Herkesin gerçekten kendince büyük küçük derdi oluyordu. Mesela Arzu Abla'nın oğlunun ameliyat olduğunu bilmiyordum ya da Melek Teyze'nin işten ayrılmak zorunda olduğunu... Bu tarz şeyler beni üzüyordu. Aynı çatı altında olduğumuz insanlardan haberimizin olmaması kötüydü. Bir yandan da bu kadar kalabalık bir evdeyken aslında bu normaldi.

Baran'a, eve geldiğinde beni aramasını yazdığım için telefonum çalar çalmaz ayağa kalkıp tatlıları dilimledim. Anneme, babama, Baran'a ve hiç istemesem de abime tatlı dilimledim. Babaannem ve dedem için de bir dilim koydum. Onlar fazla yememeliydi.

Tepsiyi alıp yukarı çıktığımda az kalsın kuzenlerimin saldırısına uğrayacaktım. Allah'tan abim boğazına her şeyden daha düşkündü de beni tepsiyle görünce herkesi kovmuştu yanımdan.

"Hoşt! Hoşt lan! Abisinin gülü geliyor."

"Tatlı yaptım!"

"Allaaaah!" dedi Baran neşeyle yüzüme bakarken.

Abim bana bakıp sırıttı.
"Arada işe yarıyorsun vitaminsiz."

"Kes ya!"

"Bok gibi olmuştur kesin."

"Yeme o zaman."

"Yok yiyeceğim."

"Yemeyeceksin!"

"Sormadım ki." deyip tepsiyi elimden aldı.

"Sen tatlı mı yaptın bize yani?" dedi Baran imayla.

"Tatlı yaptım, size."

"Tatlı yapan ellerini yerim." Kısık bir sesle konuştuğunda abim Baran'a baktı. Normalde biliyordu Baran'ın benimle böyle konuştuğunu ama son zamanlarda her şeye dikkat eder olmuştu. Ya anlıyordu ya bir şeyler hissediyordu ya da biz gerginlikten kafayı yemiştik.

Aslında tatlımdan diğerlerine de vermek isterdim ama zaten mutfaktakiler bugün için tatlı çıkarmıştı. Hem herkese yapmaya kalksam herhalde beş inek sağmam gerekirdi sadece sütü için.

Avluya oturup beraber tatlı yedik. Baran tatlıyı çok sevmesine rağmen sık sık yemeyi unutup bana bakıyordu.

"Eh, idare eder. Değil mi kardeşim? Böyle hani on üzerinden ikisi var."

Baran bana bakıp sırıttı.
"Yaaani. Üç, dört falan."

"Sizden gerçekten nefret ediyorum ama ya!" dedim sitemle.

Şu an sadece Baran'la baş başa kalmak istiyordum ama abimle yapışık ikiz gibi olduklarını unutuyordum arada.

Üçümüz fazlasıyla uzun bir süre oturduk. Sonra abim Baran'ın aklına girip onu çarşıya peşinde sürükledi. Halbuki eve daha yeni gelmişlerdi. Baran da hayır dese diyecek durumda olmadığından mecburen gidiyordu. Yine de sinirim bozulmuştu. Ben sevgilime o kadar özenip en sevdiği tatlıyı yapıyordum ama özel iki an yaşayamıyorduk.

Odama geçip şarkı dinleyerek öylesine uzanırken en son Baran'a tatlı yaparkenki halimizle şimdiyi kıyasladığımda gülmeden edemedim. Hayat gerçekten çok trajikomikti.

Kendi halimde takılarak oyalandığım birkaç saatin ardından yemek saatinin yaklaştığını bilerek kulaklığımı indirdim ve dolabın karşısına geçip kıyafet çıkardım akşam için. Tam ben kıyafetlerimi çıkarırken odamın kapısında ses duydum ve ardından Baran mahçup ve heyecanlı bir ifadeyle odama girdi.

"Geleyim mi güzelim?"

"Gelme sevimsiz şey, git çarşıya sen."

Nazende (bxb)Where stories live. Discover now