12.Bölüm

2K 201 77
                                    

''Eğer bu ölümse, ölümden korkmamalı. Onun güzel yüzünde, ölüm bile güzeldi...''
- Fancesco Petrarca

Sorusunu cevapsız bırakarak biraz daha yaklaştım. "Bilmiyorum küçük hanım ama biraz daha böyle bakmaya devam ederseniz sizi tekrar öpmek zorunda kalacağım." Panik ve heyecan içinde ısırdığı dudaklarını bir şeyler söylemek istercesine aralandığında buna izin vermeyen dudaklarımı çekip burnumu burnuna dayarken hızlanan soluklarımın arasında fısıldadım. "Duymak değil, içmek istiyorum..."

Bir kaç küçük öpücüğün ardından dudaklarımın altında hareketsizce duran alt dudağına attığım hafif diş darbesi ile ağzımın içinde kaybolan inlemesi sabrımın sınırlanırını zorlamaya başlarken, dişlerinin üzerinde gezinen dilime attığı küçük ısırığın ardından belini kavrayan ellerimin tutuşu biraz daha sıkılaşmıştı. İki yanında asılı duran ellerini omuzlarıma yaslarken dillerimizin ve dudaklarımızın dansının ritmi sol yanımı parçalara ayırmak istercesine çarpan kalbimle yarışıyor ve göğsümün sağ tarafında hissettiğim kalbi ise buna ayak uyduruyordu.

Sıkıca yumduğum gözlerimi açtığımda karşılaştığım koyu kahverengi gözlerinden geçen duyguların derinliği başımı döndürürken kısa bir an dudaklarımı dudaklarından ayırıp derin bir nefes almamla beraber benliğimi saran eksiklik hissi şaşılmayacak gibi değildi. Tüm bu olanların gerçekliğini kontrol etmek istercesine geriye doğru bir adım atarak bugüne dek gördüğüm ve görebileceğim en güzel yüzü avuçlarımın arasına alırken yaşadığım hazzı tarif bile edemezdim. Gerçekti ve aynı zamanda gerçek olamayacak kadar güzel... Şaşkınlıkla irileşen gözlerine rağmen omuzlarımdan çekmediği elleri hep oraya aitti ve çektiği an üşüyecektim sanki.

Yanakları biraz daha kızarırken, kulakları sağır edercesine çalınan vapur düdüğü ile birlikte titreyen dudakları hafifçe aralandı. ''Buse.'' Anlamayan gözlerle ona baktığımda derin bir nefes aldı. Kesik kesik verdiği nefesi yüzüme çarparken burnuma dolan taze kahve kokusunu içime çektim. ''Şey... Adım. Adım, o benim. Yani Buse. Adım Buse. B-Bende memnun oldum.'' Ardı ardına sıraladığı anlamsız kelimeleri kekeleyerek söylemesi ile gülmemek için birbirine bastırdığım dudaklarımın arasından kaçan hıçkırık tarzı garip bir sesin ardından kendimi daha fazla tutamayarak kahkahamı serbest bıraktım.

Garip bir şekilde hoşuma gitmişti onun üzerindeki etkimin böylesine güçlü olduğunu bilmek. Ah, birde şu şapşal bakışları yok muydu... Sarılıp içine sokası geliyordu insanın.

Sürekli kırpıştırıp durduğu güzel gözleri bedenimdeki keşfine son verip gözlerimi bulurken, uğruna herkesi ve her şeyi karşıma alabileceğim özgürlüğümü hiçe sayıp esir düşmek ve kaybolmak istedim o koyu kahvelerde. Çok geçmeden göz kapaklarını bulan parmak uçlarım narin bir çiçeği okşar gibi üstlerinde gezinirken kulaklarımı dolduran kelimelerin gerçekliği sorgulanmaya değerdi, zira ben bile inanamıyordum dudaklarımdan dökülenlere. "Bunları seviyorum."

Kısa bir süre önce tanışmış olduğum birine karşı hissettiklerimin bu denli güçlü olması normal değildi. Sanki yıllardır hayatımdaydı ve ömrümün her saniyesini onu severek geçirmiş gibi hissediyordum. Ah, sevmek mi? Saçmalamaya başlamıştım iyice.

''Bakmasana öyle,'' diyen ses ile düşüncelerimden sıyrılıp tüm dikkatimi ona vermeye çalıştım. ''Nasıl bakmayacak mışım?'' Her saniye biraz daha kızarıyordu ve söyleyeceği şey her ne ise onu zorluyor gibi bir hali vardı. Tek kaşımı kaldırıp yüzümü yüzüne doğru yaklaştırdığımda dişlerinin eziyetinden kurtulan dudakları ürkek bir şekilde aralandı. ''Yiyecekmiş gibi bakıyorsun...'' Ellerim yanaklarını bulurken, irileşen gözleri ve titreyen dudakları ile fazlasıyla tatlı duruyordu ''Biliyorum ayı bey uykunuzdan uyandırdığım için bana kızgınsınız ama bakın şurada balık ekmek var.'' İşaret parmağıyla iskeledeki balıkçıları gösterirken ki ciddiyeti karşısında gülmemek için büyük bir mücadele vermem gerekmişti.

Ölürsem Sevemem Seni (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin