ÖZEL BÖLÜM

388 24 18
                                    

Ben aşk nedir bilmem, eski kafalıyım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ben aşk nedir bilmem, eski kafalıyım. Bir seni bilirim... Bir de adın geçince sıkışan kalbimi.

-Atilla İlhan

🥀

 

 

25 Aralık gecesi, İstanbul

Aynanın karşısında on üçüncü defa çözdü, bir türlü beceremediği kravatını. Bir kez daha denemek üzere en başından tekrar bağlamaya çalıştı iki ucunu. Aynanın karşısında olmasına rağmen bakışları yüzüne uğramıyordu. Kızarmış gözleri, uykusuzluktan kararmış göz altları, uzamış ve birine girmiş sakalları, en son askerdeyken üçe vurduğu kısacık saçlarını görmek istemiyordu. Pek de iç açıcı değildi, görünüşü. Sevdiği kadın habersizce çekip gideli dört gün oluyordu. Evinin her bir köşesinde anıları hatırına geldiği için karakolda kalıyordu, zaten geceleri uyuduğu yoktu.

Günlerce uyumuyor, daha sonra gündüz iş başında en olmadık yerlerde küt diye gidiyordu. En son bu sabah cinayet şubeden gelen ekiple bulunduğu toplantı esnasında kafayı masaya vurup uyuyakalmış, amiri ise başka şubeden gelen meslektaşlarının önünde ter dökmüşse de kimseye dokundurtmamıştı.

Uyurken, uyanık hâlinden daha çekilir olduğu bir gerçekti. Bütün Emniyet, komiserlerinin esip gürleyişleri karşısında ecel terleri döküyordu. Fırçasını yemeyen tek kişi kalmamıştı. Hepsi izine çıkmasını dört gözle beklerken, evine uğramamak için karakolda yatıp kalkması hepsine büyük bir sürpriz olmuştu.

Tek çareleri onun bulunduğu alandan kaçmaktı.

Dört gündür gelmediği evine bir pastayla gelmişti bu gece. Bugün, önce terk edip acı çektirdiği, daha sonra da bir karma yaşayarak terk edilip kıvrandırıldığı kadının doğum günüydü. Yıllar sonra birinin doğum gününü kutluyordu. Kendi doğum günlerini kutlamazdı, önemi yoktu. Gereksiz buluyordu. Ailesinin doğum günlerinde de hediye göndermekten öteye geçmiyordu, herkes alışkındı onun hâline.

Yıllar sonra ilk kez bir doğum günü kutlayacaktı. O kişi yanında olmasa bile önemi yoktu. Bugün canından can alan, yarası olan kadının doğduğu gündü.

Kravatı bağlamak için sağdan geçirip üste attı, soldan geçirip alttan aldı, olmayınca parçalamaya kalkıştı, sonra savurup ileri fırlattı.

Küfür bile etmedi. Dudakları bir mıknatıs gibi birbirine mıhlanmıştı. Ayıracak hâli yoktu, küfür edemedi. İçinden etti.

Beyaz gömleğinin üzerine özenle ceketini giyindi. Yakalarını düzeltti. Odadan çıkacakken uzun zamandır dokunmadığı parfüm şişesine takıldı gözleri. Uzanıp iki fıs sıktı boynuna.

İ H T İ Z A RWhere stories live. Discover now