29

2.2K 187 141
                                    

Arat Emirzahoğlu;

Attığı konuma gelmiştim, Araz'la yolun yarısında ayrılmıştık ama konumlarımız açık olduğu için benim nereye geldiğimi biliyor Yusuf abilerle.

Önünde olduğum depoya baktım ve sıkıntılı bir nefes alıp kapıyı açtım.

055*: Aferin Arat, çok akıllı bir çocuk muşsun...

Siz: Öldür artık...

055*: Arkana dön.

O bu mesajı atana kadar fark etmemiştim bile. Arkama dönüp baktığımda şapkalı ve simsiyah giyinmiş bir adam vardı. Elinde ise silah. Sertçe yutkundum, o kadar düşündüğüm operasyon boşa gitmezdi değil mi?

Böyle de kendimi komutan gibi hissettim.

Ama karadan yürütmeyi sevmedim, havalar daha güzel bence...

Kara, Araz'a daha uygun...

"Artık tanışmanın vakti geldi değil mi Arat?" Sesi tanıdık geliyordu, kimdi lan bu?

Sadece başımı salladığımda şapkasını çıkardı ve sırıtarak bana bakmaya başladı.

Gediz?

"Vay şerefsiz!" Ağzımdan istemsizce çıkan tepkiyle kaşları çatıldı.

"Doğru konuş lan benimle! Babamı alt etmiş olabilirsiniz ama beni asla!"

"Asla, asla deme; demişler Gediz." Gözlerini devirdi ve silahı gözlerimle aynı hizada doğrulttu.

"Son dakikalarında neler söylemek istersin?" Operasyon tamam olabilirdi ama burası aklımızda yoktu. Sanırım şey yoluna gidiyordum şu an...

"İlk öncelikle kestane balının diyarı Zonguld-" derken bir el silah sesi duyuldu, hızla gözlerimi kapattım.

Ana...

Vuruldum mu lan şimdi ben?

Ama acı falan hissetmiyorum. Yoksa fazla günahım mı yok? Cennete mi gideceğim lan şimdi ben?!

Enseme yediğim şaplakla kaşlarım çatıldı, gözlerimi açıp arkama döndüm. Hasan abi bana bakıyordu değişik değişik.

Oğlum bu adamlarda üniformayla ayrı bir karizma ya!

"Kendine gel la! Sen vurulmadın bebe!" Hasan abi de Ankara'lı. Kendini Behzat Ç. falan sanıyor.

"Ama sana vuruldum abi." Dedim göz kırparak. Şakasına dilini dişleri arasına alıp sıktı ve boşta olan silahı kafama dayadı.

"Adam ol la!"

"Sen birde adam diye geziniyor musun lan etrafta?! Ha?!" Tokat sesleriyle kapıya döndük, Ali abi yerde acıyla kıvranan Gediz'e tokat atarak kızıyordu.

Yusuf abi de cebinden hiç eksik etmediği çekirdekleri Araz'la çitliyordu, şu üniformalı hayvan gibi adamları uzaktan görsen vay anasını dersin. Birde buradan gör işte.

Bir tane! Bir tane normal insan yok tanıdığımız!

Karakolun bahçesinde hepimiz bir yere sırayla oturmuş karşımızda volta atan İhtiyar'ı izliyorduk.

"Ulan hadi bu çocuklar küçük, bir halt düşünemiyor da bana haber vermiyorlar! Peki ya siz Yusuf?!"

"Şimdi küçük demeyel-" diyecekken Araz, lafını kesti İhtiyar.

"Sizin üstünüzde o kadar emeğim var! Bu muydu karşılığı?!" Sessiz kaldık hepimiz.

"Ailenizi de çağırdım." Dedi en son bize dönerek. Gözlerimiz irileşti.

"Ama biz zaten onların haberi olmasın diye uğraş-" elini havaya kaldırarak susturdu beni.

"Onlar sizin aileniz! İyi de geçinseniz, kötü de geçinseniz yanınızda olacak! O kadar! Bu yaptığınızı da unutmadım!"

"Araz! Arat!" Onur'un sesiyle Ihtiyarın'ın arkasına döndük.

Bittik biz...

SELAMMMMMMMMMMMMMM

NASILSINIZ

BEN PAZARTESİ OKULLAR AÇILCAK DİYE EFKARLIYIM MAALESEF

ÖPYÜROUM SİZİİ

💋💋❤️‍🔥

𝘈𝘳𝘢𝘻 𝘐̇𝘭𝘦 𝘈𝘳𝘢𝘵 (𝘎𝘦𝘳𝘤̧𝘦𝘬 𝘈𝘪𝘭𝘦𝘮)  ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin