Koparılmış Kalpler 45

2.1K 1.1K 71
                                    

İyi okumalaaaar dedektifler 💐

Savaş;

Katilin peşinde dolanmak benim için riskliydi artık. Sonuçta bu dava bende değildi ve onunla ilgili bir araştırma yapmamam bekleniyordu. Yine de mezarlığa gidecektim. Nasılsa Pınar ile olan ilişkim bilinen bir şeydi ve ona orada destek olmak için bulunduğumu düşüneceklerdi.

Araç trafiğe takıldığında elime telefonu alıp Bergüzar'a mesaj attım. Kız kardeşimi görmek istediğimi, bana bir buluşma tarihi ve yeri vermesini yazdım. Hemen cevaplamayacağını bildiğimden telefonu yan koltuğa attığımda trafiğe sövmeye başlamıştım.

Neyseki uzun bir bekleyiş olmadı ve trafik yavaşça akmaya başladı. Yanımdan hızla geçip giden arabaları görünce iç çekip, araçları sollamamaya çalışarak kendi şeridimde devam ediyordum.

Arabanın içinde radyo dışında yükselen melodiyi fark edince, gözlerimi yoldan ayırmadan telefonu elime aldım. Ekrandaki isme hızlı bir göz atıp hoparlöre verdim.

''Savaş, Pınar'ı hastaneye kaldırdık.'' dedi Buse'nin tedirgin sesi.

''Ne oldu?''

Panik dalgası yavaşça kanıma karışmaya başlıyordu. Ellerimle direksiyonu daha sıkı kavradım. Alacağım yanıta dikkat kesilmiş, diğer tüm sesleri beynim yok saymıştı. Buse hızlı hızlı anlatmaya başladı.

''Pınar ile annesinin evinde buluşacaktım, hâli iyi değil biliyorsun. O gudubet kadın Pınar'ın kanını daha da emmeden yanına ulaşmak istedim. Geç de kalmamıştım aslında. Ama oraya gittiğimde Pınar ruh gibiydi. Yüzü bembeyaz kesilmiş, zangır zangır titreyerek Selim'in adını sayıklayıp duruyordu. Hızla ayağa kalkınca da tansiyonu düştü sanırım. Yere yığıldı.''

''Şimdi nasıl peki?''

İçimden sövmeye başlamıştım. Böyle bir şey olacağını önceden kestirmiş olmam gerekiyordu. Sırf babası ile ilgili gerçekleri dile getirmemek için yanında durmak istememiştim. Bilmem gerekirdi. Ben zorlamasam bu kadının aç, susuz ortalıkta gezineceğini tahmin etmem gerekirdi!

Buse isyankâr ses tonuyla kendimi suçlamamı böldü.

''Nasıl bilmiyorum. Doktorlar onu görmeme izin vermedi. Durumunun stabil olduğunu söylüyorlar sadece. Şimdi kadın doğum uzmanını bekliyoruz. Bebeği kontrol edecekler.''

''Konum at, geliyorum.'' diyerek telefonu kapattım. İkisinin de iyi olmasını umuyordum. Pınar'ın bir kayıp daha kaldıracak gücü yoktu. Kimsenin olmazdı ki.

Telefonuma gelen adrese tıklayıp çok uzakta olmamasına şükrederek hemen ilerideki göbekten döndüm. Paniklemiştim. Ellerim direksiyonda titreyip duruyordu. Sımsıkı kavradım ve gözlerimi yoldan ayırmadan gazı kökledim.

Hastaneye vardığım gibi danışmadan oda numarasını öğrendim ve Pınar'ın odasının kapısına koştum. Buse koridorda bir yukarı bir aşağı dolanıp duruyordu. Beni görünce olduğu yerde çakılı kaldı. Gözleri ıslaktı. Panikle yanına gittim. Duyacaklarıma kendimi hazırlamaya çalışıyordum.

"Buse durum ne?" dediğimde gözleri aydınlanır gibi oldu. Bir anda yüzüne renk gelmişti sanki.

''Savaş! Nihayet buradasın. Gel belki sana içeri girmen için izin verirler. Bebeğin babası olduğunu söyle.'' dedi heyecanla. Cevap vermedim. Veremedim. İçimde bebeğin babası olma düşüncesini çok kolay benimsemiştim ama şimdi ağır geliyordu. Benim babalığım bebek riske girene kadardı belki de. Ufacık bir aksilikte paramparça olmuştum. Güçlü durmak zorundaydım bir baba gibi ama şu an tek önceliğim Pınar'dı. Bebek sonra geliyordu ve bu benim gerçekten bir baba olduğumu, babalığı gerçekten benimsediğimi göstermiyordu. Belki de hazır değildim. Babalık hiçbir zaman bana göre olmamıştı.

Koparılmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin