11. Bölüm

220 16 5
                                    

meidaki- Poyraz ile Ayşe ( Kızı öyle kabul ediniz^_^)

****

Aynı evde yaşayan iki yabancı gibiydiler. Ne Ceren rahattı ne de Poyraz. Ama değişen bir şeyler vardı. Beraber kahvaltı yapılıyor, beraber televizyona bakılıyordu. Herkesin suratı asıkta olsa yan yana vakit geçirmeye özen gösteriyorlardı. Daha doğrusu bunu sağlayan Bulut'tu. Ceren ne zaman duygusal bir filme baksalar gözleri dolu dolu bakıyordu Poyraz'a. Poyraz ise ekrana kilitlenip gözyaşlarını yanağına akıtmakla meşguldü. Ya da geçmişte ki Ayşe ile çektirdiği fotoğraflarında kaybolurdu sessizce... (Mediadaki foto)

Ama bunlara rağmen Ceren evde oturmaktan sıkılmıştı. Öğretmen olsa da atanamadığı için bir işe giremiyordu. Ama böyle boş boş evde oturmakta içine sinmiyordu. O yüzden bir karar verdi. Bir iş bulmalıydı. Ama onun için çoktan bir işin hazırlandığından habersizdi.

Yine salonda oturduklarında çalan kapı yeni bir olayın başlangıcıydı. Ceren Hatice hanımın ona uzattığı CD'yi alırken gözleri merakla Poyraz ve Bulut'a döndü. Bulut hemen ayağa kalkıp Ceren'in elinden CD'yi aldı. Annesinden geldiğini anlamasıyla hemen televizyona koştu. CD'yi hazırladıktan sonra hemen koltuğa döndü. En başta Bulut, yanında Ceren ve onun yanında Poyraz oturup merakla televizyonun ekranına baktılar.

''Merhaba,

Yine ben. Nasılsınız ?''

Poyraz dolan gözleriyle baktı gülümseyen Ayşe'sine. Sıktığı elini ağzına götürürken içten içe kanattı kalbini. Yıllardır özlediği sesi duymak Poyraz'ı alt üst etmişti.

Ceren hiç konuşmadı. Yanağına bıraktı yaşlarını. Sadece özlemle baktı kardeşine.

''Eğer bu CD'mdim elinize geçtiyse ben çoktan ölmüşüm demektir. Ve günlüğümü zeytin gözlüm bulmuş demektir. Ve benim istediğim gibi Ceren ile evlenmiş demektir. ''

Poyraz hiç gözlerini ekrandan ayırmıyordu. Sevdiği kadının boncuk gözlerinden süzülen damlalara baktıkça kahrolmaya devam etti.

''Şimdi cevaplarımı bekliyorsun Poyraz. Ama şimdi değil. Şimdi söylemeyeceğim aşkım. Dediğim her şeyi yaparsanız ileride her şeyi öğreneceksiniz. Öncelikle Poyraz bir kafe almanı istiyorum. Ama kafenin sahibi Ceren olacak. Sen ona yardım edeceksin ve garsonluk yapacaksın. Üç ay boyunca bunu yaparsanız ve uyum sağlarsanız yeni bir CD bulacaksınız. Ama bunun haricinde size notlar gelecek. Şimdi hoş çakalın... Sizi çok seviyorum sakın beni unutmayın...''

Sözler bitince nemli gözler hala ekrandaydı. Poyraz yorgun bir şekilde kalkıp CD'yi aldı. Ceren'e üzgün gözlerini çevirip ''Ben uyuyacağım.'' Dedi. Ceren başıyla onaylarken hala öylece oturuyordu. Poyraz koşar adım odasına koşup CD'yi odasında ki televizyonda izlemeye başladı. Tekrar tekrar izliyor ve her seferinde sevdiği kadının güzel yüzünde durdurup onu izliyordu. Sabaha kadar hep aynı yerde kaldı Poyraz. Sanki koltuğa yapışmıştı bedeni. Uzun uzun ağlayıp izledi sevdiğinin nemli gözlerini. Ve her seferinde sanki karşısındaymış gibi konuştu hayatının tek aşkıyla.

''... Şimdi hoş çakalın... Sizi çok seviyorum sakın beni unutmayın...''

''Ben seni nasıl unuturum boncuk göz? Bak bana hep bıraktığın yerdeyim. Hep aynı yerde...

Ben kendimi unuttum aşkım. Ben her şeyi unuttum ama seni asla unutmadım. Unutamam...

Bak gözlerime nasıl hiçliğe yenilmiş. Bak bana bak. Nasıl karanlığın sessizliğinde kaybolmuşum. Her gün aynı benim için. Senin olmadığın her gün tam on iki yıldır aynı. Ben sensizlikte kayboldum. Sanki etrafımda bir sürü aynayla dolu. Ben koşuyorum seni arıyorum ama her seferinde kendi yıkılmış simamla karşılaşıyorum. Korkuyorum Ayşe. Bu kâbusta kaldım. Çıkış yok. Sen yoksun! Ben çok korkuyorum...''

SENDEN BANA KALAN...Where stories live. Discover now