2

3.8K 221 54
                                    

Arat Emirzahoğlu;

Hayat, insanların içinde olduğu bir simülasyondu. Oyun gibi. Oyunu iyi bilenler kazanır, bilmeyenler kaybeder. Biz Araz'la oyunu bilmeyenlerdendik. Diğerleri oyunu kurallarına göre oynarken biz kuralları çiğniyor da engelleniyor gibiydik.

Bazıları karnı aç kalbi tok büyürdü, biz karnımız tok kalbimiz aç büyüyoruz.

Belki de bu Araz'ın dediği gibi ömür boyu devam edecekti ama içimde, derinlerde bir umut vardı.

Biz aile olacaktık bu sefer, Hülya Hanım bize şimdiden annelik yapmaya başlamıştı bile. Dünden beri diğer oğullarını unutmuş bizimle ilgileniyordu. Bu beni bir yandan sevindirirken, diğer yandan korkutuyordu.

Ya diğer oğullarıyla fazla ilgilenmediği için aralarını bozarsak, diye.

Ya onun bu tatlı dillerine, şefkatli kalbine alıştıktan sonra birden boşluğa düşersem, diye...

Dün Araz'ın dediklerinden sonra ne kadar umudum bir tık yok olsa da pes etmeyecektim. Hem onların yarasını saracaktım, hemde bizim.

Ama nasıl?

Onlar bu denli bizden uzakken nasıl yapacaktım?

Araz bu denli onlardan uzakken nasıl yapacaktım?

Bir çözüm bulmalıydım...

Odanın kapısı iki kere tıklanıp yavaşça aralandı. Gelen küçük abimiz Uğur'du.

"Annem sizi akşam yemeğine çağırmamı istedi." dedi soğuk ve ifadesiz sesiyle. Başımı sallayabildim sadece. Bu hareketimi gören Uğur abi anında odadan çıkıp kapıyı sert sayılabilecek bir şekilde kapatmıştı.

Adamın daha iki üç kelimesine cevap veremeyen ben birlik olmaya mı çalışacaktım?

Hah! Ne komik!

Banyodan çıkan Araz bana baktı sorarcasına.

"Kimdi gelen?"

"Uğur abi." tek kaşı havalandı.

"Abi?" bakışlarımı kaçırdım hızla. Güldü kısıkça.

"Bir yerden başlamak gerekiyor diyorsun ha? Başla bakalım Arat Bey, başla."

"Akşam yemeğine çağırdı..." başını salladı ve telefonunu cebine atıp odadan çıktı. Bende uzatmadığına şükrederek peşinden çıktım.

Salonda tüm aile oturmuş sessizce halının desenlerini izliyorduk. Güzelmiş.

"Çocuklar ben size hiç babanızdan bahsetmedim, kusura bakmayın." Araz'ın tüm odak noktası Hülya Hanım olurken gülümsedim.

"Bir önemi yok." dediğimde genişçe gülümsedi ve konuşmasına devam etti.

"Babanız asker çocuklar, önemli bir operasyon dolayı yanımızda değil ama sizi çok merak ettiğini ve bir an önce görevden dönüp sizinle tanışmak istediğini söyledi." Araz'ın kaşları havalandı. Hayaliydi subay olmak ama kendine güvenemiyordu.

Ama babamız askermiş! Belki de döndüğünde Araz'la çok iyi anlaşacak. Bu bir adım işte!

Umarım sağ sağlim ve hemencecik dönersin babacığım!

Hülya Hanım'a cevap vermediğim aklıma gelince hemen boğazımı temizleyip konuştum.

"Anladım Hülya Hanım, acelesi yok sonuçta."  başını salladı.

Yandan yandan Araz'a baktım. Gözleri yere dalmış düşünüyordu. Aile olabilir miyiz diye düşünüyordu, adım gibi eminim. Genişçe gülümsememek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Dışarıdan deli gibi gözükmek istemezdim canım sonuçta.

Hülya Hanım, işi olduğunu söyleyerek odasına çıkmıştı bizi hediye kutusundan çıkan sürpriz kardeşlerimizle yalnız bırakarak. Heyecanlıydım, stresliydim...

"Anlatın bakalım, ailemizi yine nasıl dağıtacağınızı. Söz, kimseye söylemeyiz." dedi alayla Uğur abi. Yüzüne baka kaldım. Araz başını hızla telefondan kaldırıp Uğur'a baktı.

"Anlamadım?!" Uğur abi gözlerini devirdi.

"Mal mısın? Neyini anlamadın? Yine hangi iftirayla Alp'i okuldan attıracaksınız, ya da hangi yalanla annemle babamın arasını bozacaksınız? Aa bak en güzelini unuttum. Yoksa içimizden birisini ölüme mi sürükleyeceksiniz?" dediğinde Araz sinirle ellerini sıkmıştı.

"Kes lan sesini! Bize bir daha suçlu muame-" Uğur abi sinirle ayağa kalkınca Araz'da kalkmıştı. Korkuyla bende kalkıp Araz'ın kolunu tuttum.

"Sen kimin evinde kime bağırıyorsun lan it?! İki günlük çocuk gelmiş benim evimde bana ahkam kesiyor! Senin o bana bağırdığın ses tellerini söker atarım lan şerefsiz!" Araz'ın elleri titremeye başlamış, yüzü sinirden kızarmıştı.

"Oğlum seni tenha da sıkıştırır, yedi yerinden bıçaklar,varile koyar, üstüne beton döker yakarım lan! Ben senin bu aptal yüzüne meraklı mıyım da duruyorum burada geri zekalı?!" Yalın abi de kalkıp yanımıza geldi ve Araz'la bana sinirli sinirli bakmaya başladı.

"Sen benim kardeşimi tehdit edemezsin lan! Defolun gidin evimizden! Şu aptal çekinik ikizini de alıp!" İçimden bir şeyler kopmuş çekilirken dış kapı kapandı sertçe.

"Hayırdır Yalın?! Oğullarımı bana sormadan azarlayıp kovmaya çalışıyorsun?!"

"Baba..."

OYYYHHH

ABİİ HEYECANLIYIMM

İLK KİTABIM

UMARIM KONUSUNU BEĞENMİŞSİNİZDİR

GERÇİ KLASİK GERÇEK AİLEM İŞTE AMMANNN

BU ARADA LÜTFEN YAZIM HATALARIMI, MANTIK HATALARIMI BELİRTİN, ELEŞTİRİYE AÇIK BİR İNSANIMDIR

VE AYNI ZAMANDA OY, YORUM ATMAYI UNUTMAYIN Kİ HEM KİTABIMIZ HERKESE ULAŞSIN, HEMDE SİZİ TANIYAYIMMMM

𝘈𝘳𝘢𝘻 𝘐̇𝘭𝘦 𝘈𝘳𝘢𝘵 (𝘎𝘦𝘳𝘤̧𝘦𝘬 𝘈𝘪𝘭𝘦𝘮)  ✅Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum