Nisan nemli gözlerini bankta oturan Koray'a çevirdi. Bu yabancı adamın içten ağlayışına kendi de eşlik etti. Nisan yavaş adımları ile Koray'ın yanına oturup kendi derdine ağlamaya devam etti. Cebinden aldığı bir peçeteyi uzattı Koray'a. Koray yorgun halde baktı uzatılan ele ve peçeteyi alıp gözlerini sildi.

"Teşekkür ederim.''

"Önemli değil.''

Bu sözlerden sonra denizin karanlığına gömüldü nemli gözler. Uzun süre sessizce oturdular daha sonra Koray o cümle ile bir bağ kurdu Nisan'a.

"Siz neden ağlıyorsunuz?''

"Hayatın acımasızlığına yenildim.''

Koray tanıdık gelen gözlere baktı uzun uzun.

"Hayat çok acımasız değil mi?''

"Acımasız. Hayallerimi toz duman edecek kadar çok acımasız.'' Dedi Nisan. Nemli gözlerini ayın aydınlığına kendini bırakan denize çevirerek. Öyle güçsüz ve yorgun bakıyordu ki Koray her anında etkileniyordu bu bakıştan. İmkânsızlıkla gelen geleceklerinden habersizdi. Öyle ki hayatın inanılmaz sürprizlerinden de habersizdi tıpkı Nisan gibi.

Nisan bir daha görmeyeceğini düşündüğü adama hoşça kal deyip ayaklandı. Ama öyle yorgundu ki bir anda gözlerinin önü kararmış, bedeni Koray'ın kollarına doğru düşmüştü. Koray kollarına düşen bedene çaresizce baktı. İçinde kardeşinden sonra şimdiye kadar hiç yaşamadığı o korkuyu hissetti. Hem de inanılmaz derecede kalbini zorluyordu.

**

Hastanenin koridorunda sedyenin yorgun tekerleklerinin sesi işitiliyordu kulaklarda. Koray sımsıkı tutmuştu Nisan'ın elini neden yanındaydı hiç bilmiyordu. Geçmişteki o ince bağlantıyı tahmin bile edemiyordu. Ama bir anda sevmişti bu kadını. Güçsüz bakışlarını, çaresizce ağlayışını gün gibi anımsıyordu. Acil kapısından Nisan götürülürken kapı kapanırken bir anda canlandı o mazi Koray'ın yorgun zihninde.

**

"Kardeşinizi kaybettik Koray Bey.''

"Ne? Hayır olamaz... Olamaz!'' diye haykırdı Koray. Koşarak yoğun bakımın camına yaklaştı. Yüzü örtülü kardeşini gördüğünde ne yapacağını bilemez haldeydi.

"Kayra? Gitme... Ne olur gitme!''

Koray her sözünde cama vuruyordu. Sanıyordu ki kardeşi onu duyarsa gitmez. Sanıyordu ki hayat dolu gözlerini ona yeniden gösterir. Ama gerçek çok başkaydı. Ölmüştü. Koray'ın bu hayatta tutunduğu tek kardeşi kaybolmuştu. Koray yere çöktüğünde başını elleri arasına alıp ağlamasına devam etti. Ta ki o sesi duyana kadar.

"Yalan söylüyorsunuz! Can ölemez! Hayır, imkânı yok! Benim kardeşim iyi. Anne iyi değil mi? Yalan hayır!''

"Kızım! Nisan sakin ol!''

"Sakin olamam baba!'' Nisan babasını kendinden uzaklaştırırken kendini hırpalayıp duruyordu.

"Can ölecek mi? Baba hiç kurtuluş yok mu?'' çaresizce söylenmişti bu sözler. Koray Nisan'ın çaresiz gözlerine baktı. O gözler o an kalbine işlenmişti.

"Kızım kalp bu. Uygun kalp hemen bulunmaz. Doktor kötü sona hazır olun dedi.''

Nisan ne yapacağını bilemez haldeydi. Kardeşini kaybetme düşüncesi onu öldürüyordu. Nisan kızıl saçlarını rüzgâra bırakıp koşar adım koridorda uzaklaşmaya başladı. Adımları öylesine sert ve öfkeliydi ki Koray istemsizce onda takılıp kalmıştı.

Doktor Koray'ın yanına elindeki kâğıtla yaklaştı.

"Koray Bey biliyorum acınız henüz çok taze ama organ bağışı yapılmasını ister misiniz? Kardeşinizin organları birçok insana hayat verecek.''

SENDEN BANA KALAN...Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum