Odada Kilitli

836 116 36
                                    

İyi okumalar.

.
.
.
.

Enseme değen soğuk hava ile hemen arkama döndüm.

Arkama döndüğüm gibi Taehyung'un kıpkırmızı ve öfkeyle ateş saçan gözleri gözlerimle buluşmuştu. Olurdu ya av ile avcının arasında geçen bakışma... İşte bizimki de oydu.

İşte şimdi sıçtın Jungkook. Hem de çok pis sıçtın. Taehyung bu sefer beni kesinlikle öldürecekti. Bir kere bile acımadan ve merhamet göstermeden beni yerdi.

"Bir adım atarak bana yaklaştı ve ellerini saçlarıma geçirerek beni çekiştirdi. Saçlarımdan tutarak beni odadan çıkardı ve onun yatak odası olduğunu düşündüğüm yere götürerek beni içeri soktu. Bir hışımla beni ittirdiğinde yere düştüm ve çenemi yere çarptım.

İçeri girip kapıyı kilitledi ve bana döndü.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen!? Sana oraya girmenin yasak olduğunu söylediğimi sanıyordum? Canına mı susadın oğlum sen!? İlla geberteyim mi seni, bunu mu istiyorsun yani!?"

Yanıma gelip eğildi ve saçlarımdan tutarak başımı kaldırdı.

"CEVAP VER!"

Yüzüne dahi bakamıyordum ne konuşması? Haklıydı. Beni uyarmıştı ama ben onu dinlememiştim.

"Kim Taehyung beyefendiciğim... b-ben..."

"NE SEN JUNGKOOK? İYİ DAVRANIYORUM SANA AMA SEN ONDAN BİLE ANLAMIYORSUN!"

Dudaklarımı ısırıp başımı eğdim.

"Haklısınız. Özür dilerim."

Başımı bırakıp sinirle soludu ve kalkıp ellerini saçlarına geçirdi.

"Ne yapayım ben sana şimdi? Öldüresiye mi döveyim ne istiyorsun Jungkook!?"

"Yapmayın lütfen. Yemin ederim bir daha sözünüzden çıkmayacağım. Lütfen."

"Nereden güveneceğim sana? Garantisi var mı?"

Doğrulup yanına gittim ve kollarımı bacağına dolayıp bacağına sarıldım.

"İnanın bana. Gerçekten yapmayacağım. Hatta odamdan bile çıkmayacağım. Kıymayın bana ne olur. Merhamet edin."

Eğilip elini çeneme koyarak parmaklarıyla çenemi sıktı. Canım acıyınca gözlerim doldu ve yaşlar akmaya başladı.

"O lanet çeneni kırmamı istemiyorsan bir daha yapmazsın zaten. Hele bir daha kurallara uymadığını göreyim Jungkook o zaman mezarını kazmaya başlayacağım. Bu iki etti, üçüncüsünde acımam."

Başımı sallayıp bir anda kollarımı boynuna doladım.

"Çok özür dilerim. Sizi kızdırmak istememiştim."

Bir süre hiçbir şey yapmadı ama daha sonra ellerini belimde hissettim. Gözlerimi kocaman açıp ona baktım.

Elleriyle yanaklarıma süzülen yaşları sildi ve ayağa kalktı.

"Yine de bir cezayı hak ettin. Bir hafta odanda kilitli kalacaksın. Şükret ki Yoongi ile değilsin."

"Nasıl isterseniz öyle olsun."

Gülümsedi.

Kalkıp yanına gittim ve onunla beraber odadan çıktım.

Benim odama doğru yürürken ikimizde sessizdik. Ben hâlâ bana sarılmış olmasının şokunu üzerimden atamamıştım. Sanki kolları hâlâ belimdeydi. Neden bilmiyorum ama bu küçük an bile benim karnımda kelebekler uçurmuştu sanki.

Yoksa... Yok canım. Beni buraya esir eden biriye hemde. Mümkün değil. Yok yok o değil. Olamaz.

