"Geçmişten kesit"(Umudun anıları)

2K 242 48
                                    

Merhaba güzel okuyucularım. Diyeceksiniz ki bu yazar neden böyle bir bölüm yazdı? Aslında bu bir teşekkür bölümü. Çünkü umut bu gün bin okuyucuya ulaştı. Biliyorum bu çok küçük bir miktar ama olsun belki zamanla daha çok büyürüz. Neyse siz bu bölüme bakın bir bakayım ;)

"Kuzey!" Başımı kaslı göğsüne biraz daha yaslayarak temiz, sıcak ve yoğun kokusunu daha da derinlerime çektim. Bu koku kalbimi ısıtıyor, beni ona bağlıyordu.

"Efendim Hazal'ım." Başımı göğsünden kaldırıp, derin kahvelerinin içine baktım. Gizli bir tünel gibiydi. Baktıkça daha çok derinleşiyor ve içinde kayboluyordum "Kuzey, bizim sonumuz ne olacak?" Belimdeki ellerini, biraz daha sıkılaştırıp burnunu saçlarımın arasına gömdü. Sanki dokunduğu yer bir çakmağın ucunda ki kağıt gibi alev alacaktı. En küçük dokunuşu bile, derimin dikenli otlarla yüzülmüş hissi veriyordu.

"Bizim sonumuz olmayacak Hazal'ım, bedenlerimiz ayrılsa bile ruhlarımız asla ayrılmayacak. Biz sonlu bir dünyanın sonsuzluğu olacağız."

"Ya seni bir gün benden almak isterlerse Kuzey, ya benden vazgeçersen." Ellerini belimden çekerek, bedenlerimizi ayırıp aramıza mesafe koydu. Aramızda ki bu boşluk bile ona özlem çekmemi sağlıyordu."Hazal, bak bana güzelim. Hayat bir sürpriz yumurtası içinden ne çıkacağı asla belli olmaz. Hayatın bize ne vereceğini, ne alacağını bilemeyiz ama bildiğim tek şey, sana duyduğum bu sevgiyi ne başka ten ne de başka dudak bitirebilir. Bu aşkı bir tek ölüm alabilir senden başka da kimse değil!" Göz pınarlarımın, yanmaya başladığını hissediyorum. Ölümden korkuyordum. Onsuzluktan korkuyordum. Eğer o olmazsa yanımda, hiçbir şeyin üstesinden gelemezdim.

"Ölüm deme Kuzey,  kaldıramam ben sensizliği. Yıkılırım, yaşayamam..." Yüzümü güçlü ellerinin arasına alarak, burnumun üzerine bir öpücük kondurdu. "Sen benim, Kızılgerdanımsın ne kadar güzel olsan da, ne kadar korksan da, ne kadar narin olsan da yuvana el sürmeye çalışan biri olduğunda ölümden korkmayacak kadar cesursun."Ellerini,yüzümden çekip ellerimi, ellerinin arasına alıp avuçlarımın içini öptü." Şimdi söz ver bana sen değil, ölüm senden korksun. Yuvana sahip çık. Unutma bu kalbimin evi sensin ve beni koru."Ellerimi,ellerinden çekip boynuna sarıldım. Belimi saran güçlü kollar benim tek huzurumdu. Onun yanında ben başkaydım bambaşka. Kimse bana zarar veremez. Kimse bana dokunmaya cesaret edemez gibime geliyordu. O yanımdayken bile kalbim acıyordu benim. Onsuzluğu düşünmek...

"Seni koruyacağım Kuzey, her kim sana el sürmeye kalkarsa o eli kırmaktan asla korkmayacağım."

Evet kısaydı biliyorum belki aranızda keşke daha uzun olsaydı diye düşünen olacak ya da keşke hiç yazmasaydın diyende.Ben aslında düşündüm ki,bazen böyle geçmişten kısa bölümler yazabilirim tabii sizde isterseniz.Gelecek bölüm ne zaman gelir bilmiyorum.Uzun yazmaya çalışacağım ve zor bir bölüm olacak.Dünyaya bir kere olsun Hazal,gözünden bakın siz olsanız beş yıl boyunca bunun altından kalkabilir miydiniz? Ömrünüzü,bitkisel bir hayattaki insana adayabilir miydiniz?Bu hikayeyi ben yazıyorum ama bazende düşünüyorum gerçekten Zeynep sen bunu yapabilir misin diye.Umudu yazarken,gerçekten zorlanıyorum çünkü hiç kolay değil gerçekten hiç kolay değil...Ha yorum yapan güzel okuyucularım bölüm kısa diye yorum yapmamazlık yapmayın :) Valla açıklamam bölümden uzun oldu neyse susuyorum :))

UMUDUN ADI AŞKWhere stories live. Discover now