Katil Özel Bölüm 3 (+18)

241 17 7
                                    

Hayatım bambaşka bir hal almıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatım bambaşka bir hal almıştı. Yeni bir düzen, yeni bir hobi. Evet, öldürmek artık benim için bir hobiden farksızdı. Tek zor olan şey ilk seferimdi. Onu atlattıktan sonrası ip söküğü gibi geliyordu.

Bu öylesine ince bir çizgiydi ki o çizgiyi bir kez geçtiğiniz zaman kendinizi durduramıyordunuz. İlk akıttığınız kan, ilk aldığınız can. Her şey buna bağlıydı. Ya pişman olup  yaşadığınız vicdan azabıyla teslim oluyordunuz, ya da benim gibi bu güçten hoşlanıp devamını istiyordunuz.

Başta öfke ile başlamıştı her şey. İnsanların egoları yol açmıştı benim bu çizgiyi aşmak istememe. Hayatlarında bir bok başaramamış insanlar güzel bir şey görünce kıskanıp, onu kötülemeye çalışıyordu. Attıkları bu çamurda boğulacaklarını düşünmeden sadece o iğrenç dillerine sahip çıkamıyor ve hakaret etmekten kendilerini alıkoyamıyorlardı. Birinin onları susturması gerekiyordu. Dönüp kendi boktan hayatlarına bakmalarını sağlaması gerekiyordu. Kendi başlarına öz eleştiri yapmaktan bile acizlerdi. Bunu sağlamak da benim görevimdi.

Bu öyle zor bir şey de değildi üstelik. Sanata saygısı olan kimse ortaya çıkmış bir emek ürününe bu şekilde hakaretler edemezdi. Ne sanıyorlardı kendilerini? Ünlü kitap eleştirmeni falan mı? Hoş, onların da kitapları çöp olarak nitelememeleri lazımdı.

Tıpkı Ayşe Erkuş gibi. Ona ulaşmak hiç zor olmamıştı. Bu sayede bu kadar hızlı hareket edebilmiştim. Ne böcek bırakmak gerekiyordu, ne sahte ilan. Öylece kapısına gitmiş, zili çalmıştım. Beni karşısında görünce şaşırsa da nezaketen eve davet etmiş, hatta çay teklifinde bile bulunmuştu. Evet, beni tanıyordu. Tıpkı benim de onu tanıdığım gibi.

Fakat onu öldürmek diğerleri kadar kolay değildi. Mücadeleciydi. Tıpkı Duygu gibi. Ama ondan daha hırslı. Saldırmamı beklemediği halde başına aldığı darbeden sağ kurtulmuştu. Oysa ben bayılacağını ummuştum. Sadece onda uyuşturucu iğneyi kullanmamıştım. Beni kendisine asla o kadar yaklaştırmamıştı çünkü ve asla bana arkasını dönmemişti. Zeki kadındı vesselam. Kitaplığını inceleyip hayranlığımı belirtirken bile temkinliydi. Belki de sezmişti ona zarar vereceğimi, içten içe biliyordu.

Zamanım kısıtlı olduğundan ani bir kararla elime geçen ilk şeyle kafasına vurmuştum. Bu yanlıştı belki ama ciddi bir hata olmamıştı. Birkaç itiş kakışın ardından kalbine darbemi indirebilmiştim. Parmaklarını dövmelemeden önce yere düşen kitabı farkedip kaldırmayı da unutmadım. Bu da bir hataydı belki. Kendime hakim olamamış, polise sağlam bir ipucu bırakmıştım. Yine de beni asla bulamayacaklarından emindim.

Dövmeleme işi bana karşı koyduğu için aceleye gelmişti. Neyseki onun mesajı kısaydı. Sadece üç harf... Hızlıca işimi bitirip kurbanın eşi gelmeden de orayı terkedebilmiştim.

Peki ölmeyi hak etmiş miydi? Elbette, diğerleri kadar o da haketmişti. Tüm kurbanlarım gibiydi o da. Okuduğu şeyi anlamaktan yoksun insanlar internette sırf ego kasmak için atıp tutuyordu. Dediğim gibi birinin buna dur demesi gerekiyordu. Üstelik öyle bir şekilde durdurulmalılardı ki diğerlerine ibreti alem olsun.

Koparılmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin