" Umudun..."

1.8K 220 37
                                    

Bu bölümü müzik listenizdeki en duygusal şarkıyla dinleyin. Telif hakkı yüzünden koyduğum şarkılar açılmıyor maalesef. Umarım bölümü seversiniz.

Sonbaharın umutlu yaprakları gibiydim. Dalıma sıkı sıkı tutunmuş, rüzgara göz dağı vermiştim. Hayallerim vardı. Mesela bir günlük ömrü olan kelebeğin kanatları olacak, aşkın zehrini içip gece gökyüzünün beyaz dişlerine bakarak gülümseyecektim. Ya da güneş iki güneş olup her yeri yakacak kadar eteklerimi savuracak, içimde ki kini dökecektim. Gece yıldız olup, hayaller dünyasına açılan kapıları kilitleyecek kimsenin içeriye girmelerine izin vermeyecektim. Sevgimle, nefretimi aynı anda kusacak kendimi yenileyecektim. Koskoca beş yıl. Saatleri, günleri, haftaları, ayları önemli yapan nedir? Beklemek. Bıksan da usansan da bunları değerli kılan tek şey beklemekti. Doğum günü partini, yıl sonu balosunu ya da yaz tatilini. Bunların hepsi beklerken bir anlam alıyordu. Ama ben. Nereye kadar bekleyecektim? Bu beş yılının bi sonu var mıydı? Kendimi bulmaya daha var mıydı?

Ellerim bedenimden bağımsızca sağa ve sola savrulmuştu. Kalbime zehirli bi iğne ucu değmiş, atmayı bırakmıştı. İmkansız denilen şey, olmuştu. Her şeyim bana dönüyordu.

Kuzey, elini hareket ettirdi... Kuzey elini hareket ettirdi.

Zaman durmuştu, gözlerim bunca yıl sonra sevdiğim adam dan, ilk defa hareketlilik görmüştü. Yaşıyordu. Kuzeyim yaşıyordu. Anlamlı olan her şey anlamsızdı şuan. Mutluluk, şaşırma, heyecan hepsi ama hepsi ayaklarıma, kollarıma, dilime dolanıyordu.

Arkamdaki hemşeriye, büyümüş ve hayretle açılmış dudaklarımla döndüm. Hala ifadesiz gözlerle bakıyordu bana. " Gördün mü? Benim gördüğümü sende gördün mü?" Kekeleyerek konuşmuştum. Şuan ki umudum, heyecanım elimde tuttuğum değerli bir hazineydi sanki. Düşürmekten korkuyordum.

" Neyi gördüm mü?" Siyah saçlı hemşire, dediğimden bir şey anlamadığı kesindi. " Doktoru çağır hemen! Kuzey elini hareket ettirdi. Hemen doktoru çağır hemen!" O kadar bağırmıştım ki, hemşire yerinden sıçramıştı. Ne olduğunu kavrayamadan hızlıca odadan çıkmıştı.

Kuzeye döndüm, beş yıl sonra ilk defa gözlerimden mutluluk göz yaşları dökülüyordu. İlk defa. Elimdeki çantam yeri boylamıştı. Biraz sonra bende boylayabilirdim. Allah'ım bu bir müziceydi. Umudun mucizesi...

" Biliyordum Kuzey, biliyordum aşkım. Bana döneceğini biliyordum. Teşekkür ederim...Teşekkür ederim." Dizlerimin üzerine çökerek, hareket ettirdi elini avuçlarımın arasına aldım. " Uyanıyorsun aşkım bana geri dönüyorsun Kuzey." Sımsıkı tuttum ellerini. Artık bu eller tutacaktı beni. Artık geçmişteki hayallerim gerçek olacaktı. Şükürler olsun Allah'ım şükürler olsun.

" Hazal, hanım ne oldu?" Telaşla içeriye giren Selim beye döndüm. Mavi gözleri, şaşkınlıkla parlıyordu. " Uyanıyor... Kuzey uyanıyor elini hareket ettirdi." Zorla söyleyebilmiştim bu kelimeleri. Akıl yazsa da kelimeleri, kalp izin vermediği sürece dökülemezdi dudaklardan. Kalbim durmuştu şuan. Bunca yıldır acıyla yanan kalbim ilk defa durmuştu.

Selim bey, önlüğünün cebinden, küçük el fenerine benzeyen bir şey çıkartıp Kuzeyin, gözlerine tutmaya başladı. Oda, sık sık nefesler alıp vererek mucizeyi hazmetmeye çalışıyordu. Makineleri kontrol etti. İğne gibi şeyle ayaklarının altını çizdi ve koluna iğne batırdı.

" Nergis hemşire, Hazal hanımı odadan çıkartın ve doktor Murat beye haber verin lütfen." Siyah saçlı hemşire, yanıma gelerek belimi tuttu. " Hadi Hazal hanım." Cevap vermeme imkan tanınmadan odadan çıkartılmıştım. Gözlerimde ki, kar toplarına benzeyen göz yaşlarım etrafı net görmemi engelliyordu.

UMUDUN ADI AŞKWhere stories live. Discover now