"Ne oluyor?" dedi yüksek bir sesle.

"Hala torunun her zamanki gibi terbiyesizlik yapmakla meşgul. Buradaki herkes şahit!" dedi

Her zamankinden kastı benim gerçekten insanlarla sık sık tartışan birisi olmamdan kaynaklıydı. Elimde değildi, birinin bana biraz dili uzandığında gerçekten çıktığı yere geri sokmak geliyordu içimden. Bana bulaşılmadığı sürece dünyanın en iyi insanıydım ama diğer türlüsünde pek iyi birisi olduğum söylenemezdi.

Etrafıma bakındığımda mutfaktakilerin ve bana biraz daha uzak kalan akrabalarımızın karşımdakine boş boş baktığını gördüm.

"Hala sen demedin mi bu evde kimse üzerine vazife olmayacak işlere karışmayacak diye? Kendisi yaptı, beni zorla üzerine çekiyor. Yengelerim de sağ olsun devam ettiriyor."

Halam delici bakışlarıyla sadece hepimize baktığında bile durmuştu aslında tartışma.

"Dedikodu istemiyorum." Sert bir sesle uyardı. Bana baktı. "Sen benimle gel."

Peşinden yürüdüm. Odalardan birisine girdik. Beni Baran'dan dolayı çağırdığını az çok tahmin edebiliyordum.

"Uzatmayın aranızdakini fazla. Güzel bir düğün yapalım evlenin." demesini beklemiyordum. Çok ani olmuştu. "Zaten bunu bekliyorduk, anam babam sizi birbirinizden başkasına emanet etmek istemezdi. Çok sevinecekler duyunca. Yanlarına gidin ellerinden öpün."

Genelde söyleyeceğini söyler sonra giderdi. Lafı eveleyip gevelemezdi. Zaten kimse onun sözünün üstüne söz söyleyemezdi.

"Tamam hala."

"Baran'a da söyle iyi olunca yanıma gelsin. Konuşacaklarım var."

"Tamam."

"Milletle uğraşma. Her dengesize laf yetiştirecek olsan ohooo. Onlar neyi ne bilecek? Duydun beni?"

"Duydum ama onlar da konuşmasın o zaman. Konuşurlarsa konuşurum."

"Boş ver sen onları. Sen sana bak. Konuşan konuşsun, sen bir ayıp yapsan önce anan baban müdahale ederdi zaten."

Başımı salladım uzatmamak için. Birkaç bir şey daha söyleyip beni gönderdi. Yukarı çıkan merdivenlere yöneldiğimde birden Dilek üstüme koştu.

"Karaca!" diye bağırdı.

"Efendim?"

"Gel! Lütfen gel!"

Dilekler'i normalde seviyordum ama madem insanlarla yüzleşmemiz gerekiyordu, saçma sapan konuşacaklarsa da şu an olsun ve bitsin istiyordum. Hayatımdan çıkacak olan herkes şu an çıkmalıydı.

Oflayarak beni çekiştirmesiyle oturma odası gibi kullanılan ikinci odaya girdik. Hepsi yere oturmuş çay içiyordu.

"Aha geldi!"

Dedikodu için çağırdıklarını biliyordum. Göz devirip yanlarına oturdum.

"Çay içersin?"

"Yok sağ ol."

"Tatlı?"

"Dilşad bence siz bir an önce sorgunuzu yapın ben de gideyim."

"Tövbe ya ne sorgusu? Kuzenimiz değil misin biz sana gelip anlatmıyor muyuz bir şeyler? Sen de anlatsan ne olacak sanki? Merak ediyoruz işte! Senin yanında daha evvel görmedik ya kimseyi şimdi garip geliyor. Baran Abi'yi hiç beklemiyorduk."

"Yanlış anlama ha! Öyle değil. Şaşırdık sadece. Yoksa bana absürt gelmediniz." dedi Dilek hızlıca.

Gözlerindeki samimi gülümsemeyi gördüğümde kendimi biraz daha rahat hissettim. Bağdaş kurarak dirseklerimi bacaklarıma yasladım.

Nazende (bxb)Där berättelser lever. Upptäck nu