9-Beni Sevdiğini Söylediğinde, Ciddi Miydin?

4.7K 183 86
                                    

"Rüzgar hadi gelsene kahvaltı hazır." dedi Bora ve kendisini biran Rüzgar'ın annesi gibi hissetti, ama kahvaltıya bir insan başka nasıl çağırılabilirdi ki diye düşündü sonradan.

Rüzgar ise yüzünü yumuşak ve beyaz renkli havluya silerken bir yandan da sinirini yatıştırmaya çalışıyordu. Ama Bora'nın sesini duyunca daha çok sinirlenmişti.

Neyse ki zorda olsa mutfağa adım atmıştı Rüzgar. Çay, kahvaltı ha birde Bora masada onu bekliyordu, peki ya kendisi az önceki mesajın; bekliyor muydu Bora'ya gelmesini?

Gergin suratına aşırı yapmacık bir gülümseme yerleştirip masaya oturdu. Çayına şeker atıp karıştırdı ve pencerenin karşısına oturduğu için sadece elindeki çay bardağıyla dışarıyı izlemeye başladı. Bora ise onun bu halini anlayamadı, bir Rüzgar'a bakıyordu birde masaya. Ama Rüzgar'da bir değişiklik olmadığı için dayanamadı sordu,

"Rüzgar, bir şey mi oldu? Sende anlayamadığım bir gariplik var."

"Evet çok büyük bir şey oldu, aşık olduğum adamın az önce adam olmadığını öğrendim. Evet ne kadar acı verici bir durum değil mi? Bir bakıyorsun hayat sana bütün renklerini gösterirken, siyaha dönüvermiş. Ve sen zifiri karanlığın içerisinde kalıvermişsin. Neyse Bora hani benimle bir anlaşma yapmıştın ya ona uyuyorum. Şimdi nereye gidersen git, ne bok yersen ye karışmıyorum. Nasıl olsa birinci gün unutmam seni, ikinci gün unutmam ama bir bakmışsın ki haftalar sonra seni bile hatırlamam." bunları söyledi Rüzgar kalbinden, acıyla ama zehri içinde bırakarak.

"Hayır bir şey olmadı." dedi bu sefer dışından konuşarak.

Bora'nın yüzüne bakmıyordu, zaten bakamazdı ki, o zaman Bora gözlerinin kırmızılığını görebilirdi. Gözlerinin yaşarmasını anlayabilirdi, bakamazdı işte. O hiçbir şey belli edemezdi. Sonuçta onun sadece ama sadece arkadaşıydı; hepsi bu kadar, arkadaşlar arasında büyütülebilecek bir konu bile değildi. Çapkın 'arkadaş'ı kendisine bir orospu bulmuştu olay bundan ibaretti, gayet basitti.

Rüzgar ayağa kalktı ve sadece bir yudum aldığı çayı tezgahtaki lavabonun içine döktü ve çıkarken "afiyet olsun" dedi, gayet soğuk bir sesle.

Bora gerçekten anlayamıyordu ne olmuştu ki? Her şey bu kadar güzelken neden tepetaklak tersine dönmüştü. Rüzgar gibi Bora'nın da iştahı kaçmıştı. İkisi de adamakıllı bir şey yiyemedi. Sonra Bora kendine üstteki dolaptan büyük bir kupa bardağı alıp içine çay doldurdu. Ve içeriye geçti, salona. Rüzgar ise odasındaydı işe gitmek için hazırlanıyordu; evet lanet olası bir iş onu bekliyordu, içinde lanet olası bir patronla beraber...

-Sikik Hayatlar Bölüm 3-

Rüzgar yeni bir bölüme daha geçmişti. Bok gibi bir hayatında yeni bir level atlamıştı aman ne güzeldi. Fark ediyordu ki her kısım onu daha çok üzüyordu, fark ediyordu ki her bir sonraki bölüme geçince içi biraz daha yanıyordu...

Rüzgar aceleyle hazırlanıp evden biran önce çıkmak istiyordu, çünkü biraz daha bu evde kalırsa boğulacaktı; üstelik Bora hala evin içindeyken.

"Off siktiğimin sehpası" dedi tüm siniriyle, acelesinden odasındaki sehpaya çarptıktan sonra. Bora ise sesi duyduğu için kapısı açık olan odaya girmişti, elindeki koca bardakla.

"Rüzgar ne oldu?" dedi telaşlı bir şekilde.

"Hiçbir şey." dedi Rüzgar, hâlâ Bora'nın gözlerine bakmadan.

"Rüzgar ne oluyor yine ne yaptım ya da yine neden dengesizleştin" dedi elindeki bardağı Rüzgar'ın odasının girişindeki çalışma masasının üzerine sertçe koyarak. Bora ciddileşmişti. Çünkü Rüzgar'ın bu bilinmezliği onu sinir ediyordu. Bir şey olduğu bariz belliydi ama ne olmuştu, bunu öğrenmeliydi.

KARANLIĞIMDAKİ CENNETWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu