on altı

10K 781 145
                                    

Bavullarımızı arabanın bagajına koyarken annem mutlulukla el sallıyordu. Babaannem bile konağın avlusuna inmiş hepimizin, en çok benim, yanaklarımızdan öpmüştü. Öğlen sıcağını çekmemek için geceye ayarlamıştık araba yolculuğumuzu. Uzun sürecekti ve ben uzun yolculukları severdim. Sevdiğimle yapacağım uzun yolculuğu hepten severdim.

Abimler son kontrolleri yaparken tam arabaya girecektim ki birden kolumdan köşeye çekildim. Esra yenge gülümseyerek yüzüme bakıyordu.

"Zilli!" dedi imalı imalı.

"Efendim abla?"

"Hadi seni göreyim!"

Kaşlarımı kaldırdım.
"Zaten heyecanlıyım bir de sen yapma."

Esra yenge etrafa bakındı. Üstünde beyaz bir gömlekle siyah kumaş pantolon vardı. Serhat Abiyle düğün hazırlıklarını halletmeye çalışıyorlardı bu yüzden çok fazla konuşamıyorduk. Onun bu tatlı telaşları beni evliliğe özendiriyordu. Hafifçe üzerime doğru eğilip ikimizin duyabileceği bir sesle konuştu.

"Biraz başını belaya sok bu tatilde."

"Nasıl yani?" dedim şaşırarak.

"Yani... Biraz zıttına git Baran'ın. Giyim konusunda, insanlar konusunda, hareketlerinde falan... Öyle kendinden soğutup çok kazdıracak kadar değil de küçük minik şeyler. Otel barında bir çocukla konuş mesela ya da ne bileyim bir anda ortadan kaybol. Gözleri hep seni arasın. Yanı başında ol ama seni göremesin."

Güldüm.
"Yanı başındayım yıllardır, yıllardır görmüyor adam. O rolü iyi yapıyoruz merak etme."

Bir dizinin en hüzünlü kısmını izler gibi çenesi titredi.
"Yaaa. Yengesinin birtanesi, kurban olurum sana."

Gülümsedim ve sarılmak için uzattığı kollarının arasına girdim.

"Cilveli ol. Onu yeterince yapıyorsun zaten ama ol işte. Kafasını hep karıştır, sürekli düşünsün."

"Söz olarak mı hareket olarak mı?"

"İki şekilde de. Bak bu tatilde hiç frene basmak yok. Tam gaz yürü."

"Tamamdır!"

"Bir de en önemli görev: Ona Baran diye seslen."

Bunun düşüncesi bile beni strese sokuyordu. Mesajda iki kez söylemiştim ama o kolaydı. Şimdi her şey ters teperse nasıl toplayacaktım?

Bir yandan mantıklı düşününce yapmak zorundaydım. Yapacaktım. Birlikte olmak için bir şeyleri riske atmam şarttı. Artık uzaktan izlemek istemiyordum. Dokunayım, benim olsun, onun olayım istiyordum.

Birkaç şey daha tembihledikten sonra beni bekleyen abimin yanına döndüm. Sarılmadığım, vedalaşmadığım kimse kalmamıştı.

Abim, Ebrar ve Selim bir arabada; ben Songül ve Baran bir arabada olacaktık. Abimleri bilerek ayrı yerlere oturtmuştuk çünkü hiçbirimiz tam olarak yolları bilmiyorduk. Onlar müşterilerden dolayı hakimdi bu tür konulara. Buradan çıkıp Songül'ün evinin önünde buluşacaktık, sonra da yola devam edecektik.

Araba konaktan ayrılıp evlerinin önüne geldiğinde abim arabadan indi. Biz de indik.

"Her şeyi aldınız mı? Geri dönmem bak." dedi abim.

Songül zaten paniklemeye yatkın bir insandı. Hızlıca Ebrar'a döndü. Hepimiz huyunu bildiğimizden Ebrar omuzlarından arabaya ittirdi.
"Aldık aldık. Bin sen."

Selim bavulunu sürüklerken ağır olduğundan dolayı kaldıramamış olacak ki yüzünü buruşturmuştu. Abim Selim'e kısa bir bakış atıp bavulunu elinden aldı ve arabaya koydu.

Nazende (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin