Gökkuşağı -14-

En başından başla
                                    

"Altan, yapma!"

Beni sarsan ellerle yerimde sıçrayarak uyanırken gözlerimi korkuyla etrafımda gezdirmiştim. O kadar karanlıktı ki hiçbir şey göremiyordum. Karşımdaki kişinin siluetinden başka... Henüz nerede olduğum bilgisini hatırlamıyordum ancak kalbimdeki korku bana berbat bir baskı yapıyordu. Kendimi çok kötü hissediyordum, çok kirli... Kan ter içinde uyanmış olmamdan mıydı? Rüyamda ne görmüştüm ki?

"Hira?" İsmimi mırıldanan bir sesle birlikte omzumda elini hissettiğimde geriye doğru kaçıp "Dokunma!" diye bağırdım. Elini anında oradan çekerken dudaklarından bir küfür savurmuştu. Ayağa kalkıp lambayı açtığında gözlerimin ışığa alışması biraz sürmüştü. Gözlerimi bana endişeyle bakan gözlere çevirdim.

"Hira, benim."

"Alkım?" diye mırıldandım. Aklım yeni yeni yerine geliyordu. En son ne olduğunu, ne konuştuğumuzu, neden burada kaldığımı şimdi hatırlıyordum.

"Evet, benim. Korkma." dedikten sonra hızlı bir şekilde bana su doldurmuş ve yeniden yatağın ucuna oturarak bardağı uzatmıştı. Bardağı dudaklarıma götürüp birkaç yudum aldım. Acıyan boğazım ferahladığında Alkım, endişe içinde çıkan sesiyle konuşmuştu.

"Ağlama sesine uyandım. Sen iyi misin?"

"Kusura bakma." dedikten sonra ona bardağı uzattığımda bir şey söylemeden almış ve yatağın ucundan kalkmıştı. Tekrar uzanıp gözlerimi kapattım. Uyumak gibi bir niyetim yoktu ancak Alkım'ın istediği mesafeyi koymak istiyorsam ona bu konuyu anlatamazdım. Çünkü ne kadar korktuğumu bilirse teselli etmek isteyecekti. Buna çok ihtiyacım olduğunu gösteremezdim.

"Altan'ın ismini sayıkladın." dediğinde kapattığım gözlerimi aralamış, şaşkınca ona bakmıştım. Gördüğüm rüyayı hiçbir şekilde hatırlamıyordum. "Onun ölümüyle ilgili bir rüya görmüş olmalısın."

Bu konuda oldukça tecrübeliymiş gibi görünüyordu. Yorgun gözlerimi Alkım'ın uykulu suratında gezdirdim.

"Çok fazla şey yaşadın, çok fazla strese maruz kaldın. Normaldir."

"Evet, biliyorum." demiştim sadece. Yüreğim yaşadığım korkudan dolayı hızla çarpmaya devam ediyordu. Korkuyordum ama neyse ki Alkım şu an buradaydı. Onun varlığı korkumu kontrol etmeme yardımcı oluyordu.

"Sence her şeyi hatırlamam ne kadar sürecek?"

"Bir fikrim yok. Ama bu gidişle uzun sürmeyeceği kesin."

Alkım, başını yastığa koyup ellerini ensesinde birleştirdi. "Sonra zaten seni bir daha göremeyeceğim."

Bir şey söylemedim. Planımızın bu olduğunu biliyordum zaten. Ben her şeyi hatırladıktan sonra ona anlatacaktım ve bir daha görüşmeyecektik.

"İyi geceler, Alkım."

"İyi geceler, Hira."

Bunları söylememize rağmen ikimiz de uyumamıştık. Boş gözlerle odanın duvarlarını incelemiştik tüm gece. Üstelik ikimiz de uyumadığımızın farkındaydık.

Buna rağmen tek kelime etmemiştik.

***

"Göz göre göre, öğlen vaktinde kim evin pencerelerini indirir ki? Manyak bu insanlar, gerçekten manyak."

Gökçe, bilmem kaçıncı kez anlattıklarım hakkındaki şaşkınlığını dile getirirken Bora, onu başıyla onaylamıştı. Alkım'ın evinde kaldığım geceden sonra sabahına onlarla buluşmak istemiştim. Alkım dışarıda bir yerde bizi gözetliyordu. Bir nevi yeni Şehmuz Amcaydı.

GÖKKUŞAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin