Diğer bir taraftan toplantı sırasında da masanın altından Yuhwa'ya mesaj atmaya devam eden Jeong, sonunda dayanamadı ve toplantıyı yarıda kesip çıktı. Şirketin balkonlarından birine çıkarken bir kez daha arama tuşuna basmıştı zavallı telefonun ama duyduğu ses her aynıydı "Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor..."

'Lanet olsun! Yuhwa telefonun neden kapalı' Jeong çıldırmak üzereydi, bir yerlerde yolunda gitmeyen bir şeyler vardı fakat o ne olduğunu öğrenemiyordu. Bunu fark edince acizliğine kızdı, zaman kaybetmeden otoparka inip Enzo Ferrarisini aldığı gibi ateşleyip eve gitti, Yuhwa'nın orda olmadığını zaten tahmin etmişti ama belki bir şey bulurum umuduyla en başta etrafa göz gezdirdikten sonra hızla onun odasına çıktı fakat ne yazık ki orda da işe yarar bir şey bulamadı. Yuhwa'nın yatağının köşesine oturup elleriyle yüzünü ovuşturdu, ne yapması gerektiğini bilmiyordu ve Yuhwa'nın dönmesini beklemekten başka hiçbir çaresi yoktu.

Siwon'un ekip arkadaşları sayesinde ifadesini hastane de veren Yuhwa, Gölgen'in hala yakalanamadığını öğrenince gerilse de korkmadı, Hye sabaha kadar hastane de kalacağı için güvendeydi, Gölgenin aynı gün içinde kendisine tekrar saldırmayacağını da bildiği için kendini de nispeten güvende sayabilirdi. Aradan bir süre geçtikten sonra Siwon'un bulunduğu odaya girebilmişlerdi. Hye sevgilisini makinalara bağlı o halde görünce tekrar bir ağlama krizine girmişti, başını Yuhwa'nın omzuna gömüp gözyaşlarını akıttı. O olmasa ne yapardı bilmiyordu, kendini toparladıktan sonra yanaklarını sildi. Yatağın başucuna konulan sandalyelerden birine oturup Siwon'un serum bağlanmamış olan sağ elini tuttu. Dudaklarına götürürken 'Benimle kaldığın için teşekkür ederim' dedi fısıltıyla

...Saatler sonra Hye cihazlardan gelen sesleri dinleye dinleye uyuya kalmıştı, tabi Siwon'un başucunda. Bunu fark edip gülümseye Yuhwa az önce hemşirenin getirdiği ince battaniyeyi Hye'nin omuzlarına attı. Ona imrenerek bakıyordu, gerçek bir kadının olması gerektiği gibi narin ve kırılgandı daha da önemlisi onu seven bir erkeği vardı. "Bir de kendine bak Yuhwa" diye söylendi. Başarılı olduğu tek konu işiydi, ki o da bir kadın için ne kadar iyi bir özellikti tartışılırdı tabi.

O böyle kendiyle boğuşurken bir ses duydu ve heyecanla Siwon'a baktı.

Öte yandan yavaş yavaş bilinci açılmaya başlayan Siwon, genzinde dayanılmaz bir susuzluk hissetmişti. Gözlerini açmaya çalıştı ama aldığı ilaçların etkisiyle bunu gerçekleştirmesi çok zordu, en azından kısa bir süreklik...

O yatakta yattığı süre boyunca kabuslar görüp durmuştu, gözleri yarım açık olduğu için etrafı seçemiyordu. Hastanede olduğunu ise gelen "bip" sesleriyle ve kesif ilaç kokusuyla anladı. Ve bunu fark ettiği gibi neden bu yatağa düştüğünü de hatırlayıp korkuyla gerildi, ya onları koruyamamışsa? 'Yuhwa' diye sayıkladı zorlukla

Siwon'un dudaklarından adının döküldüğünü anlayan Yuhwa sebebini anlamadığı bir şekilde saate baktı, gece yarısına 20 dakika vardı. 'Burdayım abi' dedi yanına gelip elini tuttu ama duyup duymadığından emin değildi. Bu yüzden cevap almaya uğraşmadı ve gidip doktoru çağırdı.

Çok geçmeden yanındaki doktorla birlikte içeri giren Yuhwa, Siwon'un iyice kendine gelmiş ve yanında uyuyan Hye'nin saçlarını hafifçe okşadığını görünce yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamadı. Yorgun gözlerle içeri girenlere bakan Siwon, elini yavaşça Hye'nin saçlarından çekip Yuhwa'ya baktı. Onun iyi olduğunu görmek tam anlamıyla ilaç gibi gelmişti. Doktorun gerekli tetkikleri yapmasının hemen ardından içeri giren amirine ve polis arkadaşlarına durumu kendi açıklayan Siwon biran önce hastaneden çıkmak için ısrar etse de amrinin "Yat!" emriyle daha fazla itiraz edemedi.

Yuhwa herkes çıktıktan sonra Hye ve Siwon'u yalnız bırakmak istediği için bahçeye çıkacakken 'Yuhwa, Mr.Hoon'a haber vermedin mi?'

Yuhwa ne söylemesi gerektiğini bilemediği için gözlerini kaçırıp 'Şey...Aradım ama telefonu yanında değilmiş'

Buz İçindeki Aşk [Tamamlandı]Where stories live. Discover now