"Ne düşünüyorsun?"

"Efendim? Ha... şey, hiç bir şey. Bir şey düşünmüyorum."

"Sana bir şey itiraf edeyim mi Jeon?"

Merakla ona baktığımda güldü ve önüne döndü.

"İlk geldiğinde sana cehennemi yaşatmak istemiştim ama bunun için fazla saf ve salak olduğunu fark ettim. O yüzden vazgeçtim."

Sağ ol ya gerçekten. O kadar iyisin ki. Ay yok ben bu öküze âşık falan değilim. İlk insan görse telif atacak.

Tövbe tamam o kadar değil. Tanrı var çok yakışıklı ama bu karakterini mükemmel yapmaz.

Ama düzeliyor gibi sanki. İlk geldiğim zamanlardaki kadar kötü değildi. Bana sarılmıştı...

Odaya geldiğimizde içeri girdim ve Taehyung'un kapıyı kapatıp kilitlemesiyle derin bir nefes verip odama göz gezdirdim.

Taehyung'un odası daha güzeldi. Kesinlikle şu an çok kıskanmıştım.

Kapı kilidi tekrar açıldığında Taehyung elinde bir yığın kitapla geri gelince şaşkınca ona baktım.

Ne oluyor? İçine iyilik perisi mi girmişti acaba? Bana kitap getirmesi normal miydi?

"Al, bir hafta boyunca okursun artık. Birkaç tıp kitabı da var içinde, çalışmana yardımcı olur."

Kitapları yerleştirip gitti. Ben de kitap yığınının yanına gidip en üstteki kitabı aldım ve kitabı açıp göz gezdirdim.

Bunlar bizim kütüphanede bile bulamayacağım türden kitaplardandı. Çok eski olduğu belliydi. Bu gerçekten bir hazine değerindeydi.

Taehyung'un kalesinde eğer eve götürürsem tarihî eser kaçakçılığından hapse girebileceğim bir sürü eşya vardı.

Orta çağ tarzı kesinlikle en çok ona yakışıyordu. Ama biraz ürpertici bir yanı da vardı.

Kitabı kapatıp eski yerine geri koydum ve yatağa ilerledim.

Yatağın üzerinde katlanıp konmuş kıyafetler vardı.

Bu tarz kıyafetlere hâlâ alışamamıştım ve giymek istemiyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu tarz kıyafetlere hâlâ alışamamıştım ve giymek istemiyordum. Dar olması bedenim hakkında duyduğum endişeleri artırıyordu. Üzerimde güzel durmadığına da emindim.

Üzerimi değistirip çıkardığım kıyafetleri dolaba yerleştirdim ve bir kitap alıp yatağa uzandım.

En azından bir hafta boyunca okuyabileceğim hazinelerim vardı.

Taehyung'un bunu düşünmesi bence güzel bir şeydi. Bence artık aramız düzelecekti. Aynı kalede kalıyoruz sonuçta sonsuza kadar birbirimize düşman olacak değiliz herhalde.

Hem Taehyung bana cehennemi yaşatacak biri değildi. Yani ben daha o damarına basmadığımı düşünüyorum. Öyle bir şey olursa zaten bana asla acımazdı. Neden acısın ki? Onun gözünde neydim ben? Hiçbir şey, hiç kimse. Ve öyle de kalacağım büyük ihtimalle.

Ayrıca bana bu kitapları verdiğine göre okula gitmeme izin verirdi herhalde? Boşu boşuna tıp kitabı getirmiş olamazdı bana.

Bir dakika... Tıp okuduğumu nereden biliyordu? Gerçi bu soruyu sormam için aptal olmam gerekirdi. Herhalde bilecek her şeyimi araştırmış olmalıydı.

Başımı iki yana sallayıp derin bir nefes verdim ve elimdeki kitaba geri dönüp okumaya başladım.

Campfire | taekookWhere stories live. Discover now