26.Bölüm.

94.2K 3.3K 293
                                    

Evet, yazarınız gelene kadar sizinleyim. Umarım, yazarımız İnternetine kavuşur, sizlerle birlikte olur. Ne zaman geleceğini bilmiyorum. Belki gelecek bölümüde ben yayımlayabilirim.

Aslında çarşamba gelecekti bölüm ancak benim işlerimden dolayı şimdi yayımlıyorum. Zaten şunun şurasında çarşamba olmasına kaç saat kaldı ki? :)

Hikayeyi bilmediğim için yazarken çok yabancı geliyor. Tabii ki ben yazmıyorum yani yazarınız yazıp bana atıyor, ben buraya geçiriyorum. ( Batırdım :D)

Ama Heja ve Ağit sahnesinde vay canına falan oldum, neyse size iyi okumalar :)

Bir soru nasıl bu kadar ağır olurdu ki? Cevabı nasıl bu kadar basit ama bir o kadar da zor olurdu? Bir soru ile dünya kadar kelime nasıl yok olurdu? Basit bir soru ama ağır bir soru! Ne diyecekti şimdi Heja? Evet seviyor mu? Hayır seviyordu! Hangisi doğru olurdu? Hangisi tatmin ederdi karşısında ki adamı? Bakışlarını yumruk yaptığı eline çevirdi. En büyük hatam bu eve gelmek oldu diye düşündü içinden. Kendisi yüzünden, başkaları da acı çekiyordu. Berdel diyorlardı bu evliliğe ama Berdel olması için Agit kimseyi kaçırmadı. Lanet bir evlilik olduğu kesin diye düşündü. Cevap vermeyi unutmuş bir şekilde kaşlarını çatmış kendi iç dünyasında bir savaşa girişmişti.

''Heja!'' korkutucu bir ses olduğu kesin olan ton haykırdı.

''Heja!''

Yerinden sıçrayan kadın ayağa kalktı.

''Be....ben bilmiyorum!'' Titreyerek verdiği cevap ile karambole düşmüş olan Görkan, Heja'nın kolunu sıkıca kavramış ve duvara yapıştırmıştı. Küçük bir inleme dudaklarında yer alırken, yüzünü buruşturdu sadece.

''Agit başkasına mı aşık lan!?'' Adeta kendini kaybetmiş gibi bağırıyordu, küçük kadına.

''Gör..Görkan '' dedi. Yaşlar gözünü çoktan istila etmişti.

3 ay olmuştu bu eve geleli ve ilk defa Görkan ona bağırıyordu. Evlendiğinin ilk 3 haftasında hamile kalmış ve Yüsra tarafından bile zarara uğrayan kadın, Görkan'ın koruması altında iken şimdi ondan zarar görüyordu.

''Agit ona kötü davranıyor mu?'' Bağırarak sorduğu sorusu, Hejayı korkutmaya yetmişti.

Fakat Heja gülmemek için kendini oldukça sıktı. Kötü mü? Heja, Agitin Sevdayı başının üstüne taşıdığına bile emindi. Hatta yavaş yavaş ona aşık olmaya başladığının da. Ne yazık ki kimse kocası gibi değildi!

''Hayır!'' Sesi kendinden emin bir şekilde çıkmıştı.

Görkan, Hejaya yaklaşarak kolunu sıkıca kavramış ve konuşmaya devam etmişti.

''Bana bak lan! hele Sevdaya kötü davransın seni bu eve geldiğine pişman etmezsem bana da Görkan Altıntaş demesinler! '' Diyerek tekrar yere fırlattı Hejayı. Artık gözyaşları gelebilir içini yakabilirdi. Yumruk yaptığı ellerini yere vurarak hıçkırarak ağlamaya başladı. Bu çok acıtmıştı canını. Onu seven Görkan bugün onu pişman edecekti.

''Hepinizden nefret ediyorum!'' Kendi kendine söylenmeye başladı.

Gözü kararan kadın elleriyle yüzünü kapattı. Boğuk çıkan sesini aldırmadan ağlamaya devam etti. Eh bir Hazar ve Sevda kaldı kalp kırmayan onlarında sırası yakındır diye düşündü içi cayır cayır yanarken.

''Bu eve geleceğime cehenneme gitseydim daha iyiydi!''

''O halde cehenneme hoş geldin Heja!' Duyduğu gür ses ile bir an nefesi kesildi. Ardından kafasını kaldırıp kapı eşiğinde onu izleyen adama baktı. Nefretle yüzünü inceledi. 4 gündür hangi cehennemde ise gelmişti işte.

Konuşacak gücü bulamayan Heja kafasını olumsuz anlamda sallayıp yerinden kalkmaya çalıştı. Tekrar gözü kararınca olduğu yerde kaldı.

''Senden nefret ediyorum!''

Ayağa kalktı ve Barlasa yaklaştı tam karşısında durduğunda ellerini yumruk yaparak göğsüne indirmeye başladı. Her yumrukta canı yanıyor içi gidiyordu.

''Ben isteyerek mi geldim de hepiniz beni pişman edeceksiniz!'' dedi.

Kaşlarını çatan Barlas anlamadığını söylemek için ağzını açtı.

''Kim pişman oluyor kim pişman ediyor?''

Ağlarken gülmek. Ah Heja tam da bunu yapıyor ya.

''Sen, Görkan ailem. ''

Ailesi onu pişman ediyordu çünkü Heja kabul etmişti.

''Sen ne saçmalıyorsun?''

Hejanın ellerini tutan Barlas duvara yasladı onu. Ardından dudaklarını alnına bastırıp ellerini beline koydu. Özlemişti. Şaka gibi ama gerçekten özlemişti. Ablasının yanına gitmesi gerekiyordu. Ki gitmişti. Ama Heja ile vedalaşmadan ona nereye kime gittiğini söylemeden gitmişti. Yeğeni hasta olmuştu. Bu yüzden gitmesi gerekiyordu.

''Heja..'' İnleme ile karışık bir ses çıktı dudaklarının arasından. Sözde kötü davranacak, canını yakacaktı bu küçük kadının. Kendisini, karısına bastıran genç adam kendini kaybetmiş gibiydi.

''Bırak beni Barlas! Nefret ediyorum senden!''

Haykırışları evin içinde yankılanıyordu. İçini yaktığı adamın dışını da yakıyordu. (ay yazar çok fesat).

''Heja.... Yakma beni!'' Dedi, kelimeler diline ihanet edercesine.

''Sen yakma beni Barlas!''

Ellerini oda beline doladı, genç adamın. Başını göğsüne koydu. Acıyordu. Sadece kalbi değil. Bir beyin nasıl acırdı bilinmez ama Hejanın beyni bile ağrıyordu. Kalp ağrısı hafif olan bir ağrı.

''Ben.. '' Dedi ağlamaklı bir sesle.

''Sevmek istedim. Seni sevmek istedim Barlas!''

''O zaman ben sev beni Heja!''

Derin bir iç çekti.

''İznin yok Barlas aga!''

Saçlarını öptü Barlas. Kokusunu, ciğerlerine çekerken.

''Barlas.... Olmuyor! Sevemiyorum. İzin vermiyorlar!''

''Kim izin vermiyor!''

''İzin veren kim Barlas!''

''Sev beni Heja. Benim iznim yeter sana!''

Ardından Hejanın da elini tutup çıktı mutfaktan. Ya da kapı eşiğinden.


~~~~


''Yüsra!''

Genç adamın gür ve erkeksi sesi salonda yankılandı. Sesini duyan genç kadın mutfaktan elinde kaşık ile çıktı.

''Efendim Hazar? ''

Hazar'ın yanına gelen Yüsra uzanıp yanağını öptü. Ama Hazar daha erken davranıp dudağına uzandı.

''Özledim seni!'' cilveli çıkan sesi ile Hazara sırnaştı. Ellerini beline koyan Yüsra bundan nefret etse de yapmak zorundaydı. Aşkı için.

'' Beni seviyor musun?'' diye sordu.

Anında cevabını aldı Yüsra.

''Evet!''

''Ama ben.... '' sözünü tamamlayamadan Hazar konuştu.

''O kalp artık bana ait. Bu bedende bana ait olacak. Karım olacaksın!''

BERDEL. (Düzenleniyor!) (Zor Evlilik Serisi 1)Where stories live. Discover now