9

8.5K 702 45
                                    

Kasabadan ayrıldık. Simdi daha iyiydim. Elim silah tutabiliyordu. Oğlen sıcağında ilerlemeye çalışıyorduk. Agaçlar git gide azalıyordu. Etrafta hala hic ses yoktu. Bir saat kadar daha ilerledik. Dinlenmeye karar verdik. Elimizde kalan son yiyecekleri yemeye basladık. Herkes çok ac oldugundan konuşmadan büyük parçaları miğdesine indiriyordu. Suyumuz boldu. Kasabadan çikmadan yanımıza fazlasıyla almıştık. En azından şehre kadar idare ederdi bizi.
Herkes yemeklerini bitirmis kendini çimlerin uzerine bırakmıştı. Hiç durmadan ilerlememizin nedeni virisün yayılmasına neden olan labaratuvara ulaşmak ve labaratuvarda yaptıkları deneyler içinde bu virüsün nedenini bulmak. Bulan grup bu alandan kurtulabilir. Digerleri burada kalmak zorunda. Onlar geri dönemez.
Bizde geride kalmak istemiyorduk.
Çok oyalanmadan yürümeye devam ettik.
Josh
- Bir arabamız olsaydı bu sıcakta böyle işkence çekmezdik.
Suzy
- Açıkcası josh' a hak veriyorum. Şehre kadar bu şekilde gidersek kendimiz savunacak gücümüz kalmaz.
Eric
- Şuan yapabilecegimiz hiç birşey yok. Sadece yürüyün grup üçle buluşalım bir.
Ben
- onlarla buluşacağımız yere ne kadar var?
Eric
- cok yok yarım saatlik bi yolumuz kaldı.
Tom
- Sırf bunların hepsi ailem için!
Yine sessizlik oldu. Buluşacağımız yere ulaşmıştık. Diger grup daha gelmemişti.
Eric
- Haritaya göre yarım saatlik yolları var onların! Biraz dinlenelim.
Tom
- Ne kadar birleşme kararı alsakta guvenemeyiz. Herkesin tetikte olması gerekiyor. Elena cantandaki kulaklıkları dagıtırmısın! Zaten farkedilen birşey degil. Ayrilma ihtimallerimiz yüksek oldugu icin. Tekrar birbirimizi bulabilmek icin onlara ihtiyacımız olacak.
Tom'un dediğini yaptım ve cantadan cıkarttığım kullaklıkları herkese dağıttım.
Jack
- Eric haritayı verir misin?
Suzy
-Ne yapmayı düşünüyorsun?
- Kulakliklarda izleme cihazı var haritayla baglantısı olmalı.
Eric haritayı uzattı. Jack biraz kurcaladıktan sonra
- İşte buldum! Artık hepiniz neredesiniz görulebilir. Yani sadece bizim grup görebilir.
Anna
- Yiyecegimiz tükendi. Sehre ulasmak içinde 1 saatlik yolumuz var.
Eric
- Bir kısmimız sığınacak bir yer bulsun. Bir kısmımızda yiyecek.
Tom
- Biraz dinlenelim. Diger grupta gelsin. Hep beraber ararız.
Herkes oturmus birbiriyle konusuyordu. Eric yine son kes kolumu pansuman etmek icin actı.
Eric
- Bu inanılmaz birşey!
Rose
- Ne oldu?
- Yara hic iz bırakmadan kayboldu.
Suzy
- Zaten başlangıç ödüllerimizin de süresi bitti. Artık ıssırılmamak icin gayret göstermeliyiz.
Yarım saat karnımız gruldayarak diğer grubu bekledik. Grubun yaklastığını görünce hepimiz her ihtimale karşı tetikte bekliyorduk.
Yavas yavaş bize yaklastılar. Silahlarımızı kaldırmadık. Gelen grupta küçük bir kız farkettim. Bu kızda kimdi?
Diger gruptan Daniel isimli cocuk
- Sizi beklettigimiz için özür dileriz. Yolda şu ölu yaşayanlarla karşılaştık.
Cok kalabalık değillerdi. Şu minik arkadaşımızı onlardan once bulduk.
Minik kız korkuyordu. Yanında duran Lisa isimli kızın elini tutuyordu.
Ben minik kıza yaklastım ve ayni boya gelebilmek icin dizlerimin üstüne çöktüm.
- Merhaba! Iyi misin?
Küçük kızın Lisa'nin elini iyice sıktığını gördüm.
- Benden korkmana gerek yok. Yaralanmadın değil mi?
Konuşmadi ama kafasıni hayır anlamında salladı. Daniel konuşmaya devam etti.
- Ormanın icinde bir ev vardı. Biz eve yaklastığımızda o zombi kılıklı ölü yaşayanlar bizi fark etti. Kendimizi evin icine attık. Icerde kapiları kitledik. Camları kırdilar oralardan iceriye girdiler. Öldürmeye calıstık. Bir tanesi dolabın birine yönlenmişti. Çıglık sesiyle o tarafa döndük. Minik kız ordaydı. Hepsini öldürdük. Onuda aldık ve yola devam ettik.
Eric
- Bizde küçük bir kaza geçirdik. Hayvanlar konusundada dikkatli olmamız gerekiyor.
Olayları diger gruba anlattık.
Lisa
- Bizim hiç yiyecegimiz kalmadı. Biraz da olsa yemeğiniz varsa minik kıza verelim.
Anna
- Bizdede yiyecek kalmadı. Yiyecek bulmak zorundayız.
İki gruba ayrıldık. Bir kısım geceyi geçirecek yer ararken diger kısımda yiyecek aramak için farklı yönlere ayrıldılar. Ben yiyecek arıyan grupla beraberdim. Bizim gruptan Eric, josh ve annada benimleydi. Diger gruptansa Lisa digerlerini daha tanımıyorum ve minik kız bizimleydi.
Ben Lisa'ya bakarak
- Hiç konuşmuyor mu?
Lisa
- Hayır!
Içimi çektim. Yürümeye devam ettik. Biraz ilerleyince meyve ağacları bulduk. Alabildiğimiz kadar aldik. Geri dönerken karşımıza ölü yaşayanlar çıktı. 5 ya da 6 tanelerdi. Cok ac oldukları belliydi. Uzerimize saldırmak icin tetiktelerdi. Yavas yavaş yaklaşıyorlardı. Ben
- Lisa! Sen cocugu yanindan ayırma bende yanınızda olucam.
Lisa kafasıyla onayladı. Ok ve yaylarımı elime aldım. Bir iki tanesini yere devirdim. Birtanesi arkadan yaklaştı. Lisanın üstüne atladı. Kemerimdeki bıcaklardan birini kafasına sapladım ve Lisanın üzerinden ittım. Minik kız ayağıma yapışmıstı. Titriyordu. Acıkcası ben bu kadar korktuysam o cocuk kim bilir nd kadar korkmustur. Digerleride yere devrilince. Bulusma noktasına geri döndük. Küçük kız elimi hic bırakmıyordu. Gozleri yorulmustu. Kapanıp açılıyordu. Aradabir elleriyle gözlerini ovalıyordu. Ona bakarak
- Seni sırtıma almamı istermisin?
Kafasını evet anlamında salladı. Tam egildim sirtıma alıyordum ki Eric beni yerden kaldırdı ve
- Ben alırım.
Dedi. Kuçük kız elimi bırakmak istemiyordu. Ericin kucağındaydı ama hala elimi tutuyordu. Eric'in omzunda uyumustu.
Eric
- Kalbi hala çok hızlı atıyor. Kim bilir neler yaşamıştır.
Lisa
- Hiç birşey anlatmadı bize. Konuşabiliyormu ondan bile emin olamıyoruz.
Digerleri barınacak yer bulmuşlardı. Eski terkedilmis bir evdi.
Tom
- İçini falan kontrol ettik. Güvenli!
Hep birlikte iceri girdik. Evin içindedd biraz yiyecek bulduk. Hep beraber karnımızı doyuruk. Minik kiz cok hizli bir şekilde onune konanları yedi. Dışarıda hiç ses yoktu. Bizde içeride fazla ses çıkartmamaya çalışıyorduk. Minik kızı süzünce kir pas icinde oldugunu gördüm. Elinden tuttum ve onun elini yüzünü temizledim. Ondan sonra odaları gezerken bir cocuk odası gördüm. Odadan kıza uyacak bir kac kıyafet bulup giydirdim. Yırtılan kiyafetlerinide cöpe attım. Hepimiz salonda bir arada yattık. Sabaha kadar bir onlardan bir bizde ikişerli nöbet tuttuk. Sabah erkenden şehre girmek için hazırlık yapıyorduk.
Diger gruptan bir çocuk
- Yanimizda minik bir çocukla hareket etmek işimizi zorlaştıracaktı.
Ben sinirlenmistim.
- Ne yapalım onu burda bırakıp gidelim mi?
Eric
- Sakin ol! Onu burda bırakilmasına izin vermem.
Suzy
- Elena haklı cocuk yanimızda kalacak.
Tom
- Bu konuyu hallettigimize göre...
Haritayi göstererek devam etti.
- Varacağımiz noktaya daha cok var. Şehrin bu kısmından gidersek. Arasokaklar oldugu icin kendimizi hedef yapmayız. Ama ana caddelerde ilk hedef biz oluruz. Zaten kokumuzu almadıklarına saşırdım.
Josh camın kenarından dısarı bakarak
- Kokumuzu aldikları kesin! Dışarıda misafirlerimiz var. Herkes camlara kostu. 6 - 7 tane degillerdi. 40 - 50 tane vardı. Belkide daha fazlaydı. Sessizce ve sallanaran evin etrafını kuşatmışlardı. Her an saldırmaya hazır beklıyorlardı. Yuzleri o kadar iğrencti ki insanin midesi bulaniyordu. Korkunclardı. Minik kızsa beni dizimden çekiştirip duruyordu. O anda onunla ilgilenemezdim. Gozlerimi dışarıdan ayıramıyordum.

♤●♤●♤●♤●♤●♤●♤

Baya geciktirdim farkindayım. Ama yapabileceğim birşey yok. Surda iki hafta sonra sınava giricem. Ve bir sonraki bölumu nezaman paylaşırım bilmiyorum.  Biraz kısa bi bölum oldu. Ama bir donraki bölumde telafi etmeye calişıcam 😊😊😊
Eeee! Bölum hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşünceleriniz benim için önemli. Lutfen okuyan herkes yorum yapsın... 😊😊😊😊😊

ÖLÜLERİN DÜNYASINDA!Where stories live. Discover now