24. Bölüm

144 13 4
                                    

mediadaki bölüm şarkımız :)

mediadaki - Poyraz <3 

****

Gece karanlığını bırakmıştı Poyraz'ın kalbine. Sabah'ın ilk ışıkları birer birer kapanırken Poyraz aradı şehrin dört bir yanını. Ama bulamadı Ceren'i. İçini derin bir özlem yakıp kavururken kalbinin sıkıştığını hissetti. Yorgundu. Poyraz artık aramaktan yorulmuştu. Arabasını boğaz manzaralı bir tepeye durdurup kendini dışarı attı. Yavaş adımlarıyla arabanın önüne gidip oturdu. Elleri cebinde zeytin gözleri denizin saf maviliğindeydi. Kalbi ise artık tek bir kişideydi. Ve ne yazık ki onun kıymetini bilememişti. Sevdasını bir kez daha kaybetmişti. Tüm yaşanmışlıkları düşündü ama çıkamadı acıların içinden. Ağlamak istedi ama bu kez ağlayamadı çünkü çok önceden tüm yaşlarını kurutmuştu. Gözlerini bir kez daha telefonunun ekranına çevirdi. Ve siyah gözler içine işledi. Hem de en derinlerine vurgun bir halde.

"Ceren? Neredesin? Neredesin? Neredesin!'' başta mırıldanırken en sonunda gökyüzüne haykırdı. "Neredesin?''

Ama hala cevap yoktu. Ceren kayıptı tıpkı kalbi gibi ve anıları gibi.

"Yine kapıda yalnızlık var Ceren.'' Diyebildi Poyraz kalbindeki çaresizliği böyle dışa vurdu. Arabasına yeniden bindiğinde yanındaki koltukta ince bir şal buldu. Uzanıp eline aldı ve iris kokusunu burnuna doya doya çekti. Gözlerinden birkaç damla süzülürken Ceren'in acısını hissetti kalbinde. Şimdiye kadar hep gurur etmişti ama artık gurur denen şey kalmamıştı yüreğinde. Ceren'i görse diz çökerdi önünde. Yalvarırdı "Gitme'' diye.

"Ne yapacağım? Allah'ım ne olur bir yol göster. Lütfen yalvarırım. Onu da kaybedemem. Onsuzda kalamam, dayanamam bu kez.''

Poyraz çok dua etti ta ki telefonu çalana kadar.

"Efendim Kerem?''

"Abi bir adres öğrendik. Sana mesaj atacağım hemen oraya gel.''

Poyraz telefonunu nasıl kapadığını bilmedi. Ama ne yazık ki ne umutlarla gittiği yer yine bir uçurum kenarıydı. Şaşkınca Kerem ve Barış'a baktı. Kalbine inanılmaz bir korku girerken öleceğini sandı.

"Kerem? Cer... Ceren nerede?''

"Poyraz ben çok üzgünüm ama...''

Poyraz bir anda çöküverdi yere. Deli gibi ağlarken "Hayır ya hayır! Yine mi kaybettim? Yine mi bir uçurum aldı sevdiğimi?'' dedi. Emre şaşkınca baktı Kerem'e. İçinden bir küfür savurup koşar adım Poyraz'ın yanına gitti.

"Abi kendine gel! Bu salaklar yine karıştırdı ortalığı. Aşağıda bir ev var onun bahçesi sadece buradan gözüküyor. Ceren büyük ihtimal o evde. Bizde iyice görelim diye buraya çıktık.''

Poyraz biraz şaşkın biraz yorgun baktı hepsine. İçinden bir küfürde o savurup hemen ayağa kalktı. Uçurumun kenarına geldiğinde çok güzel bahçesi olan villaya baktı. Arka bahçesinde havuzu ve her şeyi vardı. Uçurumun eteğine yapılan ev turkuaz mavisi bir renge boyanmıştı. Poyraz hafiften gülümsedi. Çünkü Ceren bu rengi çok severdi.

"Kesin burada.'' Dediğinde hepsi yan yana durmuş evi gözetliyordu.

Ceren elinde bir fincan kahve ile bir roman bahçeye çıktı. Onu izleyen zeytin gözden habersizdi. Rahat bir koltuğa oturduğunda süs havuzunun huzur verici sesi eşiğinde romanının sayfasını açtı.

Poyraz heyecanla nefes aldı. Bir anda öne adım atacakken onu tutan Barış'tı.

"Lan ne yapıyorsun? Oğlum yine aptal aşığa bağladı bu!'' dediğinde Kerem kıkırdamadan duramadı. Poyraz ona yandan bakış yaparken bir an eski günlerini hatırladı. Ve bu duruma gülümsedi.

SENDEN BANA KALAN...Where stories live. Discover now