❝Sen bana sadece ihanet etmedin, sen aldattın da aynı zamanda. Katlettin duygularımı, kirlettin yaşanmışlıkları. Çizmişsin sen benim üzerimi; Ben ise herkesin üstünü, bir tek senin altını çizmiştim oysa ki...❞
#gençkurgu
...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yasir Miy - Bile Bile Sezen Aksu- Bir çocuk sevdim Tuğkan-Yalnızlığın ezgisi
🥀
Tavandaki sabit gölgenin üzerinde gezinen gözlerimi, ağır ağır kırpıştırmayı sonlandırarak başımı çevirdim ve etrafa bakındım. Hastane odalarından birinde, hasta yatağının üzerindeydim.
Gözlerimi açalı birkaç saniye olmuştu ve uyandığım birkaç saniyede aklım, sanki yitirdiğim dakikaları telafi edip canımı daha da çok yakmak istercesine tüm acı düşünceleri, ağır sahneleri tek tek zihnime doldurdu. Bir film şeridi gibi akıp giden anlar zihnimde sahne aldı, başrollerinde bizim bulunduğumuz kareler kanla kaplandı ve en sonunda kararan gözlerim perdenin kapanmasını sağladı. Sahne kan koktu, perdeler karanlığa boğdu.
Uzandığım yatakta bir anda doğrulmaya kalkıştığımda, vücudumun her yeri acıyla kaplandı. Sanki gece boyu dayak yemişim gibi bedenimde şiddetli ağrılar baş gösterdi. Dayak yediğimden değildi bu acı, dayak yiyen birinin acısına katlanamayışımla bedenime nükseden stresin benden acısını çıkartma şekliydi. Darbeler benim değil de Alparslan'ın bedenine inmişti belki, ama onun hissettiği acı benim yüreğimde hissedilmişti. Her ikimizde bu gece ağır yaralar almıştık. O dıştan kanamıştı, ben ise içten...
Ağrılarımın azalması için birkaç dakika oturduğum yerde hareketsizce beklerken gözlerim karanlık odadaki zayıf ışığın kaynağına gitti. Baş ucumda bulunan, odanın sadece bir kısmını aydınlatan sarı loş aydınlatıcı, masanın üzerinde bulunan eşyaların gölgesini tavana resmetmişti. Gözlerimi açtığım an göz göze geldiğim gölgelerdi.
Çok konuşup bağırmışım gibi acıyan boğazımı yutkunarak yumuşatırken gözlerimi yavaşça ellerime indirdim. Kan lekelerinden arınmıştı. Geriye sadece yere düştüğüm sırada eti soyularak kanlanan avuç içlerimde oluşmuş yara izleri kalmıştı.
O hâlde burnuma dolan hastane kokusunun yanında yoğun hissettiğim kan kokusu neyin nesiydi? Neden içimi parçalayan, ruhumu yakıp yıkan o anda hissettiğim yoğun korku hâli, hâlâ üzerimde etkisini yitirmemişti?
Dışarı verdiğim nefes titrekçe çıktığı sırada Alparslan'ın durumunu öğrenmek için hızlı bir şekilde üzerimdeki ince çarşaftan kurtularak yan döndüğüm yataktan ayaklarımı sarkıttım. Ancak yataktan inemedim, karşı yatakta uzanan ve burada görmeyi beklemediğim bedeni fark ederek duraksadım.
Cenin pozisyonunda iki büklüm olmuş bedeniyle bana dönük bir şekilde uyuyan çocuğa birkaç saniye şaşkınca bakınırken o derin nefesler alıp vererek uykusuna kaldığı yerden devam etti. Uzamış saçları dağılmıştı. Kollarını birbirine bağlamış, ayakkabılarını yatağı kirletmemek için çıkartmıştı. Siyah sırt çantası ayak ucundaydı. Cenin pozisyonunda yatmasının etkisiyle benim iki katım olan çocuk şimdi karşımda ufacık kalmıştı.