28. Bölüm

163 11 2
                                    

mediadaki- Ceren 

mediadaki- Bölüm şarkımız

****

Ölür gibi sevmeyeceksin işte. Bir gün gidişlerini izlersin. Sözler öyle bahanedir ki sanki isteyerek kaçar gibi...

Sözler suçlu olur, sanki ceza gibi. En kötüsü de kalp paramparça. Hiçbir zaman tam olamazsın. Aklında, kalbinde, evinin her köşesinde anıları dolanıp durur. Öyle ki onunla gezdiğin, dolaştığın her mekân sana cehennem olur.

Birini severken öyle büyük planlar yapmaz insan. Sadece hayal kurar. Bir ömür boyu beraber yaşlanmak... Oysa bu hayal bile büyük planlara dâhilmiş. Ve sonu hüsran bitermiş.

Baharın bir anda kış olur. Düşler darmadağın bir halde gerçeklere toslar. Suçludur. Her şey, her yer, her anın ve hatta aynada gördüğün insan bile onu kaybedişinin tek suçlusu olur. Aşk böyledir işte. Bir anda hiç gitmeyecekmiş gibi sevdirir kendini sonra veda bile etmeden kaybolur. Sana sadece gidişini izlemek kalır. Oysaki istersin ki onun kahve gözlerin de bin yıl sürecek olan hatırının kalmasıdır. Ama ne yazıktır ki onun ardında kalan yaşlı bir ben kalır. Yarını hiç göremeyecekmiş gibi yorgun, halsiz, hasta...

Artık çok üşürsün, o hiç bilmese de. Sonbahar vurur bir anda tıpkı onun gidişi gibi...

****

Koray sessiz, karanlık sokağı elleri pantolonunun cebinde adımladı. Gözleri yorgun bakıyordu. Kalbi ise yanmıştı. Hem de Ceren'in aşkına...

Kolay mıydı unutmak? İntikam almak artık kolay mıydı? Hiçte değildi. Koray gazetedeki haberi okuduktan sonra tamamen yıkılmıştı. Aşk acısı içini derin bir şekilde yakarken, intikam onu sadece korkutuyordu. Ne yapacaktı? Bilemedi.

Koray deniz kenarındaki bir banka çöktü. Ardına bitkin bir halde yaslanıp ayaklarını uzattı. Siyah gözlerini denizin akşam ışığındaki parıltısına baktı. Umutsuzca baktı. Her şeyini kaybetmiş olmanın acısını çok fazla çeken bir adamdı artık. En önemlisi de düşmanının eşine deli gibi âşık olan bir adamdı. Asla unutmadığı Ceren'e günden güne bağlanmanın, onun nefesinde hayat bulmanın, gözlerindeki ışıltıda kaybolmanın ne demek olduğunu çok iyi anlamıştı geçen iki ayda. Ceren gidince yalnız kalmıştı bir kez daha ve bu sefer hiç kolay olmuyordu. Biliyordu Ceren ile asla beraber olamayacağını ama kalp denen laf dinlemez organ onu dinlemiyordu. Tutulmuştu bir kere Ceren'e, ölümüne peşinden sürüklüyordu. Koray delirecek gibi hissetti. Sanki nefes alamıyordu.

"Neden be?'' derken başını eğip iki eli arasına aldı. Ve derin nefes almaya çalıştı.

"Ölüyorum ben. Ne olurdu beni sevseydin? Ceren sana zarar veremem. Bunu yapamam.''

Koray bir anlam veremiyordu. Bu nasıl oldu onu da bilmiyordu. Bir anda hissettirmeden onu yakalamıştı aşk. Yıllarca çok aradığı kadını düşmanının karısı olarak görüyordu. Ne yapacaktı? Onu o ağacın altında yeniden gördüğü günden bu yana kafası allak bullaktı. Takip etmiş, Ceren ile ilgili her şeyi öğrenmişti. Sonra intikam istemişti. Onu kaçırmış, istemeden de olsa zarar vermişti. Şimdi de yeniden kaybetmişti. Tüm bu olanlara artık aklı ermiyordu. Ve en kötüsü de yorulmuştu. Hem de çok fazla.

****

Nisan eli mevsimlik kabanının cebinde deniz kenarında çaresizce yürürken derin düşüncelere dalıp gitmişti. Bazenler de kalan aşk artık son bulmuştu. Nisan hatalara yer vermek istemiyordu. Onu çok daha zorlu bir sınavın beklediğinden habersiz yürüdü acı içinde. İki acı çeken kalp, için için kanayıp duruyordu. Hem de sonsuza kadar. Koray gözyaşlarına boğulduğunda sağ elini çoktan göğsüne koymuştu. Ölüyordu sanki canından can gidiyordu.

SENDEN BANA KALAN...Where stories live. Discover now