"Kardeşim şuna baksana bir, ne diyor bu?"

Sanırım alıcıyla ilgili olan bir konuşmaydı. Baran mesajları okurken abim benim kafama vurdu hafifçe.

"Senden n'aber lan itilmiş?"

"Sensin itilmiş, çek elini!"

"Bağırma sıkarım gırtlağını."

Eliyle çenemden tutup yanaklarımı sıktı.

"Karaca öğle yemeği yemedin." dedi Baran mesajlara bakarken. Yemek vakitlerimi benden iyi takip ediyordu. "Beraber gidelim. Sen yedin mi?"

Abim başını salladı.

"Sen aç durmazsın zaten o saate kadar." dedi.

"Durulur mu amına koyayım?" Eliyle göbeğini sıkıştırdı. Çok hafif göbeği vardı ama kötü değil hatta tatlı duruyordu. "Baksana öküz gibi oldum zaten."

Baran, abimle aynı kiloda olsa bile abim gibi durmuyordu. Abime göre omuzları biraz daha genişti. Abimin daha dikdörtgensel vücudu varken Baran'ın sırtı daha genişti beline göre.

Göbeğini sıktım.
"Oyy göbeğine kurban olayım senin." diye sevdim.

Abim çenemden tutup alnımdan öptü.
"Abisinin bir tanesi."

Baran usulca başını kaldırıp bize baktığında bakmasının sebebinin abimle aramızdaki ilişkinin devamlılığına olan korkusundandı. İlk kez ben de vicdan azabı çekmiştim. Abimden ister istemez büyük ya da küçük bir şeyler saklardım ancak bu çok farklıydı. Bir anda burnumun ucu yandı. Ona yalan söylemek zorunda olduğumuz için kendimi çok kötü hissettim. Bu benim için garipti çünkü hiçbir zaman bu konudan dolayı kötü hissedeceğimi düşünmezdim.

Bir yandan da Baran'a çok üzülmüştüm. Ben bile ilk kez kendimi kötü hissetmişken o bu hislerle nasıl yaşamıştı kestiremiyordum. İnsan bir yerden sonra gerçekten bu vicdan azabından intihar edebilirdi.

Baran'la birlikte ofisten çıkıp bir restoranta oturduk. Yemeğimizi söyledikten sonra dirseklerimi masaya yaslayarak çenemi kaldırdım.

"Okul açılıyor."

"Son 1 yıl. O da zaten stajda geçecek. Gerçi bu sene de senin staj senendi değil mi?"

"Evet ama bu sene daha farklı olacak. Yani daha ağırlıklı staj. Ay cümle kuramadım." Durdum. "Daha çok stajda olacağım demek istedim."

Güldü.
"Nerede yapacaksın stajını?"

"Faruk Abi'nin yanında yapacağım. Görürsünüz ona rakibim ben."

"Senin rakibin yok, senin kulvarında kimse yok. En iyisi sensin." dedi Baran gülümseyerek. Abartması hafif dalga geçmesindendi ama aslında beni yüreklendirmek için söylemişti bu yüzden küçük bir kahkaha atıp masanın üstünde duran parmaklarına parmaklarımı sürttüm. Etrafta çok fazla tanıdık vardı bu yüzden şimdilik ellerini istediğim gibi tutamıyordum.

"Bu daha çok birbirimizi göreceğiz demek oluyor." Öyle keyifli söylemişti ki...

"Evet! Okulu zaten seviyorum ama ilk kez bu kadar hevesle istiyorum açılmasını. Ama... Faruk Abi her zaman sizinle çalışmıyor ki."

"Olsun. Benim seni gördüğüm her dakika önemli."

Yanaklarım ısınırken gözlerimi kaçırmamak için kendimi zorladım. Baran'ın zaten güzel sözleri hep vardı ama bunları bu kadar sık işitmek kalp ritmime pek iyi gelmiyordu. Her seferinde heyecandan bayılacak gibi oluyordum. Bu kadar güzel şeyler söyleyebiliyor olması ve bunların hepsini içinden gelerek, istediğimiz duygularla anlatıyor olmamız çok farklıydı.

Nazende (bxb)Where stories live. Discover now