I. KISIM/ 19. Nesli Han

5.3K 414 18
                                    


"Abla," diye seslendi Kahraman Pansiyonun bahçesine doğru koşarken.

"Hoş geldin Kahraman!" diye karşıladı onu Nesli Han gülerek. Karnı burnuna çıktığından hareketleri iyice ağırlaşmıştı. Ayrıca bu gün daha bir farklılık vardı üstünde ama ne olduğunu çözebilmiş değildi henüz. Onun sıkıntısını anlamış gibi sordu çocuk:

"Nasılsın?"

"Fena sayılmaz. Sen nereden bakalım?"

"Sahilden..." dedi ve karşısındaki sandalyeye yerleşti. "Daha kalırdım ama annemler Marmaris'e ineceklermiş, sen yalnız kalma diye gönderdiler beni."

Ah, iyi ve düşünceli insanlar! Nesli Han yaklaşık beş aydır, üç kişilik ailenin çalıştırdığı bu pansiyonda kalıyordu. Yerleştiğinde üç ayı geçmiş hamileliği iyice ilerlemiş, güzel Temmuz ayında bu gün yarın doğumu bekler hale gelmişti.

Uzaktan belki de azıcık tuhaf görünen ikili  arasında geride kalan süre zarfında sımsıkı bir bağ kurulmuştu. Bahçenin gölgede kalan kısmında karşılıklı otururlarken genç kadın denizi seyrediyor, küçük çocuk ise meyve tabağından koparak masaya düşmüş bir üzüm tanesiyle oynuyordu.

"Ne?" diye sordu Nesli Han birden. Kahraman şaşırmadı bu tepkiye, ne zaman aklına tonlarca soru üşüşse genç kadın hemen fark ediyor, bu nidayla onu gerçek dünyaya çekiyordu.

"Sana bir şey sorabilir miyim?"

"Sor!"

"Bu çocuğun babası nerede?"

"Fazla uzakta değil," dedi genç kadın ve ardından kısık sesle ekledi: "Umarım." 

Kahraman, bu cevap üzerine başını kaldırdı Nesli Han'ın deli mavi çakan gözlerinin içine baktı.

"Evlisiniz... değil mi?" diye dökülüverdi akabinde ne kadar zamandır aklını kemiren soruların en kocamanı ortalığa.

Genç kadın iç geçirdi, çocuğa yalan söylemek istemiyordu: "O evli, ama benimle değil."

Yutkundu Kahraman: "Anladım," dedi.

"Senin için sorun olur mu?" diye sordu Nesli Han, aniden beliren sessizlikten rahatsızlık duymuştu.

Çocuk buruk buruk gülümsedi: "Yok be ablam! Benim için ne sorun olacak... Asıl sen ne yapacaksın tek başına ve babası başkasıyla evli bir çocukla!"

Ondaki olgunluk, vakur duruş hep şaşırtıyordu genç kadını. İşte şimdi de içindeki tüm endişeleri iki-üç cümle ile önüne serivermişti. Elini tuttu çocuğun: "Meraklanma, bir yolunu bulacağım. Her zaman bulurum zaten." dedi.

Nedense hiç rahatlamadı Kahraman, ancak ayaklandı: "Sen burada biraz yalnız kalabilir misin?" diye sordu. Neşesini geri kazanmış gibiydi:  "Ben mutfağa doğru uzasam... Öldüm açlıktan, Rabia Sultan benim için bir şeyler bırakmıştır herhalde..."

"Seni duyan da şehrin öbür ucuna gidiyorsun sanır!" diye kahkahayı bastı Nesli Han da onca endişeden sıyrılmışçasına. "Harika şeyler var. Karnını doyur gel. Çok gecikme ama ben sıkılıyorum sensiz."

Kahraman, 10 yaşının verdiği çeviklikle yerinden sıçradı ve mutfağa yöneldi. Arkasından bakan genç kadının yüreği sevgiyle ezildi adeta, bu sırada zihni hızla geçmişe kaçtı. 

----

Aşk. Aşk buydu her halde. Kalp durmaksızın çarpar, ruh uçar konacak yer bulamazdı. Akıl, ah o akıl! Kesinlikle kendini kaybederdi!  Aşk, evet aşk muhakkak buydu! İlk kez karşılaştıklarında böyle hissetmiş ve böyle düşünmüştü Nesli Han. Üstelik hâlâ aynı hisler içindeydi.  

DERİN MAVİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin