kırk beş

5.1K 615 82
                                    

Aradan birkaç gün geçtiğinde yeni çıkan bizden bağımsız olaylarla her ne kadar akrabalar Baran ve benim yakamı bırakmış olsa da tam olarak ilgilerini üstümüzden çekmiş değillerdi. Benim duyamadığım yerde annem müdahale ediyordu. Halalarım, yengelerimden bazıları ve mutfaktaki ablalar da beni savunuyordu. Aslında ortada savunulacak bir şey de yoktu yani dünyanın en normal meselesiydi ama ağzı olan konuştuğu için karşı çıkmak şart oluyordu.

Saçlarımı biraz kısaltmış, biraz bir şeyler almış ve odama geçmiştim. Baran saçlarımı çok beğendiğini ve yakından görmek istediğini söylemişti. Göremiyordu çünkü yüzü biraz kendine gelmeden işe dönmüştü. Abim işe de gitmiyordu. Ondan annemler dışında haber alamamak beni çok üzüyordu. Baran'ı da üzdüğünü görebiliyordum.

Her zamanki gibi geçen akşam yemeğinde Baran saçlarıma sürekli baktığından her ne kadar biraz dikkat çeksek de beraber yukarıya çıktık ve kimsenin görmediğine emin olduktan sonra benim odama girdik.

"Ne yaptın gülüm?" dedi yorgun bir ifadeyle.

"Aldıklarımı göstereyim mi?!" dedim heyecanla.

Yorgunluğuna rağmen sıcacık bir tebessüm sundu ve yatağıma oturdu.
"Göster tabii."

Hevesle aldığım şeyleri gösterip ne yapacağımı, nasıl kullanacağımı ve nasıl kombinleyeceğimi anlatırken yüzünde sıkılmışlığın kırıntısını görsem bırakırdım ama o beni ilgiyle dinleyip anlamadığı şeylere bile yorum yaptı.

Bazılarına basit gelecek bu şey benim öyle hoşuma gitmişti ki...

Kendimi tutamadım ve ona aldığım tişörtü gösterirken birden uzanıp boynuna sarıldım sımsıkı. Başımı boynuna gömdüğümde eli hemen belime çıktı.

"Ne oldu?" dedi gülerek.

Omuz silktim.

"Bakayım güzel yüzüne."

"Bakma. Çok duygusallaştım şu an. Sus. Sarıl."

Belimi tek koluyla sıkarken güldü.
"Ulan senin duygusallığına ölürüm. Kurban olduğum."

Boynuna minik öpücükler kondurup geri çekildim. Hevesle devam ettim.

"Öyle işte! Saçlarımı beğendin değil mi? Biraz normalden kısa oldu aslında ama..."

Elimden kendine doğru çekip beni tek dizinin üzerine oturttu.

"Çok güzel olmuş. Her hali yakışıyor zaten ne diye telaş yapıyorsun?"

Ben onun kucağında birbirimize sırnaşırken sonra bizi Rojin çağırmıştı. Esra yenge ve Serhat Abi olayı biraz geç duymuşlardı bu yüzden geç gelmişlerdi. Benim de arayıp haber verecek durumum olmamıştı açıkçası.

Avluya çıktık. Esra yenge Baran'ı sıkı sıkı yoklamış başını oraya buraya çevirip yaralarına bakmış, defalarca kez beni kontrol etmişti. Çaylarımız geldiğinde üzgün bir tavırla ofladı.

"Bu kadar büyük olacağını tahmin etmemiştim!" dedi.

"Valla şahsen benim beklediğimden azdı bile. Ben silah milah da çıkar diye bekliyordum ama kimse vurulmamış." dedi Serhat Abi gülerek. Baran da sanki gayet normal bir şeymiş gibi güldü.

"Ağzından yel alsın Serhat! Birbirlerine girmiş çocuklar."

"Zaten belliydi böyle olacağı. Fırat'ı biraz tanıdıysam üstünde emanet olsaydı çeker vururdu. Yalansa yalan de Baran."

Baran geriye yaslandı.
"Doğru vallaha."

"Baran saçmalama."

"Yavrum saçmalamaktan değil. Sen düşün yapardı manyak. Kontrol edemiyor ki kendini." derken biraz olsun kızgınlık barındırmadan konuşmuştu Baran. Abimle nasıl bir iletişimleri vardı bir kez daha hayret ediyordum.

Nazende (bxb)Where stories live. Discover now