25. Bölüm

1K 62 12
                                    

Gri Range Rover şehrin içindeki büyük rezidanslardan birinin otoparkına girerken Yuhwa hala ne olduğunu anlamamıştı. 'Neden buradayız?' diye sordu. "Ice Tower" Seul'un en gözde gökdelenlerinin başında geliyordu.

Ceketini tek parmağıyla tutup sırtına atan Jeong asansöre binerken "Eve geldik işte" dedi gayet normal bir şekilde. Yuhwa da mecburen peşinden gitti.

Asansör 39. kata gelene kadar ikisi de konuşmadı gerçi Yuhwa birkaç defa ağzını açtıysa da kocasından cevap alamayacağını bildiği için bu çabadan vazgeçmişti.

Asansör durunca Jeong sürgülü gümüş rengi kapı açılır açılmaz Yuhwa'ya kısa bir bakış attıktan sonra krem tonlarının yoğun olduğu koridora yöneldi. Kendi dairesinin önüne geldiğinde Yuhwa'nın da birkaç adım arkasında olduğunu hissedebiliyordu, bir şey söylemedi. Ta ki içeri girip ceketini de oradaki askılığa atana kadar "İşte benim gizli sığınağım"

Kollarını önünde birleştirip, hala ışıkları açılmamış eve bakan Yuhwa'nın gözü tüm şehri boydan boya ayakları altına seren camlardaydı. 'Tanrım' diye sayıklandı bu muhteşemdi! Cama yaklaştı küçük adımlarla, bu yüksekliğe alışması zor olacaktı. Zaten dikkatli bakmadıkça önde cam olup olmadığı bile anlaşılmazdı. Karanlığı renklendiren yapay ışıklar ilginç bir şekilde doğal bir görüntü sunuyordu, belki de bu şehrin doğası budur kim bilir.

Yuhwa nasıl şehre hayranlıkla bakıyorsa, Jeong da aynı şekilde karısına bakıyordu. Gözlerini kıstı, kalbi farklı bir ritimle atarken o da bunun ne anlama geldiğini bulmaya çalışıyordu. Kahretsin! Aşk konusunda o kadar tecrübesizdi ki, hissettiği bu garip şeyin adını koyamıyordu. Aslında Jeong gibi aşkın varlığına inanmayan biri için bunun olması pek de sürpriz değildi. Ellerini cebine koyup karısının yanına geldi. Aşk, olsun yada olmasın bu evlilik kesinlikle ona güç veriyordu. Her şeyden önce kendisini gerçek bir erkek gibi hissetmesini sağlıyordu, tabi her güzel şeyin bir bedeli vardı ve o, bu bedeli çöken sinir sistemiyle ödüyordu. Cadı kraliçesiyle her seferinde yeni bir psikolojik harbe giriyordu, her ne kadar bu taarruzlardan başarılı olan taraf kendi olsa da çoğu zaman çok büyük hasar alıp, kendi yarasını sarmak için bir süre ondan uzak kalmayı seçiyordu. Aslında çetin tartışmalarından sonra bile Yuhwa'ya sarılmaya devam etmesinin tek nedeni buydu, tıpkı ondan uzak kalmasının da nedeninin bu olduğu gibi.

Sağ elini cebinden çıkarıp karısının yüzüne dokundu, bir süre yanağını okşadıktan sonra boynunun arkasından tutup kendine çekti. Bu sırada Yuhwa'nın kendisine şaşkın gözlerle baktığını görünce gülümsedi "Aslında yemekten önce tatlı pek tercih etmezdim ama..." dedi ve sinsi bir bakış atıp karısının dudaklarına kapandı.

Genç kadın da olağan bir şekilde karşılık verdi, onun dudaklarını hissetmek dünya üzerindeki en güzel şeydi. Kocasının boynuna doladı önce kollarını, ancak sonra eli yavaş yavaş yakasına ve ordan da siyah dar gömleğin düğmelerine gidiyordu. Lanet olsun! Ne yapıyordu böyle??
"Kendine gel Yuhwa" diye geçirdi içinden, ancak bu yakışıklı adam tarafından sürekli uyarıldıkça tabi ki başarılı olamıyordu.

Karısının ellerinin yaptığı yaramazlığı fark eden Jeong, her şeyi ona bıraktı, ne istiyorsa yapabilirdi. O da Yuhwa'nın belinde gezdirdiği elini iyice bastırdı, tüm gün boyunca bu anın arzusuyla dolmuştu. Yuhwa'nın dinlenmesi için dudaklarını ayırdı ancak o an çıkan tok ses yeni bir istek dalgasına daha kapılmasına neden olmuştu, zorlukla kendini tuttu.

O sırada derin bir nefes alıp ciğerlerini dolduran Yuhwa "Bir şeyler yap" dedi inilti gibi çıkan bir sesle. Hemen ardından önce Jeong'un alt dudağını içine çekti sonra birkaç santim aşağı kayıp adamın çenesini öpmeye başladı.

Jeong, Yuhwa'nın rahat bir şekilde boynunu öpmesi için kafasını kaldırırken "Durmak mı istiyorsun?" diye sordu sinsicr gülümseyerek, şu an teninde hissettiği dudakların davranışları aksi yöndeydi, o dudakları yöneten iradenin kendisini deli gibi istediğinin farkındaydı. İlk defa bir kadına teninde böylesine özgür olma izni veriyordu.

Buz İçindeki Aşk [Tamamlandı]Where stories live. Discover now