16.Bölüm

1.1K 62 8
                                    

Yuhwa bir yandan elinde tuttuğu şeyi evirip çeviriyor diğer yandan da kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu "Çok mu aradın acaba bunu?" diye söylenirken duyduğu Evet güzelim çok aradım" sesiyle korkuyla irkildi. Odada yalnız olduğunu sanıyordu.

Kim Jeong Hoon ise çok önceden pusuya yatmış Yuhwa içeri girer girmez onun peşinden gelip kapıya omzunu dayayıp beklemeye başlamıştı. Buz prensesi karısının yüzünün aldığı şekli ve sonrasında görmeyi beklediği güzel gülümsemeyi kaçırmak istememişti. Sakin adımlarla Yuhwa'nın yanına geldi, beline sarılıp "Günler sonra yüzünün güldüğünü görmek çok güzel" dedi. Bunu söylerken kendi de gülüyordu, karısının boynuna hafif ama çapkın bir öpücük kondurduktan sonra elinde sapı yukarı bakan cadı süpürgesini tutup "Ne o? Kullanmayı mı unuttun yoksa?"

Jeong'un kendisine yakınlığından fazlasıyla etkilenirken ciddi bir ifade takınmakta zorlanıyordu "Ben ne yapacağım bununla?"diyerek şaşkınlığını belirten Yuhwa, geç de olsa gülümsemesini gizleyebilmişti

"Nasıl ne yapacağım? Uçacaksın işte." Jeong elini uçak seklinde göğe doğru kaldırmıştı. "Kaç gündür kara kara düşünüp duruyordun, ben de bir cadı ancak süpürgesini kaybettiği için üzülür dedim ve bu yüzden gidip senin için yeni bir süpürge buldum" diye en pişkin ve tatlı halini birbirine katan genç adam  Yuhwa'dan bir şeyler bekliyordu. İyi ve sıcak şeyler. Ama olmadı. Bunun üstüne az önce Yuhwa'nın gözleri önünde göge doğru uçurduğu elini indirip cebine koydu gerginlikle.

"Anladım teşekkür ederim" diyerek süpürgesini alıp bir köşeye koyan Yuhwa, umursamaz görünmek için çok uğraşıyordu ama kocasının bu munzur şakası içinde kahkaha atma hissini uyandırıyordu, Jeong'la özgürce gülebilmeyi çok isterdi ama yapamazdı. Kocasını kendisinden nefret ettirmesi gerekiyordu çünkü biliyordu ki Jeong kendini geri çekmeyip bu sıcak davranışlarına devam ederse kendi iradesi asla buna yetmeyecekti. Kim Jeong Hoon bu kadar içten davranırken ona karşı koymaya devam edemezdi.

"Ne oldu? Eskisi daha mı güzeldi?" diyerek Yuhwa'nın suskunluğunu şakaya vuran Jeong kötü giden bir şeyler olduğunu sezmişti.

Kadın hiçbir şey söylemeyip zayıf bir şekilde gülümsemekle yetindi tam koltuğuna oturacakken Jeong'un kolundan tutup kendine çekmesiyle sertçe yutkundu. Bedenleri çok yakındı. Kocasının içinde binbir duygu saklı gözlerine bakarken iradesinin aciz kalmaması için dua ediyordu.

Gülümseyerek "Beğenmediysen sihirli değnek ile degistirebilirim senin için" diyen Jeong artık alışkanlık haline getirdiği bir şekilde Yuhwa'nın saçlarıyla oynamaya başlamıştı.

Jeong'un kollarından kurtulmaya çalışan Yuhwa çabalarının sonuçsuz kaldığını fark edince susup başını eğdi. Jeong'un sıkılıp bırakmasını bekliyordu, yanılmıştı.

Karısının tekrar o gizemli suskunluğuna kapıldığını gören Jeong, bir süre karşısındaki güzel kadının düzgün yüzünü izledi o sırada sağ eli Yuhwa'nın saçlarındaydı. Saç uçlarını parmaklarına doluyor bukle bukle yaptığı yumuşak tellerin elleri arasından kayıp gitmesini keyifle takip ediyordu. Şuanı dünyadaki hiçbir şeye değişmezdi. Derin bir nefes aldı, yüzündeki gülümsemeyi daha da büyütüp iyice karısına sokuldu.

Yuhwa ise kocasının bu nefes kesici yakınlığından sonra içine düştüğü  durumu farkedince panikle etrafta göz gezdirdi, Jeong ve duvar arasında kalmış bir çıkar yol bulmak için ortalığa bakıyordu belki çalan bir telefon, odaya girecek biri. Ah hayır bunların hiçbiri Jeong'un istediğini almasına engel olamazdı.

Yuhwa'nın belinden elini çekip kollarını duvara sabitleyen Jeong dudağının kenarında beliren hafif tebessümle birlikte karısının dudaklarına kapandı. İçi titremişti. Günlerdir nerdeyse yüzyüze gelemediği karısına duyduğu özlemi böyle atlatmaya çalışıyordu. Onu her istediğinde öperek ileri gittiğinin farkındaydı ama nasıl olsa karısıydı ve eninde sonunda onun olacaktı. Tabi o öyle sanıyordu bu yüzden Yuhwa'nın karşılık vermediğini fark etmesi zor oldu hala öpmeye devam ederken kapalı olan gözlerini araladı resmen bu olana inanamıyordu. Bir kadının ona karşılık vermemesi mümkün olamazdı bunu düşününce daha sıkı bastırdı Jeong dudaklarını 'Kendine gel! Benimle öpüşüyorsun!' der gibiydi hareketleri. Aklında ise 'Ben onu bu kadar özlemişken o benden hiç mi hoşlanmıyor sorusu vardı' daha da hırslandı. Onu etkileyebilmek için çıldırıyordu neredeyse.

Buz İçindeki Aşk [Tamamlandı]Where stories live. Discover now