2.Sezon 3.Bölüm (23. BÖLÜM)

1.1K 50 3
                                    

 Bölüm Adı: Kadınlar... Nedir?

 "Peyker?! İyi misin?" Mihrişah'a çığırma demek için boş yere debelendim bir süre. Başım patlamak üzereydi, enseme yakın bir noktadan şakaklarıma doğru keskin acılar süzülüyordu. İç güdüsel şekilde elimi boynuma götürdüm. Çevremdekilerin yardımıyla otururken birkaç adım gerideki kötü çocuğa bakmamaya çalışıyordum.

  "Evet, bağırmayın." diye mırıldandım, ancak benden başkası duymamış gibi çevremde koşuşturmaya devam ediyorlardı. Az sonra parmaklarım fazlasıyla hassas olan ve her an daha da büyüyen şişliği buldular. Parmaklarıma öyle bir sıcaklık vuruyordu ki başımın arkası alev aldı sandım. Şişkinliği arttıkça yumru da ısınıyordu. Ama elime ıslaklık gelmemişti, demek ki kafam gözüm yarılmamıştı.

  "Mahpeyker? Kızım ne oldu sana?" Ayşegül Hoca'nın sesini duyunca gözlerimi kıstım. Sesi her zaman bu kadar tiz miydi? 

  "Yüzüne top vurdu ve düştü Hocam!" ileriden bir yerden Gay-Meto'nun sesi geldiğinde inlememek için kendii zor tuttum. O gay de mi başıma gelmişti yani? Harika, tüm sınıf burada olmalıydı....

  "Kim attı topu?" bir yandan soru sorarken diğer yandan başımı hafif öne eğdi Ayşegül Hoca ve başımın arkasındaki şişliği incelemeye başladı.

  "Şu Fransız çocuk." diye yakınlardan biri mırıldanınca yutkundum ister istemez. İç güdülerimi bundan sonra asla sorgulamayacaktım.

  "Oğlum biraz dikkatli atsaydın ya topu? Ya arkadaşına bir şey olursa...." çok umrundaydı ya! Benim içimden bir ses bu çocuk Çoook Kötü diyordu ve gidişat bir Gandi olabileceğimi gösteriyordu.

  "Kıj top a bakkmıyordu." kafamdaki şişkinliğin kabul etmeyeceği bir hızla başımı kaldırdım. Masmavi gözler zaten bana bakıyordu.

  "Nedense tam o sıra geldi, ahhh." dedim öfkeyle ama başımdaki acı beni susturdu.

  "Kızım seni revire götürelim. Var mı gönüllü?" vay be öğretmen hemen beni başından sarsmıştı yani. Demek ki çok parçalamayacaksın bunların dersi için kendini.

  "Ben götürürüm." Mihrişah koluma girmek için yanıma gelemeden araya biri girdi.

  "Benn yapptım benn götürimm." her kelimenin sonunda güçlü bir vurgu yapan aksanlı ses sayesinde çocuk bana dokunmadan ürktüm.

  "İyi bakalım, özür de dile arkadaşından. Adın neydi senin?" hoca sorana kadar çocuğun adını bilmediğimi fark edince bir an duaksadım. O sıra çocuk eğilip kolumu kavradı ve beni kolayca iki ayağımın üzerine getirdi. Neden çevremdeki erkekler bu kadar ben-çok-güçlüyüm tarzındaydı?

  "Adım Poyraz Valans Pars." birçok kelimedeki aksanı ismini teleffuz ederken harflarin arasında eriyip gitmişti sanki. Geri sadece buz gibi bir ton kalmıştı ve öğretmen dahil herkes ona hafif bir çekiniklikle bakmaya başlamıştı. Harika, beni bu ağır iş makinesi kılıklı adamla re-vi-re yolluyorlardı.   

  "Dikkat et." diye tısladım.  Elimi sol omzunun üzerine yerleştirmiş ve sol kolunu belime dolamıştı.

Siyah'ın Güneş'iTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang