27. Bölüm

155 11 4
                                    

mediadaki- Nisan 

****

Poyraz şirketin başına yeniden geçmişti. Artık eskisinden çok daha güçlüydü. Tüm gazetelerde genç çiftin haberi vardı.

"Genç iş adamı Poyraz Çağıran karısına yeni ev aldı.

Genç iş adamı Ceren Çağıran'ın aşkına karşılık verdi.

Aşk, yeniden merhaba dedi. Poyraz Çağıran ilk aşkının ölümünden sonra uzun süre kalbinin kapılarını kapamıştı. Ama yıllar sonra Ceren Çağıran ona aşkı yeniden tattırdı. Yeni evli çift yeni evlerinde aşk tazeliyorlar.''

Poyraz bu cümleleri okuduğunda gülümsedi. Gazeteyi masasına bırakırken Kerem dağılmış bir halde odasına girdi. Poyraz şaşkınca baktı kardeşine.

"Ne oldu lan sana?''

"Nisan boşanma davası açtı.''

"Neden?'' dedi Poyraz. Önündeki koltuğa oturan Kerem'in yıkılmış haline üzülerek.

"Onu çok kırdım abi. Kalbinde asla kapanmayacak bir yara açtım.''

"Ne yaptın?'' dedi Poyraz. Duyacağı şeyin etkisinde kalacağını bile bile.

"Kandırdım. Ona, kendime, sana ve herkese yalan söyledim. Ben Nisan'a hiç âşık olmadım. Ayşe'den hiç vazgeçmedim.''

Poyraz susup kaldı. Eli dudaklarında aklı geçmişe gitti. Boncuk gözlerin acısını bir kez daha hissetti en derinden. Kerem'in gözlerinden gözlerini kaçırıp ayağa kalktı.

"Şey... Im ben? En iyisi toplantıya gideyim. Sonra görüşürüz.'' Deyip kapıya doğru hızlı adımlar attı. Onu durduran Kerem'in acı dolu sözleriydi.

"Çok üzgünüm kardeşim. İnan bana çok üzgünüm. Sana bunları söylerken bile kendime küfür edip duruyorum. Ama yalan söyleyemem. Bunu yapamam. Ayşe'yi çok sevdim. Onun için ölüme bile gidecek kadar çok. Ona olanları hesabını soracağım ben. O yüzden sen Ceren ile ilgilen. Sadece onunla zamanını tüket. Ve sana mektup gelirse ya da herhangi bir şey olursa bana haber ver.''

"Neden Kerem? Benden ne saklıyorsun? Neden Ayşe'ye olanları tam olarak anlatmıyorsun? Aylardır sana sormadım ama yeter! Anlat bana. Ne oldu?'' dedi Poyraz. Aklımda bir sürü soru vardı ama hala cevapları yoktu.

"Poyraz bunu yapamam. Ayşe'ye söz verdim. Sana anlatırsam çok kötü şeyler olacak. O yüzden unut. Boş ver geçmişi. Olan oldu de ve yoluna devam et.''

"O zaman sende unut Kerem! Her kimden hesap soracaksan bırak sorma. Allah'a bırak.''

"Yapamam abi. Her şey benim gözlerimin önünde oldu. Artık bırakamam. Unutamam.''

"Saçmalama Kerem! Çocuklarını, karını düşün! Nisan'ın ne suçu var? Ona acı çektirme!''

"Üzgünüm abi. Beni boş ver sen. Artık sen yoluna ben yoluma.''

"O ne demek Kerem?''

"Şirketten ayrılıyorum demek. Gidiyorum demek. Buradan ayrılıyorum. Bu şehirden ayrılıyorum demek.''

"Kardeşim sen delirdin mi?''

"Ben aklımı çoktan kaybettim kardeşim. On iki yıl önce kaybettim. Artık ne yapsan boş...''

"Kerem!''

Poyraz ne yaptıysa Kerem onu dinlemedi. Her şeyi bırakıp giden bu kez o oldu. Poyraz çok düşünse de bir çıkar yol bulamamıştı. Kerem'i ve onun sakladığı sırları merak ediyordu. Ama artık bunlarla uğraşacak hali kalmamıştı. O mutlu olmak istiyordu. Bencilceydi belki ama herkes kendi yoluna gitmeli. Diye düşündü.

****

Ceren mutluydu. Gün gece olanları düşündükçe yanakları kızarıyor kalbi hızlı atıp duruyordu. Bahçeye çıkıp hava almak istedi. Yan bahçedeki çocuk seslerine kendini verdiğinde yüzünde tatlı bir tebessüm yer buldu. Adımları o yöneyken görebileceklerini hiç düşünmedi. İçindeki heyecanı daha da heyecanlandıran bahçe kapısının sesiydi. Ceren tüm dikkatini bir anda kapıya çevirdi.

"Poyraz!'' diye sevinçle çığlık atarken bir anda boynuna sarılıp yanağına sevgi öpücüklerini bıraktı. Poyraz'ın gözleri dolu dolu olmuştu. Öyle duygulanmıştı ki nasıl tepki vereceğini ölçememişti. Ceren'in gözlerine sevgiyle bakıp yanağına, saçlarına sevgiyle dokundu.

"Özledim seni...'' diye fısıldadığında Ceren'in gülen yüzü daha da aydınlanmıştı. Bazen korkuyordu Ceren. Her şeyin rüya olmasından, uyandığında bir anda mutluluğun son bulmasından çok korkuyordu.

"Korkuyorum...'' dedi Ceren. Kalbindeki endişeyi dışa vurmuş, korkuyla bakmıştı âşık olduğu yüze. Poyraz merakla "Neden?'' dedi. "Neden korkuyorsun?''

"Ya her şey rüyaysa, ya bir gün gözlerimi açtığımda sen olmazsan, ya bana bir daha hiç böyle bakmazsan, ya eskisi gibi nefretle bakarsan, ya...''

Poyraz parmaklarını Ceren'in dudaklarına götürüp susmasını sağladı.

"Asla Ceren, bundan sonra asla sana öyle bakmayacağım. Asla kalbini kırmayacağım. Ben seni seviyorum Ceren. Yıllar sonra apansızın âşık olmuşum sana. Mutluluğu bu kadar geç yakalamışken hiç üzer miyim seni? Hiç kırar mıyım? Aklın alır mı böyle bir hareketi?''

Ceren mutluydu. Kendini Poyraz'ın dudaklarındaki mutluluğa bırakırken her anının tadını çıkarıyordu. Geleceğin puslu yollarından habersiz...

****

Nisan çocuklarını anneannelerine göndermiş tamamen yalnız kalmıştı. Çocuklarına acısını hissettirmemek için böyle yapmak zorunda kalmıştı. Nisan çok kötüydü. Kalbi yaralı bir kuş gibi can çekişiyordu. Boş yatakta üşüyor, sessiz evde hıçkırıklara boğuluyordu. Aynaya her baktığında her zamankinin aksine dağılmış bir Nisan ile karşılaşıp, yabancı birini görmüş gibi oluyordu. Kısacası Nisan perişandı.

Mutlu anıların yer edindiği çerçeveyi eline alıp acıyla, nemli gözlerini kilitledi.

"Yalansın. Sende herkes gibi her şey gibi yalansın. Neden bana bunu yaptın? Ben sana ne yaptım Kerem? Neden beni kendine âşık ettin? Neden yüreğimden yaraladın? Neden ha? Neden?'' diye çerçeveyi elinde sarsarken öfkeyle karşısındaki dev aynaya fırlattı. Ayna büyük gürültüyle bin bir parçaya ayrılıp dört bir yana dağılırken Nisan karanlık odanın ortasında yere çöktü. Saçlarını çekiştirirken tamamen kendinden geçmişti. Çok ağladı Nisan, acılarını içindeki parmaklıklara hapsedip, ruhunu öldürdü.

Ölür gibi sevmeyeceksin işte. Bir gün gidişlerini izlersin. Sözler öyle bahanedir ki sanki isteyerek kaçar gibi...

Sözler suçlu olur, sanki ceza gibi. En kötüsü de kalp paramparça. Hiçbir zaman tam olamazsın. Aklında, kalbinde, evinin her köşesinde anıları dolanıp durur. Öyle ki onunla gezdiğin, dolaştığın her mekân sana cehennem olur.

Birini severken öyle büyük planlar yapmaz insan. Sadece hayal kurar. Bir ömür boyu beraber yaşlanmak... Oysa bu hayal bile büyük planlara dâhilmiş. Ve sonu hüsran bitermiş.

Baharın bir anda kış olur. Düşler darmadağın bir halde gerçeklere toslar. Suçludur. Her şey, her yer, her anın ve hatta aynada gördüğün insan bile onu kaybedişinin tek suçlusu olur. Aşk böyledir işte. Bir anda hiç gitmeyecekmiş gibi sevdirir kendini sonra veda bile etmeden kaybolur. Sana sadece gidişini izlemek kalır. Oysaki istersin ki onun kahve gözlerin de bin yıl sürecek olan hatırının kalmasıdır. Ama ne yazıktır ki onun ardında kalan yaşlı bir ben kalır. Yarını hiç göremeyecekmiş gibi yorgun, halsiz, hasta...

Artık çok üşürsün, o hiçbilmese de. Sonbahar vurur bir anda tıpkı onun gidişi gibi...

SENDEN BANA KALAN...Where stories live. Discover now