1-Beni Affet!

19.6K 381 63
                                    

Ağustos 2015

"Bakar mısınız?" dedi Rüzgar'ın çalıştığı kafeye gelen bir müşteri. Rüzgar tüm bitkinliğiyle ve yorgunluğuyla seslenen kadın müşteriye doğru yürümeye başladı. Bugün aralıksız 9 saat çalışmıştı ve adeta kaçacak bir yer arıyordu. Ama kaçamazdı, çalışmayı bırakamazdı çünkü paraya ihtiyacı vardı. İstanbul gibi bir yerde hem ev geçindirmek hemde özel ihtiyaçlarını karşılamak için burada çalışmaya mahkumdu.

Müşterinin yanına gelmişti ve o çaresiz sesiyle,

"Buyurun ne arzu etmiştiniz" diyebildi sadece.

"İki tane latte, ikisininde köpüğü fazla olsun" dedi kadın. Rüzgar kadının söylediklerini kağıda yazarken,

"Başka bir arzunuz var mı?" demeyi de ihmal etmedi.

"Hayır şimdilik yok, olursa söyleriz zaten!" dedi tüm sevimsizliğiyle kadın. Rüzgar yüzünden düşürmediği tebessümle içinden hunharca küfürler etmeye başlamıştı. Ardından içinden sabır dilerken, masadan uzaklaşıp sipariş kağıdını mutfağa götürdü. Siparişleri hazırlayacak olan Mustafa abiye kağıdı teslim edip, ellerini tezgahın üzerine koyarak biraz soluklandı. Gerçekten artık dayanamıyordu, her şeyi bir kenara koyup ortalıktan kaybolmak en çok istediği şeydi şuan. Bütün arkadaşları tatildeyken onun burada çalışması çok ağrına gidiyordu.

"Rüzgar yeni müşteriler geldi, hemen siparişlerini al!"

Patronu beş dakika bile dinlenmesine izin vermiyordu yemek ve mola zamanları dışında. Rüzgar derin bir nefes alıp,

"Tamam gidiyorum" dedi hali olmayan bir sesle.

Bir sonraki müşterinin de isteklerini yazdıktan sonra mutfağa geri döndü. Yeni sipariş kağıdını masaya koyarken hazır olan latteleri öteki müşteriye götürdü. Mutfağa yeniden geri gidip son müşterisinin de hazır olan siparişlerini teslim ettikten sonra gece vardiyasındaki arkadaşının geldiğini gördü ve deli gibi sevindi. Çünkü bugünlük işi bitmişti ve yaklaşık 11 saat sonra o küçük aynı zamanda sevimli evine gidip doyasıya dinlenebilecekti.

Mutfağın yanında ki boş kabinde üstünü değiştirdi ve çıkardığı kıyafetlerini dürmeden çantasına tıkıştırdı. Ardından bütün çalışanlara iyi geceler deyip kapıdan dışarı çıktı. Eve doğru yürümeye başladı. Neyse ki evi çalıştığı yere çok yakındı.

Yaklaşık 10 dakika kadar yürüdüğü evine girmişti. Çantasını yere fırlatıp, hemen girişte bulunan salona yürüdü ve duvar kenarında ki koltuğa uzandı. Biran içi geçmişti.

"Zırrrrr-Zırrrrr" 2 kere uzun uzun çalan zil aniden sıçramasına neden oldu. "Kim bu ya" diye söylenirken koltuktan kalkıp önünde ki çantaya ayağı takıldı, neredeyse düşecekti. "Siktiğimin çantası" diyerek çantaya tüm siniriyle bir tekme attı. Çanta mutfağa doğru uçarken zil tekrar çalmıştı.

"Geliyorum patlama!" diye bağırıp kapıyı açtı. Karşısında gördüğü yüzle neye uğradığını şaşırdı. Adeta sırtından soğuk terler akmaya başlamıştı. Karşısında ki eski sevgilisi Duru'ydu. Hala şaşkınlıkla yüzüne bakıyordu. Çünkü Duru'nun bir gün onun evine geleceğini hiçbir zaman düşünmemişti. Uzun uzun bakıştıktan sonra kendini toparladı.

"DURU! Ne işin var burada? Tatildesin sanıyordum yani öyle demişti Tuğçe en son konuştuğumuzda."

Tuğçe hem Duru'nun hemde Rüzgar'ın en yakın arkadaşıydı.

"Öyleydi ama seni çok özledim Rüzgar, ayrıldığımız günden beri gözüme uyku girmiyor. Hep seni düşünüyorum" dedi güzel kız gözünden akan yaşlarla...

KARANLIĞIMDAKİ CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin