Gökkuşağı -11-

Start from the beginning
                                    

Gözlerimi devirdim. Sanki çocuğa laf anlatıyordu. Onunla gitmenin beni tehlikeye attığının ben de farkındaydım ama şu an zaten tehlikedeydim. Ya o gittiğinde başka biri benim için gelirse? O zaman ne olacaktı? En azından yanımda birinin olmasını istiyordum. Ama bunu ona anlatamazdım. O çoktan kendi düşüncelerini savunmaya hazırdı.

"Büyük aptallık yapmış olacağım o zaman. Ne ben burada yalnız başıma bekleyebilirim ne de seni orada yalnız bırakabilirim. Sen beni anladın mı?"

"İşleri zorlaştırmış olacaksın." diyerek son bir ikna çabasına girdiğinde kaşlarımı kaldırdım. İşleri nasıl zorlaştıracaktım ki? Eğer şanslıysam birkaç yumruk da ben atardım. 3 kişiye karşı tek olmasından iyiydi. Onun arka gözü olabilirdim. 

"Yanımdan ayrılma." 

Başımla onu onayladığımda Alkım, elimi tutmuş ve hızlı adımlarla ona gösterdiğim yöne doğru yürümeye başlamıştı. Yaklaştığımızda adımlarımız da giderek yavaşlamıştı. Beni bir kolonun arkasına çekip önümde durduğunda ileriyi gözetliyordu. 

"Şehmuz Amcan olduğu yerde yatıyor, adamlar da arabalarına doğru ilerliyor. Sen Şehmuz Amcanla ilgilen, ben onları bir şekilde oyalarım. Tamam mı? Bu planı kabul edecek misin bari?"

Kafamı onaylarcasına salladığımda Alkım, elimi yavaşça bırakmış ve kolonun arkasından çıkmıştı. Adamların olduğu tarafa doğru giderken ben de vakit kaybetmeden Şehmuz Amcanın başında bitmiştim. Ayılmaya başlıyordu.

"Şehmuz Amca." diye fısıldadım. Elimle başını kaldırmaya çalışırken yüzünü ekşitmişti. Başının ne kadar ağrıdığını tahmin etmek bile istemiyordum. Gözleri yavaşça aralanırken yüzümü inceledi. "Hira? Sen iyi misin kızım?"

"Ben iyiyim. Hadi, arabaya binmemiz lazım." 

Şehmuz Amcayı güç bela arabaya bindirirken arabanın anahtarını da cebinden almıştım. Göz ucuyla Alkım'a baktığımda arkadan birinin kollarını belime dolamasıyla cırladım. Elimdeki araba anahtarı yere düşerken Alkım'ın bu tarafa doğru baktığını hissedebiliyordum. Tanımadığım bu kişinin kolları arasında çırpınıp kurtulmaya çalıştım. Bir yandan da kulağıma yumruk sesleri geliyordu.

Arkaya doğru kafamı savurduğumda adamın inlemesi gelmişti. Kollarının gevşemesinden faydalanıp hızlıca ondan kurtuldum ve arkamı dönüp karnına doğru bir tekme attım. Tekrardan Alkım'a baktığımda o da önündeki adamla feci bir boğuşma içerisine girmişti. Diğer adam da izliyor değildi. Alkım'a saldırmak için elindekiyle bekliyordu.

Gördüğüm görüntüyle gözlerim kocaman açıldı. 

"Alkım, adamın elinde bıçak var!"

Alkım, önündeki adama kafa atıp onu yere sererken arkasını dönmesiyle bıçaklı adam ona saldırmıştı. 

"Alkım!"

Kalbim neredeyse duracaktı. Adam, bıçağı Alkım'a doğru savurduğunda nefesim kesilmişti. Alkım, adamın kolunu sıkıca kavrayıp bağırdı. "Hira, arabayı çalıştır!"

Söylediğini yapıp hızlıca arabaya bindim ve anahtarı kontağa takıp çevirdim. Araba kullanmayı bilmiyordum ama nasıl çalıştıracağımı neyse ki biliyordum. Duyduğum motor sesiyle bir nebze de olsun rahatlarken yanımdaki koltuğun kapısı açılmış, Alkım nefes nefese arabaya binmişti. 

"Düz bir şekilde sür, yeterince uzaklaştıktan sonra ben kullanırım."

"Tamam." diye mırıldandıktan sonra arabayı park yerinden hızlıca çıkarmış, boş otoparkta ileriye doğru sürmeye başlamıştım. Neyse ki çok karışık bir şekilde park edilmemişti, eğer öyle olsaydı çıkarmam mümkün değildi. "Araba sürmeyi bilmediğimi nereden biliyorsun?"

GÖKKUŞAĞIWhere stories live. Discover now