24

6.7K 576 92
                                    

Haritayla cabucak digerlerinin yanına ulaşmıştık. Ve hep braber profesörün odasına girdik. Hepsi uyanmak üzereydi. Etraflarını sardık. Profesör cok doğal davranıyordu. Hatta güldüğüne söyleyebilirim.
- Herşey bittiğini sanabilirsiniz ama yanılıyorsunuz.
By. Billy kapıdan girdi.
- Herşey gerçekten bitti.
Hepimiz birbirimize tuhaf tuhaf bakıyorduk. Paln krup elinden kurtulduğumuz adam tam karşımızdaydı ve bize gülümsüyordu. Arkasından askerler girdi. Herkesi tutukladı.
By. Billy
- Bana ihanet etsenizde amaca ulaştık. Bu yüzden size kızgın degilim. Sizi tebrik ederim. Yaşınıza göre çok büyük işler atlattınız.
Eliot
- Ilkkez yaramazlık yaptım ve ceza almadım öyle mi?
- Sanırım evet.
Hep beraber GDP binasından çıktık. Çıktığımız gibi suratımıza bir sürü flaş patlıyordu. Gazeteciler bizr bir sürü soru soruyor ve cevap bekliyorlardı. Askerler bize yol açtı ve By. Billy ile araca bindik. Cok gecmeden başka bir bina içindeydik. Odan içeri girince Ailelerimiz bize koştu ve sarıldı. Annem beni öpüp duruyordu. O kadar sıkıyordu ki nefes almak zor bir hala gelmişti. Ama bende ona sımsıkı sarılıyordum. Bir iki saat böyle herkes ailesi ile vakit gecirdi. Ardından profesör araçlarla evlerimize gönderdi. Bir kac gün sakin geçti. Digerlerinin numaraları bende olmadığından kimseden haber alamıyordum.
Bir gün bana bir zarf geldi. Içinde bir törene davetli olduğm yazıyordu. O gün bana bir kıyafet te gönderilmisti. Onları giydim ve akşam bir araç annemi ve beni almak için gelmişti. Binanın önüne gelince beni annemden ayırdılar ve ben başka kapıdan girdim. Odalardan birine girince diğerlerini fark ettim. Anna hemen boynuma sarıldı.
- Seni çok özledim.
- Bende!
Eliot bize doğru yaklaştı. Kollarını açti ve alay eder gibi
- Bende seni çok özlediiimm!
Anna onu itti.
- Bi kere ciddi olamazmısın sen yaa?
- Sanırım hayır!
Eric oturduğu yerden meraklı gözlerle bana bakıyordu. Ama hala onunla konuşmama konusunda ısrarcıydım. Bakıslarımi digerlerine çevirdim.
- Peki neden burdayız?
Tom
- Sahneye davet edilmeyi bekliyoruz.
Çok gecmeden çağırılmıştık. Bizim icin bir basın toplantısı hazırlanmıstı. By. Billy konusma yaptı ve bizi övüp durdu. Ardından bize birer ödül verildi.
Tan bir saçmalık. Daha dünya kurtulmuş bile değil! Yarın neler olacağını kimse bilmiyor. Bunların derdi ne? Ne yapmaya çalışıyorlar?
Hepimizin kaşları çatıktı. Biraz tuhaf geliyordu.
Tören sonunda By. Billy bizimde yaşıtlarımiz gibi okula gitmemiz gerektiğini ve bizi bir okula kaydettirdiğini söyledi.

Bir hafta çok sakin gecmisti sessizce okula gelip gidiyorduk. Pekte konuşmuyorduk. Sessizliği tercih ediyorduk. Okuldada populer olmuştuk. Bize sorular sorsalarda lek cevap alamıyorlardı. Artık bıkmıştık.
Bir gü sonra okul partisi vardı. Normal hayat yaşamayalı baya oluyordu. Halimizden memnunduk.
Parti akşamı yine oturuyordum. Bunlar bana göre degildi. Tabi bizimkilerin bir kısmıda benim gibi oturuyordu. Eliot yanıma geldi ve zorla bilegimden tutup beni kaldırdı. Dans etmek için elindne kurtulmaya çalışsamda beni bırakmıyordu, Iyice kendine çekiyordu.
- Amacın ne?
Eliot
- Neden güzel bir kızla dans etmek benim hakkım degil mi?
- Iyi yanlıs yerdesin o zaman. Git bidaha bak etrafa belki bulursun güzel birilerini beni rahat bırak.
- Seni rahat bırakmamak hosuma gidiyor.
Gozlerinin içine bakmaya zorluyordu. Eric'te ki o çekiciliği onda bulamasamda insanı gözlerinin içine cekebilecek bir yeteneğe sahipti. Sadece ona bakıyordum. O sırada biri bileğimden tuttu ve bizi ayırdı.
Eric
- Seninle konuşmamız gerek!
- Ben istemiyorum.
- Sana sormuyorum zaten. Emrediyorum.
- Bende gelmiyorum.
- Bak istersen seni kucaklar zorla götürürüm. Yada kendi ayaklarınla insanlara rezil olmadan gideriz.
Beni cekistiriyordu. Zorlasamda bırakmadı. Benim bu kardeslerden çektiğim neydi yaa.
Bahceye çıktık. Durdu. Bana baktı ve
- Sakinlesirsin belki öyle konuşuruz diye bekledim ama sen iyice uzaklaştın benden. Bu yüzden konuşmamız gerek.
- Konuşacak bisey yok.
- Var! Seni inandırmam gereken bir meselem var.
Tam konuşacaktım ki dudağıma yapıştı ve belime sarıldı. Onu itsemde çaresi yoktu. Beni bırakmıyordu. Direnmeyi kestim. Aradan 2 dakika geçmisti. Sonunda yavaşca geri çekildi. Hala belime sarılı elleri yerindeydi. Bırakmiyordu. Çok yakınımdaydı. Gozlerimin içine bakarak
- Buna inanmak zorundasın!
Ben konusmadım. Sadece gözlerinin içine bakıyordum.
- Pekala içeri girelim mi?
Ben hala sesimi çıkarmıyordum. Sadece ona bakıyordum.
Salakmısın kızım? Neden mal gibi çocuğun suratına bakıyosun ki?
O anda kendim pataklamak istiyor olabilirdim.
Eric elimden tuttu ve beni içeri cekiştirdi. Içeri girdik. Diğerlerinin yanına oturduk. Elimi cekmeye çalışsamda inatla elimi tutuyordu.

Gece sonunda herkes evine dağılırken biizm grup hala duruyordu.
Jack
- Bana bu yaşam çok tuhaf geliyor.
Alex
- Hak veriyorum. Küçüklüğümden beri o binada yaşadım ben ve dış dünyayı görmedim hiç. Çok tuhaf yaşamınız var.
Eliot
- Rahatlık batıyo bunlarada!
Suzy
- Babam bnei almaya gelecekti ben gidiyorum.
Artık babasıyla araları iyiydi. Ve mutluydu. Tom da onunla çıktı.
Eliot Eric'e bakarak
- Bizde gidelim. Yeni tanıştığımız canımız, ablamız dışarda bizi bekliyormuş. Ama böyle ablam olduğu için mutluyum. Kızda bir araba var mütüş. Bazen ödünç istesem iyi olur.
Eric
- Sen git ben geliyorum.
Eliot
- Sensiz bir yere gidememm. Sensiz ben yasayamam. Iyyy! Ben iyi degilim. Neyse gel hemen!
Eric bana bakarak
- Yarın görüşürüz.
Digerlerini pek takmadan yanağımdan öptü.
Diğerleri bize tuhaf tuhaf bakınca kafamı önume gömdüm.
Eric uzaklaşınca digerleri bana sorgular gözle bakıyordu.
Rose
- her neyse Anna ve ben gidiyoruz.
Ikisi beraber kalıyordu. Rose'un bir ablasi vardı. Anna'nın ise babası daha bulunamadığindan onlarda kalıyordu. Annem ve benimle kalmak istememişti. Çünki eve yeni taşınmıştık. Ve düzenlenmemişti. Rahatsızlik vermek istemiyordu.
Onlarda gidince Jack
- Elena!
- Efendim.
- Hadi kalk seni evine bırakayım.
Bizde kalkmıştık. Neden Jack'le gidiyorum? Çünki evlerimiz yan yana. Zaten onun ailesi sayesinde ev bulmuştuk.
Digerleride bizim gibi bir araya taşınmıştı. Yani digerleriylede evlerimiz birbirine pekte uzak degildi.
Jack
- Eric'le ne zamandır çıkiyorsunuz?
- Bende bilmiyorum. Yani biliyorum ama bilmiyorum.
Jack kahkaha atıyordu.
- Kac gündür kafasi karışıktı. Seninle konuşup konusmama arasinda gidip geliyordu.
Eve kadar sohbet ederek gittik. Ben iceri girene kadar bekledi.
Annem oturmus beni bekliyordu.
- Cok gec oldu?
- Farkındayım. Herkesin dağılmasını bekliyorduk.
- Her neyse senden ayrı kalmaya dayanamiyorum zaten. Beni cok merakta bırakma.
Yanağından öptüm ve ona sarıldım. Sonrada odama gittim.
Kafam allak bullak bir haldeydi. Sadece partide olanları düşünüyordum. Eric'den dahada çok etkilenmeye başlıyordum. Gözleri beni kendimden geçiriyordu. Uykuya zorla dalmıştım.
Sabah erkenden hazırlandım. Telefonuma bir mesaj gelmişti. Suzy kapının önünde beni beklediğini yazmıstı. Hemen kapıya çıktım. Beraber okula gittik. Son derslere yakındı. Sınıftan bir cocuk bizimle uğraşmaya başlamıştı. Dean dayanamamış ve cocukla yumruk yumurga dövüşmüştü. Biz ayırmaya çalıştıysakta ortalık iyice karışmıztı. Ve bu yüzden cezaya kalmıştık.
Dean çocuğu dövmemek için kendini zor tutuyordu. Hava tamamiyle kararmıştı. Cezamızın bitmesine ise yarım saat vardı.
Birden elektirikler gitti.
Jesica isimli kız camdan dışarıya baktı.
- O dışardakiler ne?
Biz cama baktık. Gördüklerimiz hepimizin tüylerini diken diken etmişti.
Ölü yaşayanlar olmaması gereken bir yerdeydi. Ve okula doğru koşuyorlardı. Herkes bir telaş içindeydi. Hoca sinıfa girdi ve
- Herkes sakin olsun. Kapıları kitledik. Içeri giremezler.

♤●♤●♤●♤●♤

Bu ara bölüm gibi bisey oldu. Daha cok özel bölüm gibi bişey oldu. Siradan bi bölümdü ama olsun 😀😆😆

ÖLÜLERİN DÜNYASINDA!Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu