I. KISIM / 33. Asıl Hesap Sahibi

4.3K 357 31
                                    


Erdem az önce aramış ve Yazgı'nın Marmaris'te bulunduğunu doğruladığını bildirmişti. Aldığı haberle hedefe yakınlaştığını hisseden "Bağlantı" tanımsız heyecanlara sürüklenirken, engelleyemediği şekilde geçmişi hatırlamıştı yine: İyigün, Erzin ve Seyyan. Aynı mahallede büyüyen aynı okullara giden üç arkadaştı.

İyigün tek çocuktu. Mekân tasarımında giderek markalaşan annesiyle genişçe bir dairede oturuyordu. Mahallelinin neredeyse hiç görmediği babası, ara sıra ortaya çıkan ve ne iş yaptığı bilinmeyen biriydi. Orta gelirin üstünde, zengine yakın bir yaşamları vardı.

Erzin'in kendisinden üç yaş küçük bir kız kardeşi vardı, babası memur, annesi ev kadınıydı. Okulun gözde öğrencilerindendi, hem notları yüksekti, hem de basket takımının kaptanıydı. Aileden gelen varlıkla desteklenen gelir durumları diğer iki arkadaşı gibi onun da özel okulda okumasını mümkün kılıyordu.

Seyyan ise karanlık işlere bulaşmış bir adamın oğluydu. Annesini küçükken kaybetmiş, iki abla, bir abi ve bir erkek kardeşle babasının başına kalmıştı. Para sıkıntısı bilmeyen, her isteği anında yerine getirilen, bakıcı garip kadınlar ve mafyamsı adamlar eline bırakılmış bir çocuktu.

İyigün ile Erzin her zaman daha yakın olmuşlar, sınırsız hoşgörü ve sevgileriyle de Seyyan'ı kabullenerek aralarına almışlardı. Ayrıklığının farkındaki üçüncü de görüp yaşadıklarından kaynaklı tehlikeli yapısını, hastalıklı duygularını arkadaşlarına karşı her zaman bastırmış ve törpülemiş, üstelik onlara daima kol kanat germişti.

Her şey yolundayken, büyümek, ergenlik ve hormonlar işe karışmıştı. Erzin'le İyigün arkadaşlıktan flörte hızla aşka yelken açmışlar, arkalarında şaşkın ve kıskanç bir Seyyan bırakmışlardı bilmeden.

Kıskanmıştı üçüncü, hem de çok. Kemiklerine işleyen, iliklerine kadar kavuran bir ateşle yanmıştı gecelerce ve gündüzlerce. Çünkü o da aşıktı. Ve bu ikisinin önce davranıp birbirlerini bulması, aşkla sarmalanması çok zoruna gitmişti. Kendisiyle, duygularıyla başa çıkmakta zorlanmış, arkadaşlarına belli etmemek için paralanmıştı adeta. Derken bir gün daha vahim bir şey keşfetmişti. Duygularının kaynağı kız değil oğlandı.

Evet, Seyyan Yazgı'ya değil Erzin'e aşıktı!

İşte bu, her şeyin kırılma noktası olmuştu.

****

"Demek sen Kahraman'ın oğlusun!" dedi kadın.

"Evet. Peki sen kimsin?" diye sordu çocuk da onu ilgiyle süzerek.

"Nesli Han."

"Nesli Han." diye tekrarladı küçük aynen.

Havaalanından Motele gelinceye kadar kadın kızını bir düşündüyse, Kahraman'ı iki düşünmüş, nasıl bir adama dönüştüğünü merak edip durmuştu. İyigün Motel'e vardıktan ve iki eski dostuyla kucaklaştıktan hemen sonra Emrecan'la tanıştığındaysa babasıyla arasındaki benzerlik sanki zamanı dondurmuş, 25 seneyi geri sarmış gibi olmuştu. 

Küçük çocuğun da aklı karışmış gibiydi: "Seni daha önce gördüm mü?" diye sordu tereddütle.

"Hayır, ama kızımla tanışmış olabilirsin."

"Kim ki?"

"Yazgı."

"Anladım şimdi," dedi oğlan gülerek. "Hem ona benziyorsun, hem de benzemiyorsun."

Rabia ile Haydar şaşırmışlardı duyduklarına. Zira onlar da Yazgı'yı ilk gördüklerinde aynı hisse kapılmışlardı. Bunlardan habersiz Nesli Han dikkatini tamamen oğlanın söylediklerine çevirmişti: "Nasıl yani?" diye sordu.

DERİN MAVİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin