Kelimelerin Sırrı 27.Bölüm

173 57 14
                                    

Savaş;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Savaş;

Hani kargalar daha bokunu yemeden tabiri vardır ya, sabahın beşinde gözümü bir daha kapamamak üzere açtım. Bir türlü uyku tutmuyordu. Belki de Pınar'dan daha fazla strese sokmuştu bu not beni.

Pınar'ı uyandırmamaya dikkat ederek mutfağa geçtim ve kendime bir kahve yaptım. Kahve demlenesiye kadar da telefonda takılıp güncel haberleri inceledim. Olur da bir yerde kalpsiz bir Cengiz cesedi bulunur falan diyerek. Neyseki basında yeni bir cinayet haberi yoktu. Sadece bizim yakalamaya çalıştığımız dövmeci katil konuşuluyordu. Buna da kısa zamanda bir çözüm bulmalıydık ama pek de hızlı gittiğimiz söylenemezdi.

İç çekerek kahvemi elime aldım ve salona geçtim. Bugünü planlamak için beynimi zorladım. Gün kısaydı ve yapacağım çok iş vardı. Önce merkeze uğrayacak Burhan'a araştırması için şu notu verecek, oradan daire bakmaya geçecektim. Eğer güvenli olduğuna inanırsam sonrasında kiralama işlemlerine girişecek, öğleden sonra da şu yazarın eski eşine uğrayacaktım. Tabii tüm bu süreçte yanımda Pınar'ı da sürükleyeceğim için daha dikkatli olmak zorundaydım. Bu da zamanımı daha da kısıtlı hale getirecekti. Etrafı bir inceliyorsam iki kez inceleyecektim. Yine de Pınar'ı güvenemediğim biriyle bırakmaktansa gerekirse üç kez etrafı gözlemlemeye razıydım.

Yine derin bir iç çekip saate baktım. Henüz 6 bile olmamıştı. Biten kahve fincanını mutfağa bırakıp banyoya gittim. Yatakodasındakine bilerek girmedim ki Pınar biraz daha uyuyabilsin. Gece üç kere Pınar'ın sıçramalarıyla uyanmıştık. Bölük pörçük olan uykusunu biraz olsun almasını istediğim için sessizce duş alıp temiz kıyafetler almak üzere parmak ucunda yatakodasına girdim. Pınar da uyanmış duşa girmek için hazırlanıyordu.

"Günaydın güzelim, erkencisin?" Diyerek dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum.

"Uyku tutmadı. Gece seni de sürekli uyandırdığım için üzgünüm."

"Bunu konuşmuştuk Pınar'ım, sen iyi ol ben tüm gece de uyumam. Seni oyalamayayım, hazırlanıp kahvaltıyı dışarda hallederiz. Bugün tüm gün benimlesin biliyorsun ki."

Kafa sallayıp banyoya girdiğinde ben de üzerimi giyinip salona geçtim. Pınar yarım saatin ardından tepede topladığı salaş topuzu ve solgun yüzüyle karşımdaydı. Üzerine rahat bir şeyler giymiş, üşümemek için uzun bir hırka alıp kapıya yönelmişti. Ben de peşine takıldım ve hemen iki sokak ötemizdeki pastaneye gittik.
Birer çay ve simit ile kahvaltıyı aradan çıkarıp merkeze gittik.

Arabadan indiğimde etrafı dikkatlice inceleyip merkezin kapısından öyle girdim. Pınar da hemen bir adım ötemden girmiş, Burhan'ın yanına varana kadar tek kelime etmemişti.

Burhan'ı ofiste masa başında bulduk. Uyukluyordu. Ben girdiğim gibi sıçrayarak telefonu eline aldı. Uyukladığını görmediğimi sanıyordu herhalde. Dangalak.

Beni görünce rahat bir nefes alıp "Oh siz miydiniz, ben de Polat Amir geldi sandım. Notu getirdiniz mi?"

Kafa sallayıp cebime dikkatlice yerleştirdiğim notu uzattım. Şeffaf poşete koyduğum notu aldı. Pınar da elindeki kutuyu uzatınca ona bakıp dudaklarını birbirine kenetledi.

Koparılmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin