Arat Emirzahoğlu;
Yalın'ın acil olarak hastaneye çağırmasıyla alışveriş merkezinden çıkıp hastaneye gelmiştik, ne kadar diretsekte söylesin nedenini diye ama söylememişti. Bize dediği kata çıkınca ameliyathanenin önündeki koltuklarda oturmuş bir adet Araz'la karşılaştık.
Beti benzi atmış, elleri titriyordu. Diğer koltuklar ise askerle doluydu, Yalın ise Araz'ı sakinleştirmeye çalışıyordu. Annemle koşarak Araz'ın yanına geçtik.
"Araz iyi misin?!" Dedim endişeyle, bir yandan hasar kontrolü yapıyordum. Hem babam neredeydi?!
"Araz, anneciğim?! Bana bak!" Elleri kandı hep... Kalbim hızlanırken Yalın'a baktım. Gözleri kızarıktı.
"Ne oldu?!" Dedim sinirle.
"Babam... Vurulmuş..." dediğinde annem baka kaldı.
"Ne demek vurulmuş?!" Gözleri dolmuş ve akmaya başlayınca Yalın sıkıca sarıldı. Araz'a döndüm. Hâlâ kendinde değildi, bu kadar mı kötüydü babam?
Omuzlarından tutup sarstım.
"Araz!" Hızla kolundan tutup ayağa kaldırdım.
"Yürü!" Kendine gelmesi lazımdı, daha sonra oturur birlikte üzülürdük. Koridordan çıkıp lavaboya soktum Araz'ı. Çeşmeyi açıp ellerini suyun altına soktum. Elindeki kanlar bir bir süzülüp giderken bir yandan elime su doldurdum ve yüzüne sürdüm.
Elindeki kanlar temizlenince kapattım çeşmeyi, kenardan peçete alıp ellerini ve yüzünü sildim. Hemen lavabodan çıkarıp bahçeye indirdim. Orada daha da kötü olabilirdi.
Biraz temiz hava alması lazımdı. Kenardaki banklardan bir tanesine oturtup önüne çöktüm.
Hastanenin bahçesi askerlerle doluydu...
"Araz, babam bu kadar mı kötüydü?" Sertçe yutkundu.
"Çok kan kaybetti Arat... Ambulansta yüzü mosmordu..." gözlerim dolunca başka yere baktım.
"Kalbi durdu yolda..." gözümden akan damla yanağımda süzülürken sildim hızla ve ayağa kalkıp sıkıca sarıldım Araz'a.
"Arat! Araz!" Arslan abimin sesiyle sağıma baktım. Onur ve Uğur'la yanımıza geldiler.
"Babam?" Dediğinde konuştum hızla.
"Ameliyatta..."
"Ben yukarı çıkıyorum!" Dedi Uğur ve koşarak hastaneye girdi. Arslan abim beni Araz'dan ayırıp sıkıca sarıldı.
"Babam nasıl vurulmuş?"
"Bilmiyorum ama çok kan kaybetmiş, yolda kalbi durmuş..." dediğimde sıkıntılı bir nefes verdi.
"Araz niye böyle?"
"Babamı öyle görünce kötü olmuş, en son yüzü mosmormuş. Öyle dedi..." dediğimde başını saçlarıma yasladı. Göz yaşlarım benden bağımsız akınca durduramadım.
"Ağlama abim... Ağlama." Dedi Arslan abim.
Ondan ayrılıp göz yaşlarımı sildim hızla. Araz'a baktım. Onur bir anda Araz'ı kolunun altına alıp kendine yaslanmasını sağladı.
Allah'ım ne olur babam sağ sağlim çıksın şu ameliyattan...
≠
Ameliyathanenin kapıları açılınca ayaklandık hepimiz. Doktor bize yaklaştı.
"Turan Bey'in durumu gayet iyi, buraya geldiğinde durumu ağırdı. Açıkçası bizde korktuk ama hayati tehlikeyi atlattı. Birazdan normal odaya alacağız, uyanınca görebilirsiniz." Dediğinde Araz rahat bir nefes verip bana sarıldı.
Kendine gelmişti çok şükür, bayağı korktuğu belliydi.
Babamda çok şükür iyiydi...
"Onur, çocukları al aşağıya inin. Ben annemin yanında duracağım, kalabalık yapmayalım."
"Tamam abi." Onur'la birlikte kafeteryaya indik. Hepimizin bir soğuk su içmesi lazımdı...
Boş bir masaya oturduk, yanımdaki Araz yayılmış ve arkasına yaslanmıştı rahatça. Uğur, Onur'un kolunun altına girmişti. Yalın, yorgunlukla saçlarını geriye taradı.
Bir anda masaya bir asker gelmişti. Onur tanıdığını belli eden bakışlarla ona döndü.
"Turan komutanım iyi mi Onur?"
"İyi kardeşim, iyi. Normal odaya alındı, uyanmasını bekliyoruz." Rahat bir nefes verdi.
"Çok şükür... Uyanınca haber verin kardeşim, görelim Turan komutanı." Onur başını sallayınca omuzunu sıvazladı ve bir kaç askerin daha olduğu masaya ilerledi.
Bugünümüz de olaylı geçtiğine göre tamamdık!
≠
AYOL NE OLUYOR BANAAA
TIKANDIM DEİKTEN SONRA BENN
MDMSÖFÖLEÖFLDLDLSLS
MUAAAHHHH
BİRAZDAN GÖRÜŞRÜÜZZZ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘈𝘳𝘢𝘻 𝘐̇𝘭𝘦 𝘈𝘳𝘢𝘵 (𝘎𝘦𝘳𝘤̧𝘦𝘬 𝘈𝘪𝘭𝘦𝘮) ✅
Random"Bak Arat... İyisin, hoşsun, şu dünyadaki herkesi alabilecek geniş bir kalbin var ama bu dünya o dünya değil kardeşim. Anlıyor musun? Kimsenin kimseye eyvallahı yok Arat. Ulan boşuna dememişler bu hayatta babana bile güvenmeyeceksin diye!" "Tamam...