BÖLÜM 16

6.2K 400 75
                                    

Koyu renk kumlarda oturarak, bacağıma yapışan kumlara bakıyordum. "Sky!" çığlığı beynime kafamı kaldırma emri verirken elimin tersiyle hala akan göz yaşlarımı sildim ve kafamı kaldırdım. Bana destek çıkan az önce konuştuğum kız pembe mayosu ile suya atladığında birkaç göz yaşı damlası daha göz pınarlarımdan aşağı doğru harekete geçti.

Çocukluk arkadaşım Daniel'ın bana yapmadığını bu yeni tanıştığım kızın yapması canımı yakıyordu. İçimden bir ses git ve Sarah'ı kafa üstü kayalıklara doğru at diyordu. Derin bir nefes aldım. Eğer birini öldüreceksem bu hakkımı kesinlikle değmeyen biri için harcamayacaktım.Sonuçta hapishaneye girmeme bile değmezdi sürtük.

Daha da yakından gelen "Sky!" sesi ile denize bakmama rağmen fark etmediğim kız "İyi misin?" dedi.

Sudan çıktığında vücudu titriyordu. Kafamı halsizce onaylar biçimde salladığımda elini uzattı ve bana destek verici bir şekilde gülümsedi. Elini tutarak ayağa kalktım ve çokta içten olamayan bir gülümseme ile ona baktım.

"Christian buraya bizi almaya gelecek. Sarah'a söylediği hakaretleri duymalıydın." Hızlı konuştuğundan, bir süre bekledi ve derin bir nefes aldı. "Senin peşinden atlayacaktı ama ben ona arabayı getirmesini söyledim. Yoksa suya atlarken Sarah'ı da peşinden kayalıklara atabilirdi."

Bu kızı sevdiğimi farkettim. "Şey ismin neydi?" dediğimde "Ah çok konuşuyorum ama daha ismimi bile söylememişim. Ben Abby. " dedi. Gülümseyip önüme döndüm.

Ani bir fren sesiyle irkilerek geri adım attığımda kafamı sesin geldiği yere çevirdim ve Christian'ı gördüm.

Elindeki havlu ile bana doğru gelirken sinirden kıpkırmızıydı. Köşeli yüzü iyice keskinleşmiş miydi yoksa bana mı öyle geliyordu bilmiyordum ama yüzüne dokunursam parmağıma batıp kanatacakmış gibi bir his uyandırıyordu.

Elindeki havluyu alıp üşüdüğümü yeni fark ettiğim buz kesmiş vücuduma sardığımda, Christian Abby'e baş selamı verdi ve elini belime koydu. Vücudumun aksine sıcak olan eli beni ürpertirken tuhaf hareketler yapmamak için derin bir nefes aldım. Arabaya doğru yürürken kendime daha fazla engel olamadan arkamı döndüm ve kayalıkların tepesine baktım.

Mavi saçları bu mesafeden görüyordum. Ne bekliyordum ki? Daniel bana korkunç şeyler söylemişti ve bunların ne kadar acıtacağını umursamadığını biliyordum. Çünkü zaten onları canımı acıtmak için söylemişti. Ve başarmıştı da zaten.

*

Chris bütün yolculuk boyunca beni konuşturmaya çalışıp durmuştu. Ona iyi olduğumu inandırmak için çok efor sarfetmek zorunda kaldım çünkü iyi değildim. Ve yalan söylemeyi de beceremiyordum.

Arabadan inip anahtarı çantamdan çıkardım ve omzumun üzerinden arkaya baktım. O hala orada durmuş içeri girmemi bekliyordu. Kendi kendime sırıttım ve anahtarı deliğe soktuktan sonra ses çıkarmamaya özen göstererek çevirdim.

Kapıyı yavaşça açıp içeri girdiğimde evin sessizliği beni rahatlatırken büyükannem yorgun olduğu için şanslıydım. Dün gece benimle uğraşmaktan geç yatmış ve çok yorulmuştu. Normalde bu saate kadar bin kere kalkması gerekiyordu çünkü. Ve eğer şu an uyanık olsaydı bu korkunç tipimle ona ne açıklama yapacağımı bile bilmiyordum.

Yorgun olmasına dua edeceğime, sorumsuzluğum için kendime kızmamı söyleyen iç sesime hak verdim.

Merdivenlerden çıktım ve odama girdim. Büyükannemi bugünlerde çok üzmüş ve endişelendirmiştim ve bu yeterince vicdan azabı çekmemi sağlıyordu. Kendi kendime acımayı ve kızmayı biraz sonraya erteledikten sonra arabada üzerime geçirdiğim kıyafetleri ve montu çıkarıp kirli sepete attım. Suyu açıp kendimi banyoya attığımda titrediğimi yeni farkediyordum.Gerçekten üşümüştüm ve hala üşüyordum. Utanmasam dişlerim birbirine çarpacaktı titremekten.

RENKSİZ(Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin