"Poy... raz...''

Bulut annesinin sesini duyar duymaz hızla başını kaldırıp, yüzüne baktı.

"Anne! Uyandın!'' diye haykırırken Mehmet'in uyanmasına neden olmuştu. Yerinden kalkıp kapıya koştu.

"Annem uyandı!'' diye haykırıp yeniden Ceren'in yanına koştu. Sol elini ellerine hapsederken eğilip alnına uzun öpücüğünü bıraktı. Ceren şaşkınlıkla onun için sevinen iki adama bakıyordu.

"Anne sonunda uyandın. Çok korkuttun beni.'' Diye sitemli sözlerini söyledi Bulut. Mehmet acı içinde ablasının saçlarını okşadı.

"Abla, özür dilerim. Affeder misin beni?'' derken gözlerinden yaşlarını bıraktı. Ablasının o halini hiç unutamıyordu. Hele ki Poyraz'ın başına gelenleri ablasına nasıl söyleyecekti?

"Önemli değil. Ben çoktan affettim seni. Asıl sen beni...''

"Şittt... Sus ne olur abla. Daha fazla bu konuyu konuşmayalım. Senin bir suçun yok.''

Ceren rahatça nefes aldı. Gözleri hala bir kişiyi arıyordu. Kokusunu, sesini, yüzünü özlediği adamı...

"Poyraz nerede?'' dediği an Bulut ile Mehmet hüzünle birbirlerine baktılar. Ceren korktu. Hissetti kötü bir şeylerin olduğunu çünkü uyurken görmüştü giden sevgilisini.

**

Ceren, siyah bir gelinlik içindeydi. Eteklerini sımsıkı tutmuş, sararmış çınar yapraklarına basarak yürümeye başladı. Etrafına korkuyla bakıp "Poyraz?'' diye seslendi. Ama cevap yoktu. Yoktu zeytin gözler. Ceren koşar adım yürürken etrafında dönüp dört bir yanında aradı hayalini. Ama yine yoktu. Ceren ağlamaya başladı. Gözyaşları yanağına süzülünce can buldu teni. Ardından siyah gelinliğine dokunduğunda, gelinlik beyaz oldu. Gözyaşı sararmış yapraklara düştüğü an her yer yemyeşil bitkilerin, rengârenk çiçeklerin olduğu bir cennete dönüştü. Ceren şaşkınlıkla etrafına baktı.

Poyraz siyah takımın içinde bir anda karşısında belirdi. Ceren, özlemle baktı sevdiği gözlere, yüze.

"Poyraz? İyi misin?'' diyebildi. Poyraz, küçük adımlarla yaklaştı. Ama bir sorun vardı. Poyraz hiç konuşmuyordu. Sadece zeytin gözlerinden damlalar süzülüyordu sessizce. Ceren korkuyla yüzünü elleri arasına aldı.

"Aşkım, ne oldu?'' diyebildi. Ama içinde kocaman uçurumlar vardı. Ceren bir adım atsa düşeceğini hissetti. Korkuyordu ki içindeki bu uçurum onları ayıracaktı. Çaresizce, içinde ki son umudu tutup ayağa kaldırdı.

"Poyraz, bırakma beni...''

Son bir umuttu bu. Ceren, bilsin istedi. O gidince öleceğini anlasın istedi. Çünkü bir tek o yanında olunca renksiz dünyası cennete dönüyordu. Poyraz hala cevap vermiyordu. Sanki sessizce veda ediyordu. Ceren son kez dudaklarını birleştirdi. Zaman etraflarında akarken, sımsıkı sarılmıştı. Çünkü hissediyordu bıraksa giderdi. Gitmemesi için son bir kez daha yalvardı Allah'a "Aşkımı alma Allah'ım. Son bir şans daha bize verir misin?''.

Ceren, gözyaşlarının hiç durmadan süzüldüğü gözlerini araladı. Son kez baktı zeytinlere, ondan ayrılırken sanki kalbindeki ağırlık kaybolmuştu. Ceren "Lütfen gitme.'' Dedi. Poyraz yine bir şey söylemedi. Bu kez tek yaptığı ardını dönüp uzaklaşmasıydı. Ceren onu tutmak istedi ama mümkün değildi. Çünkü yerinden kıpırdayamıyordu. Ayaklarına sarmaşıklar dolanmış, sevdiği adama gitmesini engellemişti. Ceren avazı çıktığı kadar haykırdı.

"Poyraz gitme! Ne olur gitme! Git... me...''

**

"Hayır... Gitmedi. Bırakmadı. Yapmadı değil mi? Bu kez gitmedi. Ne olur bir şey söyleyin!''

SENDEN BANA KALAN...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin