."

Gerçekte nasıl bir karmaşa yaşadığından habersiz, duyduklarıyla rahatlayan Yazgı tebessüm ederken bakışlarını önünde uzanan yola çevirdi, az da olsa hafiflemiş, sıkıntıları dağılmıştı. 

*****

Uyku mahmurluğu üstünde tavana bakarken yaşadıklarını aklından geçiriyordu Nefes'er. Gayet sıkıcı başlayıp, boğucu devam eden gece, Celil'le buluşmalarından sonra hareketlenmiş ve renklenmişti. Nefis bir Marmaris manzarasına nâzır tepeye çektikleri aracın ön kaputunda saatlerce konuşup, sohbet etmişlerdi. Ne ki adamla konuşurken konuşurken daldığı kara gözlerden uykunun derinliklerine yuvarlanmış, arabanın ön koltuğunda kendisini bulduğunda ise şoför mahallinde uyuyakalmış adamla karşılaşmıştı. En nihayetinde İyigün Motel'e dönmeyi başardığında gün ağarmaya yüz tutmuştu. 

Derin derin iç geçirdi: "Gerçekten de iyi bir arkadaş buldum," diye mırıldandı dalgın dalgın, ayrılırken erkeğin çekiştirdiği karamel rengi saç tutamıyla oynuyordu. "Daha farklı koşullarda..."

DERİN MAVİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin