8.Bölüm

2.9K 240 158
                                    

(Bir şiirin ilk iki mısrasında gizliydik belkide biz, sonu sonsuzluk alfabesiyle yazılmayı bekleyen.)

Hummalı bir iç savaşın ganimeti olan satırlar önümdeki beyaz kağıda, siyah bir dolma kalemin sivri ucundan dökülürken, ruhumu esir alan melankoliyi emziren kasvet şehrimi dört bir yanından sarıyordu. İnce bir sızı aksediyordu kalbim pompaladığı kan ile birlikte damarlarıma ve yazıyordum. Kime, neye yazdığımı bilmeden ilk defa ve bir üst satırın alta ilan ettiği bağımsızlığın ardına sığınarak.
Ve sonunda, nokta ile virgülün vuslata ermesine çeyrek kala kaldırdım kaleme odaklanırken, kelama yabancı kalan bakışlarımı ve okumaya başladım.

İç bükey bir yalnızlığın bilmem kaçıncı meridyeninden yazıyorum sana...

Sensizliğin sessizliğime yük olduğu şu saatlerde...

Ve çayıma attığın hüznü karıştırmadan önce...

Bir yudum daha alıyorum hayali düşler bardağından.

Beli kırık...

Parmak uçlarımı kan bayramına yatırıyor.

Canım yanıyor...

*

Ve canımın acısı sol sızıma yenik düşerken,
Kafası güzel hayaller biriktiriyorum sana.
Uyuşmayı bekleyen yaralarımı alkole bularken,

Küçük bir gezintiye çıkardığım gözlerim düşüyor resmine takılıp,

Ve bir yudum daha alıyorum...

Kirpiklerime ağır gelen inciler bir intihara daha sahne olurken yanaklarımda,

Ve gece en okkalı tokatını vururken yüzüme...

*
Çekiştiriyorum üstüme bir beden büyük gelen bu ayrılığı bilinmez yanlarından.
Ruhuma cam kesikleri armağan eden çerçeveni camından ayırıyorum.
Ve yazıyorum...
Parmak boğumlarım kırmızı bir esarete boyun eğerken,
Satır aralarından düşüyorum gözlerine.
Notasız şarkılar kuşatırken kulaklarımı,
Bir meltem okşuyor saçlarımı ansızın.
Şefkati kaldıramayacağım kadar ağır...

*

Sonra kokun doluyor burnuma.

Yağmurdan arta kalan bir toprak dinginliğine harman edip sükutu,

Sensizliğin senfonisini dinliyorum...

Ve indiriyor uykusuzluğa meydan okuyan gözlerim kepenklerini.

Ardında mahsur kalan gözlerine kapılıp menekşe kokulu düşler sokağına sapıyorum yokluğunun izbe harabesinden.

Mor bulutlar boca ediyorum ceplerime,
Kor misali gülüşler...
Ve çırpınıyor giderken düşürdüğün benliğim ıssız kaldırım köşelerinde.

Benliğim bensiz,

Ben sensiz,
Yürüyorum...

***

Uyuyakaldığım sandalyede rahatsızca kıpırdanarak yorgun gözlerimi karşımdaki duvarı boydan boya kaplayan resimde gezdirdim ve bakışlarıma odak olan gözlerinde tekrar tekrar kaybolmanın ezici tecrübesini yaşarken aklımın kıyılarında kulaç atan düşünce ile acı bir şekilde gülümsedim. 'Bu kadın benimdi.' Onun ilkiydim ve kalbi de bedeni gibi bana aitti. Koyu kahverengi gözlerinden aşağıya doğru sapan o bilindik kıvrımların son bulduğu dolgun dudaklarının kenarında can bulan o belli belirsiz tebessüm içime işlerken, içimden kopup giden bir şeyler vardı. Yokluğu canımı yakıyordu. Onsuz tek bir geceye daha tahammülüm yoktu ve artık hayaline değilde ona sarılmalıydım.

Ölürsem Sevemem Seni (ASKIDA)Where stories live. Discover now