Yıkanma Günü

857 121 45
                                    

İyi okumalar.

.
.
.
.

Sabah üzerimden bir hışımla çekilen örtü ile uyandırıldım.

"Kalk artık. Öküz müsün de bu saate kadar uyuyorsun?"

Gözlerimi aralayıp kalktığımda Taehyung'u başımın tepesine dikilmiş bana bakarken gördüm.

"Haydi, bugün yıkanma günün. Leş gibi kokuyorsun."

Kaşlarımı çatıp kendimi kokladım. Öyle bir şey yoktu. Yalancı.

Ama dediğini yapmaktan başka çarem yoktu sanırım. Dediği sözden çıkmak benim sonum olurdu.

"Peki."

Yataktan kalkıp elime tutuşturduğu kıyafetleri aldım ve banyoya ilerledim.

"Nereye gidiyorsun?"

"Şey, banyo yapmak isteyen her insanın gittiği yere."

"Orayı kullanmayacaksın."

"Neden?"

Kaşlarını çatarak bana yaklaştı.

"Sen kimsin de beni sorgulama hakkını kendinde görüyorsun?"

Ağlamamak için dudaklarımı ısırdım ve başımı eğdim.

"Orada yıkanmayacaksın dediysem yıkanmayacaksın. Bitti. Yürü."

Beni sırtımdan itekleyerek odadan çıkardı. Kalenin koridorlarında yürürken ikimizde konuşmuyorduk.

Yürürken bir odanın önünden geçmiştik ve oda dikkatimi çekmişti. Odanın kapısı hafif aralıktı ve içeriden mor bir ışık hüzmesi dışarıya süzülüyordu.

Taehyung oraya baktığımı görünce başımı çevirip önüme bakmamı sağladı ve beni itti.

"Yürü hadi. Aklından geçeni de sakın yapayım deme."

Vampirler akıl okuyabiliyor muydu? Ben okuyamıyor diye biliyordum.

"Akıl okuyabiliyor musunuz Bay Kim Taehyung?"

"Hayır ama senin aklını okumak basit. Meraklı bir fare olduğun için oraya girmek istediğini tahmin edebiliyorum."

"Hiçte bile onu düşünmüyordum."

Kesinlikle onu düşünüyordum. Özellikle o ışığın nereden geldiğini çok merak ediyordum.

Kaleden çıkarken Taehyung bir şemsiye açtı ve üstünde tutup beni yürütmeye devam etti.

Güneşte kalsın da cayır cayır yansın.

Ay tövbeler olsun ben beddua etmem kimseye. Tamam yanmasın. Ama çok az kolu falan yanabilir bence. Ne diyorum ya ben?

Giderek kaleden uzaklaşıyorduk. Şüphelenmeye başlamıştım alt tarafı yıkanmak için neden bu kadar uzağa gitmemiz gerekiyordu?

Ormanın içine girdiğimizde Taehyung bizi bir şelalenin yanına getirdi. Etraf küçük ağaçlarla kaplıydı ve ortasında da minik bir gölet vardı. Şelale suyunu buraya akıtıyordu.

Burası gerçekten çok güzeldi. Etrafta kelebekler uçuşurken karahindiba tohumları da hafif meltemle birlikte bitkilerinden ayrılıp gökyüzüne doğru süzülüyorlardı. Güneş ışığının kırılması sonucu şelalede küçük bir gökkuşağı oluşmuştu.

Burası gerçekten ormanın içindeki gizli bir diyar gibiydi.

Taehyung ağaçların gölgelerinin altına oturup şemsiyesini kapattı ve bana baktı.

Campfire | taekookWhere stories live. Discover now