33| Gönlüm sende kaldı; Yaraları ise bende...

347 36 137
                                    

Memories That Cannot Be ErasedAether - Catharsis

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Memories That Cannot Be Erased
Aether - Catharsis

🥀

'Sensiz nasıl uyuyabilirim, yokluğun kabustan ibaretken...'

...

 

 

 

Yazardan...

 

Sevmekten kolay kolay vazgeçilemediğini iliklerine kadar hissediyordu, Gürkan. İlk kez daha iyi anlamıştı, bu gece.

Hayatından, arkadaşlarından, ailesinden, sağlığından, uykularından yoksun kalıp aylarca üzerinde çalıştığı davanın, tüm sırlarına kendisinden önce erişmesine rağmen sessiz kalan kadın, yaralı olan kanatlarını kopartmıştı kökünden. En çok ona güvenip, her şeyi ilk ona anlatmışken; sadece onun yanında acısını yaşayıp, gözyaşlarını bir ondan sakınmamışken; onun her şeyi bile bile yanında sessiz kalışını sindiremiyordu. Öylesine şiddetle sarsılmıştı ki, evi üzerine yıkılmıştı. Kopartılan kanatlarının acısı hâlâ kıvrandırıyordu.

Öfkesi, hayal kırıklığı, acısı, kızgınlığı, kırgınlığı ve ümitsizliğine rağmen her şeyi yapabilecek potansiyele sahipken bile, canını yakan kadının yağan karın altında kalmasına razı gelememişti, gönlü el vermemişti o soğukta beklemesine. Öfkesi onu eve almaya müsaade etmemiş, kızgınlığı ona balkondan kendi montunu atmaya izin vermemişti. Yaraları, gururundan ödün vermezken onu buradan götürecek birilerini çağırmakta bulmuştu çareyi.

Sokakta rahatsızlık vermesinden şikayetçi olma bahanesiyle polis arkadaşlarının onu buradan götürmesini sağlamıştı. Oysa ne çok isterdi, sabaha kadar rahatsız etmesini.

Sevmek her şeye rağmen kıyamamakmış meğer, bunun bilincinde olsa da otuzunda yaşayarak tecrübe edinmişti. İlk kez sevmemişti, kendi nezdinde. Ahu’ya yıllarca verdiği değerin sevgiden öteye geçmediğini, onu kendi içinde bitirirken bu denli zorlanmadığını; ancak şimdi birkaç ay içinde tutuklu kaldığı kadını düşünmeden duramadığında anladı aradaki farkı. Biri alışkanlık olmuştu onun için; diğeriyse uçsuz bucaksız bir okyanusta boğulurken nefes olmuştu... Zahra’ya olan hislerinin en derinlere işlediğini biliyordu bilmesine ama şimdi daha net hissediyordu.

Bundandır ki bir gece de iki cenaze kalkıyordu içinde.

Televizyonun karşısında, yerde oturuyordu dakikalardır. Ayaklarını dermansızca öne uzatmış, sırtını koltuğun kenarına yaslamıştı. Omuzları çökmüştü, yükü ağırlaşmış misali. Yeşil gözleri bayıktı, her an kapanacakmış gibi. Göz kapakları dâhi ağırlaşmıştı. Üzerinden tır geçmiş gibi yorgunca hareketsiz kalmıştı. Evin tüm ışıkları kapalı, bir tek televizyon ekranı açıktı. Haber kanallarından birindeydi, babasının adını kaç defa işitti kulakları, bilmiyordu. Tarçın ise her şeyi hissedercesine bacağının yanına çöküp, mahzun bakışlarla sadece babasına bakıyordu. Ara ara çıkarttığı hüzünlü uğuldayışları karşılıksız kalmıştı her seferinde.

İ H T İ Z A RWhere stories live. Discover now